Nişan gecesinden sonra sabaha kadar hiç durmadan aglamıştı Esra. Dudaklarından hep aynı kelime dökülüyordu, " kaderimi ben seçmek istiyorum, ben evlenmek istemiyorum, Allah'ım yardım et"
Nafile kendiside biliyordu artık geri dönüşü yoktu bu yolun... Alışmaya çalışacaktı buna mecburdu. Arkadaşları okula giderken o evde düğün tarihini bekliyordu. Ve bu zor günlerinde yanında sadece kardeşi gibi yakın olan çocukluk arkadaşı sevda vardı.
_ Bırakma kendini Esra, her işte bir hayır vardır belki böyle daha mutlu olursun..
_ Yapma Sevda, bunu bana nasıl söylüyorsun benim mutlu olmamı bekleme artık.
_ Ne kadar var düğününe?
_ Sadece 4 ay kaldı benim ölümüme.
_ Canım arkadaşım benim. İnşallah düşündüğün gibi olmaz ve çok mutlu olursun.
_ Olmayacak dua hıh bunu çok iyi biliyorsun...Düğün hazırlıkları çoktan başlamıştı, Esra hiç heyecanlı değildi istemediği ve hiç tanımadığı biriyle evlenecekti. Ama aklında ve kalbinde bi başkası yer etmişti bile, Esra bunun farkında degildi henüz,o sadece istemediği bir evlilik yapmanın üzüntüsü içindeydi. Herhangi bir akşam üzeri kapı çalınmıştı Esra mutfakta uğraşırken kapıya daha yakın olan annesi açmıştı kapıyı..
Gördükleri karşısında iyice çıkmaza düşmüştü Esra, ve sadece tek kelime çıktı ağzından gelenleri görünce " olamaz!"
Nişan gecesinde Esra' nın kalbini çalan o adam ve Esra nın nişanlısıyla nişanlısının abisi gelmişti... Elleri titremeye, kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı Esra nın. Misafirler gidene kadar o adamın kim olduğunu öğrenemedi Esra. Misafirler gider gitmez ilk işi annesinin yanına kosup sormak oldu.
_ Anne, Fırat'ın ve abisinin yanında gelen o adam kimdi?
_ Fırat'ın amcasının oğlu ve aynı zamanda da Fırat'ın ablasının kocası.
" Allah'ım evliymis demek hemde çok yakın akrabalarıymış" diye içinden geçirdi Esra... O sıralar fazlada önemsememişti Esra, hatta evli olduğunu duyunca ismini bile sorma gereği duymamıştı. 4 ay göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti düğün vakti gelmişti, artık Esra evlenip bi yuva kuracaktı...