Herkese merhaba! 🤩
Yoğunluktan dolayı burayla ilgilenmeyi unutmuşum, o yüzden bu seferlik bugün atıyorum özel bölümlerin ilkini. İkincisi cumartesi günü gelecek, bilginize. ❤️
Bölümü oy ve yorumlarınızla doldurmayı unutmayın lütfen, keyifle okuyun! 🖤
⚡
Gözlerimi sıkıntıyla araladım ve karanlığa alışmak için bekledim. Yani gecenin bir yarısı ne diye rüyamda dondurma görmüştüm ki ben? Hadi gördüm diyelim, canım çektiği için uyanmam da neyin nesiydi? Ama asıl sorun bu karınla aşağı kadar nasıl inecektim?
Oflayarak, nefesini boynuma üfleyen kocama döndüm. Çok güzel uyuyordu, kıyamazdım ki kaldırmaya. İkinci bir oflamadan sonra işin başa düştüğünü anladım ve elimi karnıma koyup okşadım.
"Sende bir rahat durmuyorsun be kızım. Gece gece dondurmayı nerden istedi canın? Annen zaten düz yolda yürüyemiyor sayende. Merdivenlerden nasıl ineceğim?"
Biraz bekledim, gözlerimi yumup tekrar uyumaya çalıştım ama nafile. Gittikçe daha çok istiyordu canım. Baktım olmuyor işe Batu'nun karnımın üzerindeki elini nazikçe tutup yatağa bıraktım. Daha sonra derin nefesler aldım ve yavaşça doğrulmaya çalıştım.
Yediğim tekmeyle gözlerim şaşkınlıkla açılırken gülümsedim. "Demek beni duyuyorsunuz ve annenizi tekmeliyorsunuz Defne Hanım. Pekâlâ, öyle olsun. Yıllar sonra sorarım hesabını ama."
Tam tamına sekiz buçuk aylık hamileydim ve silindir gibiydim. Belki de bir küre veya varil. Artık aklınıza ne geliyorsa... Kocaman karnımı ve kilo alan diğer yerlerimi taşımakta oldukça zorlanıyordum. Hele ki doğrulmak bana göre en zor işti.
Bin bir çabayla oturumuma geldiğimde nefesimi düzeltmeye çalıştım. Doğrulurken bu kadar eziyet çektiysem aşağı nasıl inerdim Allah bilir.
Elimi tekrar karnıma koyup okşadım.
"Bunların hepsi senin için cimcime. Değerini bil."
Yataktan zar zor kalktıktan sonra gözlerimi Batu'ya çevirdim. Neyse ki uyanmamıştı. Şaşırmıştım çünkü kalkarken sallamıştım yatağı. Yani bildiğiniz şişkoydum. Hem de aşırısından!
Duvardan veya önüme gelen şeylerden destek ala ala merdiven başına kadar geldim. Korkuluklara iyice yapışarak tek tek inmeye başladım merdivenleri. Bir an aşağı inene kadar günün doğacağını sansam da neyse ki olmamıştı öyle bir şey.
Başarmanın verdiği sevinçle -her ne kadar hoplayarak gitmek istesem de- yine ağır adımlarla ilerledim mutfağa doğru. Işığı açmakla vakit kaybetmeden -şuan için pencereden gelen ay ışığı yeterdi- dondurucuya gittim ve içindeki kutu dondurmayı çıkardım. Gözlerimden kalpler fışkırırken çekmeceden kaşık aldım ve yavaşça masaya oturdum. Dondurmanın kapağını açarken iyice sabırsızlanmıştım.
Kaşıkla dondurmadan büyük bir parça aldıktan sonra tam ağzıma götürecektim ki benim açmaya üşendiğim ışık açıldı ve kollarını göğsünde birleştirmiş, çatık kaşlı kocam mutfağın kapısında tüm ihtişamıyla beliriverdi.
Yüzümde yaramaz bir gülümseme oluşurken dayanamayıp o da güldü ve yanıma gelip karşıma oturdu.
"Sana tek başına merdivenlerden inmek yok demiştim," dedi kızmaktan çok sitem ederek. Merdivenlerden tek başıma inmemi yasaklamıştı. Yuvarlanmamdan korkuyordu ki bu endişesinde fazlasıyla haklıydı. Çünkü bir ay önce öyle bir tehlike atlatmıştım. Merdivenlerden tek başıma inerken ayağım kaymıştı ama neyse ki Egemen yetişmişti de son anda düşmekten kurtulmuştum. Egemen olmasaydı neler olurdu düşünmek bile istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ YARALI |Tamamlandı|
Teen FictionYaralar vardır; Hiç kapanmayacakmış gibi hissettiren. Yaralar vardır; Kapanmış olsa bile dokununca sızlayan. Yaralar vardır; Kapandığına dair bir iz bırakmayan. ✱ ...