Deri sırt çantası son bir kere kontrol edip sırtına astı genç kız. Aynanın karşısına geçtiğinde gördüğü kişi o değildi ama olması gereken buydu. Turuncu uzun saçlarını kabartıp yarım at kuyruğu yapmıştı. Yüzünde ona hiç yakışmayan ağırlıkta makyaj vardı. Simsiyah gözleri ve bordo ruju sürdüğü dudakları korkunç bir görüntü oluşturuyordu. Üzerine siyah yırtık bir şort ve bordo bir tişört giymişti. Ellerini tişörtün uçlarına getirip göbeğini gösterecek şekilde gelişi güzel bağladı. Dolabın en altından siyah çoraplarını alarak yatağa oturdu.
"Nereye gidiyorsun Defne?"
Ela'nın sesini duyduğunda gözlerini devirdi Defne. Yine ona annelik yapmaya çalışacak ve oraya gitmemesi için ikna etmeye çalışacaktı. Başarılı olamayacağını bile bile her seferinde bunu yapıyordu Ela.
"Batağa." diye cevap verdi Ela'ya bakmadan. Bir yandanda eline aldığı dizinin bir karış altındaki çoraplarını giymeye devam ediyordu. "Kaç kere söyleyeceğim oraya gitme diye?"
İşi bittiğinde tekrar aynanın karşısına geçip rujunu tazeledi Defne. "İstersen bin defa söyle Ela. Ben yine de gideceğim."
Başını iki yana salladı Ela. En yakın arkadaşının bunu kendisine yapmasına daha fazla burada seyirci kalmak istemiyordu ama Defne onu her seferinde saf dışı bırakıyordu. "Bunu kendine yapma Defne."
"Kendime birşey yaptığım yok." dedi en umursamaz sesiyle. "Oraya gitmeni sevmiyorum." diyen arkadaşına tekrar gözlerini devirdi. "Benim gitmemi istemiyorsun ama ilk önce oradan sevgilini kurtar Ela."
"Deniyorum!" diye bağırdı Ela dayanamadan. Defne'ye söz geçirememekten nefret ediyordu. Aslında kimseye söz geçiremiyordu. Defne'yi oraya alıştıran kendi sevgilisiydi ve zaten bunun yüzünden yeterince suçluluk hissediyordu. "Ama başaramıyorsun." diyerek arkadaşının cümlesini tamamladı Defne.
Elleriyle saçlarını kabartıp daha çok sprey sıktı. "Ben gidiyorum."
Kapıdan çıkmak üzereyken önüne geçen Ela yüzünden durmak zorunda kaldı. "Tamam. Tamam , bende geleceğim. Bekle burada." diyerek koşarak kendi odasına gitti.
Defne koşarak giden arkadaşının arkasından "Ayakkabılarımı giyene kadar vaktin var!" diye bağırıp kapıya yürüdü. Siyah spor ayakkabılarını giyip kapının önüne oturarak Ela'yı beklemeye başladı. Onu endişelendirdiğini biliyordu ama yapacak birşeyi yoktu. O artık 'bu' insan olmaya karar vermişti ve onu engelleyemeyeceklerdi. Yüzüne taktığı kötü kız maskesini kimsenin çıkarmasına izin vermeyecekti.
Yaklaşık beş dakika sonra koşarak gelen arkadaşını süzdü Defne. Üzerine giydiği mavi cici elbiseyle neredeyse kahkaha atacaktı. Başını iki yana sallayarak ayağa kalktı. "Kızım sen deli misin? Orada böyle gezersen iki dakikada kaparlar seni."
Eğilip ayakkabılarını giymeye çalışan Ela başını kaldırarak arkadaşına gözlerini kısarak baktı. "Kusura bakmayın Defne hanım. Ben yüzüme iki kilo makyaj yapıp, senin giydiğin şu deli saçması yırtık pırtık kıyafetleri giyemem."
Ellerini havaya kaldırarak teslim oldu Defne. "Birşey demedim."
İki arkadaş apartmanın merdiveninden inerek Defne'nin motoruna doğru yürümeye başladılar. Eskiden gelen tek alışkanlığı motor tutkusuydu. Motor sürmeyi çok seviyordu Defne. Her ne kadar Ela sevmesede.
"Şu şeye binmek zorunda mıyız?"
Ela'nın bezgin sesini duyduğunda kızgınlıkla ona baktı genç kız. "Daha fazla mızmızlanacaksan eve dön Ela."
"Tamam, tamam." diyerek motora bindi Ela. Defne'nin verdiği kaskı takmayı unutmamıştı.
Defne de motora atlayıp kask takmadan yola çıktı. Kask takmayı sevmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erken İnen Karanlık
ChickLitKaranlığa esir düşmüş iki yürek. Her haraketlerinde daha da karanlığa bulanıyorlardı. Koca bir çukurun içinde birbirlerinden başka kimseleri yoktu. Peki nasıl çıkacaklardı oradan? Çıkmak için ilk önce karanlıklarından kurtulmaları gerekiyordu. Lâkin...