OHAAA SİYAH KUŞAK MI?

15 1 0
                                    

GÜL'DEN DEVAM...

Berk'in sesiyle gözlerimi bir anda açtım.Ne yani saçımla o oynamıyor muydu? O oynuyorduda kendine kızdı heh bende merak ediyordum kaç gündür ortalıkta olmayan iç sesime ne oldu diye al bak işte. Hemen bağırmaya başladım.

"Ne oluyo lan, ben sen sanmıştım onu. Sen ne yapıyordun lan saçımla hayvaaaan." Diye bağırdım. Oğuz birşeyler mırıldandı. Oğuzhan hoca bana ne oldu manasında bakınca bende "bir şey yok hocam" dedim. İspiyonlamayı sevmem. Hoca bize oturun manasında işaret verince oturdum ve kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Sarah Jio nun kitabından birini çekip çıkardım. Elime gelen Böğürtlen Kışı adlı kitabı görünce gülümsedim. Belki on kez okumuştum ama seviyordım işte güzel kitap macera gizem ve aşk var içinde ve hepside birbirini tamamlıyor. İki farklı zamanlarda yaşanan hikayeyi anlatıyor. Okumalısınız. Kitabın en sevdiğim sayfasını açıp okumaya başladım. Hep bu kısımda ağlıyordum. Fedakar bir anneydi. Her anne öyle ama bu kadın oğlunu bulmak için sürtük damgası bile yemişti. Tabi o kadın bulamasada o çocuk sonradan bulunuyordu. O bölümü okuduktan sonra diğer sevdiğim bölüme geçtim. Annenin oğluna bıraktığı mektubı okudum. Bu sefer göz yaşlarım dahada hızlandı. Dayanamıyorum kardeşim böyle duygusal şeylere. Çenemden biri tutup kendine çevirdiğinde aniden ilkilip kafamı çeviren kişiye baktım. Tahmin edin kim? Saçmalama tabikide Oğuz değil(!)
"Ne var Oğuz"
"Niye ağlıyorsun"
"Boşver"
"Söyle"
''Boşver dedim ya Oğuz" Oğuzhan hocaya dönüp
"Hocam lavaboya gidebilir miyim?"
"Tabi kızım ne oldu"
"Önemli bir şey değil hocam" deyip sınıftan çıktım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Tam çıkıyordumki zil çaldı. Sınıfa gittim Oğuzhan hoca sınıftan çıkıyordu.  Oğuzhan hocaya gülümseyip sınıfa girdim. Oğuzun elinde bir telefon vardı. Ne!! O benim telefonum mu? Hemen Oğuz'un yanına gidip telefonu elinden çektim.

"Ne yapıyorsun bee telefonumla" diye bağırdım

OĞUZ'DAN DEVAM

Gül sınıftan çıkınca sıranın altına koyduğu kitabı aldım. Kitabı çıkarırken elime telefonu geçti. Hemen telefonu açtım. Şifre koymamıştı. Galeriye girip fotoğraflara baktım. Bir fotoğrafında dövüş kıyafeti giymiş ve belinde  siyah kuşak vardı tam diğer fotoya geçicektim ki
NE SİYAH KUŞAK MI?

"Ne yapıyorsun bee telefonumla" diye biri bağırdı üstümdeki şaşkınlığı atıp diyen kişiye döndüm. Ahanda Gül ne yapıcam şimdi. Bahane bul bahane bul

"Kendi telefonum sanıp almışım. Pardon" dedim  

Mal sence bu kız yer mi
Alahına iç ses bi kerede bana hak versen ölürmüsün lan.

"Sence yedim mi Oğuz senin telefonunun ekranında benim resmim mi var?" Dedi. Al işte boku yedik.

"Tamam itiraf ediyorum merakıma yenik düşdüm"

" Bi daha olmasın lütfen"

"He bu arada sen siyah kuşakmo tağayoob" son kısmı fazla anlaşılmadı çünkü Gül ağazımı  kapattı.

"Sussana be eğer birinden duyarsam seni öldürürüm" dedi şimdi nasıl böyle iyi dövüştüğü anlaşıldı. Kızın siyah kuşağı var. Anlamalıydım zaten ben normal bir kızdan dayak yemem.

GÜL'DEN DEVAM

Tamam sakin sırrını sadece Oğuz malı öğrendi başka kimse yok. Mal gibi şifrede koymamıştım telefona. Hep üşengeçlik yüzünden. Sinirimin yatışması için sırama geçtim. Hilal,Dilek,Melisa,Hasret yanıma geldi. Melisa araya atlayıp
"Ne oldu kız ne bu halin Karadeniz'de gemilerin mi battı?" Diye bide dalga geçiyorlar. Heh sizde gülün tam olsun.
"Yok bir şey gidin siz " dedim. Off off 4 yıl gizle dövüş sanatlarına gittiğine sonra bir mal gelip öğrensin. Anlamıyorum her hafta ben öğrenmesinler diye taaa ebesinin nikahındaki yere gideyim, annemleri tembihleyeyim ama bi salak yüzünden gitsin.Ben söylerdim normaldede okulda çok ilgi çekiyor diye söylemedim. Ve bugün ise yine antremanım vardı. Biraz daha çalışıp tam usta olduğumda söylemeyi planlıyordum. Neyse salla gitsin yaaa. Sıramdan kalkıp dışarı bizim çardağın yanına gittim. Yeşim Sıdıka Berfin Helin Emre Berk Caner çardakta oturmuş konuşuyorlardı. Berk hala hasrete alışamamış olucak ki Hasret'e kötü kötü bakıyordu. Klasik Berk zaten sınıfa ilk geldiğimde banada öyle davranmış ama sonradan çok yakın arkadaş hatta kardeş olmuştuk. Okulun ilk zamanlarını hatırladımda ne kavga ederdik be. Berk benim saçımı çeker Hilalle biz onu kovalar sıkıştırır döver sonra araya Canerle Emre girer bizim kızlarda toplaşır onları döverdik. Berk hala Dilek ile Melisa'ya alışamasada biz yakındık. Biz sınıfça kardeş gibiydik. Kavgalarda bize yardım ederlerdi. Öfff bee zil çalcak zati gidip yanlarına oturdum. Berke beni görünce gelip sarıldı ve
"Allahıma şükürler olsun nerdeydin kız sen bu kızın çenesini çektirdin bana" diye çenkirdi. Hasretten kasdediyordu Hasret hemen araya girip
"Sanki ben sana çok meraklıyım yaa sılakk" Dilek gülmeye başlıyınca Caner hemen araya girip
"Sen sus, konuşma" dedi. Ben bu hallerine gülüp geçtim. Daha önemli şeyler vardı. Mesela sınavlar. Zil çaldı ve biz derse girdik.

OKUL ÇIKIŞI...

Sonunda dersler bitti. Allahıma şükürler oşsun. Hemen çantamı toplayıp sırtıma taktım. Hasret, Hilal,Dilek ve Melisa'da gelince hep beraber çıktık. Bizim kendi aramızda günlerimiz olurdu ve yarın sıra bendeydi. Annemler bu duruma kızsalarda bizde onlara siz yaparken güzel hoş ama diye çemkirince susuyorlardı. Bugün hem antremanım vardı hemde o kadar temizlik yapcaktık. Ne yazık ki yarın ki bizim günümüz annemlerinkine denk geliyordu ve sıra annemdeydi. Bu demek oluyorki iki kat yorgunluk antremandan döndüğüm gibi temizlik yapıcaktım, lanet girsin! Eve giderken canım sıkıldı. Kızlar az önce ayrılmışlardı yanımdan. Yarın için bi şeyler yapıcaklarmış. Bizde günlerde sadece bi kişi yapmaz herkes bişiler yapar. Ben size dövüşe nasıl başladığımı anlatayım. Şimdi babam "Karete Kid" diye bi filmi izliyordu. Oradaki çocuklara özendi. Tabi bende özendim. Elim ağırdı zaten ve sezgilerim güçlüydü. Babam  beni gizlice yazdırdı. Annemden saklıyorduk çünkü " Ben kızıma dayak yedirtmem " diyecekti. Neyse işte biz böyle 1 ay gizliden gittik babamla.Bir ara dövüşürken yaralanmıştım anneme çaktırmıycam diye canım çıktı. Sonradan anneme söyledik başta kızsada alıştı. İşde böyle böyle buralara kadar geldim. Çoktan evimin bulunduğu sokağa girdim. Kafamı önüme eğip yürümeye başladım. Takip edildiğimi hissedip dahada hızlandım. Takip eden kişi kimse oda hızlandı.  Beni birden tutunca tekmeyi çaldım. Neresine geldi bilmiyorum ama acıyla inledi. Arkama döndüğümde kuzenim daha doğrusu Tarık "ABİM" di. Ona bakıp kaşlarımı çattım. Hala yerdeyken onu kaldırdım.
"Ne diye arkamdan beni takip ediyon lan hayvanazor" deyince
"Seni test etmek istedim " yüzünü buruşturup "testi heçtin bravo" dedi. Bende gözlermi devirip güldüm. Yolda yürürken " Sen buralara uğrar mıydın abicim. Vallah biricik kuzenini unuttun sandım" dedim. Tarık abim yan bi gülüş atıp. Ki bu abimin o şey gülüşü diyorlar ya p le başlayıp ç ile biten ortasındada i harfi olan. İşte o gülüşü olan. Ne yapayım argo kullanıyorum ama küfür etmiyorum. Çok garip bir insancazım. Neyse abime geri dönelim. Bana tekrardan bakıp "sevgili ayarladım buradan. Seni aradığımdan değil yani." Deyince bende
"Sana hangi kız bakar bee" dedim.  Kendini gösterip ben mi? İşareti yaptı. Tamam çoğu kızı baktıran bir tipti siyah saçlı beyaz tenli kaslı bişeydi. Ama benim tipim değil. Ergenliğini bilirim ben bunun. Aramızda 2 yaş var tabii. Abim aşırı ergendi bana göre. Şimdi 17 yaşında 14-15 yaşlarındaki halinden bahsediyorum. O zamanlar kambur yürüyordu hafiften göbeği vardı o zamanlar banyo etmeye üşenirdi hatta sakalları çıkmış üşengeçlikten onları babasına kestiriyor hatta bazen kestirmeye bile üşeniyordu. Sürekli PC başında şu canavarlı savaş oyunlarından oynuyordu. Sivilceli bişeydi. Sevgili yapar kız hakkında görüşlerini ilk bana sorardı. Hatta bi kere 25 yaşında bir karıyla çıkmıştı sonra kadının makyajsız halini görüp iğrenmiş sonrada ayrılmıştı. Ayrıldığı zaman ise yanıma gelip her şeyi anlatır içini döker giderdi. Kızlara bağlanmazdı. Bazılarıyla sırf o oynadığı oyun için çıkardı. O Tarık'ın böyle oluçağını düşünmezdim. Yavaş yavaş eve yürümeye başladık. Abiciğimin koluna girdim  ve eve doğru yürümeye başladık. Abim saçma sapan bişey söyliyceği zamanlar attığı bakışı attı. Bende hemen ağzını kapatıp tokat attım "yavaşca" biz gülüp yolda öyle giderken karşıdan bana bakan Oğuz'u gördüm. Sinirli duruyordu takmayıp gülmeye devam ettim. Tarık abim bi anda durup susunca ona baktım bir yere odaklanmış oraya bakıyordu. Baktığı yere baktığımda Oğuz bize doğru geliyordu. Abimde ona doğru gittiğini görünce içimdeki ses eline patlamış mısırı almış 

" Ooo kavga en sevdiğim" diyiyordu.  oooov çok fena kavga var yetişin komşular.

................-***********-................
                     SON...

                   
                     

Belkide Bir ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin