" Oğlum aç kapıyı hadi ablana da oturup konuşalım. Bak KyungSoo'nun ailesine de ayıp oluyor."
" Bize ayıp olmuyor ama. Sizinle konuştuk zaten. KyungSoo da ailesi ile konuşmuş. Ama sonuç sadece siz yetişkinlerin istediği şekilde gelişiyor. Çünkü biz sadece duyguları ve hormonları ile hareket eden, kimlik bunalımı yaşayan ergenleriz değil mi?! Bizim ne düşündüğümüzün, nasıl hissettiğimizin hiç önemi yok. Sevgimizin sizin için hiç değeri yok. Büyüyünce unuturuz sanıyorsunuz değil mi?! Asla olmayacak bu! Asla KyungSoo'yu bırakmam ve unutmam. Üzgünüm Bay ve Bayan Do. Onu benden uzağa gönderemezsiniz. Kalbim KyungSoo'nundur. Onu benden alırsanız yaşayamam."
Jongin çatı katındaki odasının penceresinden aşağıda onları ikna etmek için bekleşen ailelerine söylenirken babası annesine fısıldadı.
" O kadar kitap okuttun, şair oldu çocuk iyi mi!"
Jongin'in annesi sıkıntı ile nefeslenip şakaklarını ovdu. Onlarla birlikte tedirginlikle bekleyen KyungSoo'nun ailesine döndü.
" Gerçekten kusura bakmayın. Jongin çok utangaç bir çocuktur. O kadar utangaç ki iki lafı bir araya getiremez yabancıların karşısında. Hatta KyungSoo tek arkadaşı. Onunla da nasıl arkadaş hatta sevgili olabilmiş hala anlamış değilim."
KyungSoo'nun babası kaşlarını çattı.
" Kesin bizim haytanın işidir bu da. Sizin oğlanı da yoldan çıkarmış, çocuk bülbül gibi şakıyor pencerede. Bir kapıyı açsınlar ben ona gösteririm Jongin'in ahlakını da bozmak nasıl oluyormuş."
" Aman efendim. Onlar henüz genç. Bu tür çılgınlıklar onların yaşlarında normal. Büyüyünce utanırlar bile bu yaptıklarından."
"Bayan Kim siz bizim oğlanı tanımıyorsunuz. Sürekli okuldan şikayet getirir. Dersleri düşük. Zaten asilik ruhunda var onun."
KyungSoo'nun annesi kaşlarını çattı.
" Öyle bile olsa yatılı okul biraz fazla gibi hayatım. KyungSoo yaşıtlarına göre biraz ufak tefek. Oralarda zorbalık görmesinden korkuyorum. KyungSoo okuldan şikayet getirse bile biz de onu hiç dinlemedik. Belki durum farklıdır. Yani bizim çocuk bu kadar mı kötü?! Hep mi o hatalı? Diğerlerinin hiç mi suçu yok? Jongin ile anlaşıp böylesi bir yakınlık kurduysa belki durum bizim sandığımızdan farklıdır. Ne bileyim.. Ben oğlumu henüz on altı yaşında uzaklara göndermek istemiyorum."
" Duygusal davranıyorsun. Bu konuyu konuşmuştuk. O okulu araştırdım. Gayet iyi ve nitelikli bir okul. Oğlumuz için en iyisi bu. On altı yaş, yatılı okul için küçük değil."
" Sabah onu yatağında görmeyince aklım çıkacaktı. Yatağının boş hali hala içime dokunuyor. Gel göndermeyelim. Belki lise bitince uslanır. Belki Jongin ona iyi gelir."
" Görmüyor musun hanım? ! Onu da kendine benzetmiş."
Jongin'in babası araya girerek KyungSoo'nun babasına itiraz etti.
" Bay Do, oğlum KyungSoo'yu çok sevdiği için ve onu kaybetmek istemediği için şuan bu kadar cesur davranıyor. Ayrıca uzağı göremiyor. Muhtemelen şuan lensleri de takılı değil. Yani sizleri göremiyor. Kapıyı açtıkları zaman tüm o cesareti uçacaktır. Yani eşinizin de dediği gibi belki Jongin'le olmak ona iyi gelecektir. Jongin ilk defa birisi için bu kadar cesur davranıyor. İlk defa birisi için yıllardır aşamadığı utangaçlığını bir kenara bırakıp onun için mücadele ediyor. Sandığınızın aksine KyungSoo Jongin'e çok iyi geldi. Açıkçası KyungSoo'nun gitmesini ben de istemiyorum. Ergenlik onlar için oldukça zor ve sıkıntılı bir dönem. Sizin yanınızda olması onun için daha iyi olacağı kanaatindeyim. Tabi karar yine sizin."
KyungSoo'nun babası çatık kaşları ile pencerede alnını cama yaslamış kendisini izleyen oğluna baktı. Düşük omuzları, gözlerinde hayal kırıklığına rağmen yalvarışı ile gözlerini sıkıntı kapadı. Aklına bir kez daha aldığı düşük notları gelince kararına bir kez daha tutunup ona seslendi.
" KyungSoo !! Jongin'in arkasına sığınmayı bırak. Çabuk aşağıya gel eve gidiyoruz. Geçiş işlemlerini başlattım zaten. Bu çabaların boşuna."
KyungSoo Jongin'i kenara itip açık cama çıktı.
" Lanet olsun okul dediğiniz o b.k çukurlarına!! Nefret ediyorum okuldan.. Her şeyden nefret ediyorum.. Bana olmadığı halde aldığınız bol kıyafetlerimden nefret ediyorum. Beni dinlemeyişinizden nefret ediyorum. Benim hayatım hakkında bana bir kez bile sormadan kararlar almanızdan nefret ediyorum. Okulda benimle sürekli alay eden, bana gülen o b.k böcüklerinden nefret ediyorum. Sırf doğruları söyleyip, yalakalık yapmadığım için beni suçlayan o öğretmen bozuntularından da nefret ediyorum. Ödevlerimi her zaman yapıyorum. En düzenli notlar benim. Alın bakın."
KyungSoo defterlerini bir bir aşağıya fırlattı.
" Evden kaçarken bile yanıma aldıklarıma bakın. Ders notlarım ve üniformam. Hepsinden nefret ediyorum. Çalıştığım halde düşük aldığım o derslerden de nefret ediyorum. Her şeyinden nefret ettiğim bir yere gitmek benim için ne kadar zor haberiniz var mı? Kimsenin benim yanımda olmadığı, beni anlamadığı bir hayatı yaşamanın ne kadar zor olduğu hakkında hiçbir fikriniz yok. Ama Jongin beni anlamasa da benim yanımda oldu. Beni sevdi. O olmasaydı beni hangi cehenneme gönderdiğiniz umrumda olmazdı. Ama o varken gitmek istemiyorum. Ondan ayrı kalmak istemiyorum. Onu seviyorum. İster gençlik hevesi deyin ister de ergenlik macerası. Onu seviyorum. İlk defa seviyorum ve seviliyorum. Siz bile bana onun sevgisinin yarısını göstermediniz. Belki gerçekten bu evladınızı sevdiniz ama göstermediniz. Ne kadar zorlandığımı anlatmaya çalıştığımda dinlemediniz. Beni görmezden geldiniz. Hala sizden nefret etmiyorsam ailem olduğunuz içindir. Aile bir defa sahip olabileceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz bir şey. Sizin endişelerinizi benim için uğraşırken yanlış da olsa çabaladığınızı görüyorum ama bu şekilde istemiyorum. O b.k çukuruna gitmeyeceğim baba. Sözlerim size acı gelebilir. Çünkü kalbim acıyor. Hiç istemediğim bir hayata mecbur olacaksam, beni seven ve sevdiğim tek insandan da ayrılacaksam yaşamamın anlamı, değeri nedir ki? Neden yaşayayım baba? Neden anne? "KyungSoo pencerede hıçkırıklarla ağlarken Jongin ona belinden sarıldı. Başını ensesine yaslayıp fısıldadı.
" Benim için yaşamalısın. Güzel yüzünü her gün görmeliyim."
Jongin KyungSoo'yu kendisine çevirip birbiri ardınca süzülen yaşlarını sildi. Başını göğsüne yaslayıp kollarını ona sardı. KyungSoo hala göğsünde ağlamasını sürdürürken saçlarını okşadı.
Ailelerine bir kez daha seslendi." Lütfen bizi ayırmayın."
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
Yessı minnadesu 😊
Sağ köşenin orta yerinden kucak dolusu Jagiya'lar efenim 😊
Bu fic de bitmek üzere😐
Hem hüzünlü hem sevinçliyim😟
Açıkçası Enrique Iglesias ın Hero.sundan böyle bir fic çıkarmayı hiç ummuyordum😅
Ama söz konusu KaDi beyler olunca olaylar hiç ummadık şekilde gelişebiliyor 😆
Yerim ben onları 😍😍
Bu fic bitince başlamak istediğim iki fic var
Mode off KyungSoo
Ve
Love Letter L♡ve
Kararsızım hangisi olsun 😞
Siz yine de benim ne kadar fic.ir değiştiren bir raytır olduğumu biliyorsunuz😈
Bir bakmışsınız
Lucky Monster.a başlamışım😄
Bakiciz artık 😉🌹KaDi ile Jagiya kalınız Ridırs 🌹
💕🐻🐧💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me Be Your Hero
FanfictionI can be your smile I can be your tears I can be lights for your darkness I can be a star for your nights I can be your most favorite colour I can be blue for your sky I can be shadow and i always follow you Just let me be yours end of my life I...