(Multi : Sakızcımız.)
Ayla Hoca bütün gün gelmediği için sınıfın başkanı seçilen Alev bütün gün başımızdaydı. Her zaman bulurdu zaten en iyisi olmayı. Neyse ki telefon oynamamıza izin verdi. Çünkü kendi gurubu da telefondan mesajlaşıyordu. Ben Deniz'le konuşmayı tercih ettim. Yaz tatilinden , derslerden özellikle de Alev'den bahsettik. Bir şekilde Alev'i Deniz'e yakınlaştıracaktım. Cenk de bana kalacaktı. Son cümleye pek emin değilim ama Alev Cenk'ten uzaklaşacak o kadar.
Dersler bittikten sonra alışverişe çıkacak olduğumu hatırladım. Tek başıma gezmekten pek hoşlanmadığım ve aldığım giysileri erkek gözüyle görsün diye alışverişe Deniz'i davet etmeyi düşündüm:
-''Bugün alışverişe çıkmayı düşünüyorum. Düşündüm ki acaba Deniz'de benle gelmek ister mi diye ama genelde erkekler pek alışverişten hoşlanmadığı için gelmek istemezsen anlarım.'' Yani kısacası gel.
-''Olur. Hem ben de Alev'e hoş gözükmek için bir şeyler almalıyım gibi gözüküyor. Gel hadi. İlk şu karşıdaki ışıklı mağazadan başlayalım.'' Erkek arkadaşınızın başka birinden hoşlanması aslında bir yandan size rahat veriyor. Size farklı bir göz , anlayış işte her neyse öyle bakmıyor ya o duygu güzel. Tabi siz ,onu sevmiyorsanız.
Karşı caddedeki mağazaya girdik. Bayaa güzel elbiseler var gibi gözüküyordu. Hemen elime bir-iki T-şört aldım. İkisi de siyah renkteydi. Siyah giymeyi severdim ve genellikle de siyah kıyafet tercih ederdim. Denemek için kabine doğru ilerlediğimde kabinlerin hepsinin dolu olduğunu farkettim. Önümde duran kabinin önündeki aynadan tişörtü üstüme tutarak yakışıp yakışmayacağına karar veriyordum ki:
-''Alev! Senin burada ne işin var?'' Bu kız her yerde karşıma çıkmak zorunda mıydı?
-''Burası benim annemin mağazası istediğim gibi girer istediğim gibi çıkarım. Sen , hayırdır? Yalnız baştan uyarayım bu mağazadakiler pek sana göre değil. Bebek ürünleri yan mağazada , yerleri mi şaşırdın tatlım?'' Bu kız her seferinde bana laf atmayı nasıl beceriyor?
-''Ayrıca bu mağazadaki ürünler biraz pahalı. Kapının yerini biliyorsundur umarım. '' Çok iyi biliyorum. Seni tekmelerken oradan dışarı atacağım. Gerizekalı.
-''Kabine gireceğim lütfen çekil!'' Bulizi denemeliydim. Sonra da ona ne kadar yakıştığını göstermeliydim. Tabi önce yakışması lazımdı. Kabine girdiğim zaman Alev'in kıyafetlerinin hala içeride olduğunu farkettim. Ne kadar temiz kalpliyim ben.
Pantolonunun ceplerini karıştırmaya başladım. Bir-iki kredi kartı buldum. Ama benim garazım Alev'in ailesine değildi , Alev'eydi. Bu yüzden kredi kartlarını tekrar cebine koydum. Ceplerinden başka bir şey çıkmadı. Askılığın yanında çantasının olduğunu farkettim. Çantanın içini açtığımda parfüm kokusu o kadar ağır geldi ki öksürmek zorunda kaldım.
_''Derin iyi misin? Hala giymedin mi sen?'' Deniz olayı çakmadan aradığımı bulmalıydım.
-''Bu aralar biraz üşütmüşüm de. Birazdan çıkacağım. Sen koltuklara otur ve bekle.''
Çantayı kurcuklamaya başladım. İçinden iki deodorant , bir parfüm , törpü , çok sayıda göz kalemi , rimel gibi makyaj malzemeleri çıktı. Bütün çıkanların resmini çektim. Çünkü Alev'i ne kadar sevmesem de onun tarzını ve kokusunu seviyordum. Daha aradığım şeyi bulamamıştım. Elimi tekrar çantanın içine daldırdım ve bir tane cüzdan buldum. Cüzdanda yanan kurukafa resmi vardı. Fermuarını yavaşça açtım. Farklı kredi kartları , müze giriş kartı , faturalar vb. şeyler vardı. Yanında çok para taşımadığını farkettim. Sadece bir onluk vardı. İçinden bir bölmeyi açtım. Bir sürü fotoğraf gördüm ve fotoğrafları bölümünden çıkardım. Tanımadığım bir kadının fotoğrafı en yukarıdaydı. Annesi olduğu belliydi. Alev'in biraz daha büyümüş hali gibiydi. Biraz daha karıştırdıktan sonra aradığımı buldum. Alev'in 2-3 yaş daha küçüklük zamanlarının fotoğrafıydı bu. Tam ergenlik döneminden kalmış , yüzü sivilcelerle dolu , yanakları kırmızı , diş teli olan kızdı. Bunu bana Alev'in küçüklüğü diye gösterseler inanmazdım. Demek ki herkesin çirkin olduğu zamanlar varmış. Fotoğrafı aldıktan sonra cebime dikkatli bir şekilde yerleştirdim ve cüzdanın fermuarını kapattım çantadan çıkardığım malzemeleri bulduğum gibi yerleştirmeye çalıştım. Çantayı askıya tekrar astım ve kabinden çıktım
-''Ben bu bulizi beğendim. Hadi Deniz başka mağazalara gidelim.'' Deneyememiştim bile daha bu bulizi ama durumu çaktırmamam gerekiyordu.
-''Dışarı çıksaydın da nasıl olduğunu görseydik keşke. Sonuçta ben buraya onun için geldim değil mi?'' Evet doğruydu ama daha ben bile nasıl olduğunu bilmiyordum ki. Deniz'in koluna girdim ve kasiyerin yanına doğru ilerledik.
-''Ben bunu almak istiyorum. Deniz sen de kendine bir şey bakmak istiyor musun?'' Deniz'e sormadığım için utanmıştım biraz. O da bir şey istemediğini söyledi ve çantamdan biriktirdiğim ve alışveriş için babamdan aldığım paralara göz attım. İçinden bir yirmilik çıkardım. Bulizin fiyatını görmemiştim ama o civarlarda bir şeydir diye tahmin ediyordum. Kasiyere parayı uzattım ve yine rezilliğini dibini yaşadım:
-''Hanımefendi yanlış verdiniz galiba bu buliz 62 lira.'' Oha! Ben bu bulizi alacağıma bunun yerine 3 tane buliz alırım. 62 lira neymiş yahu!
-''Aa pardon bir dakika bekleyin lütfen.'' Küçük düşmemek için bu parayı ödemem gerekiyordu. Çantama göz attım. Neredeyse paramın yarısını kasiyere verdikten sonra hızlı adımlarla mağazadan dışarı çıktım.
Herkes ergenliğinden kalan fotoları anımsadı mı? Sjsjsjsj. Ne güldüm be. Sonraki bölümde görüşmek üzere. Umarım iyi gidiyordur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA KADAR
Teen Fiction'' İlk defa içimde gerçekten bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. İlk defa ellerim titredi, avucum terledi. Galiba ilk defa aşık oldum ben. Adamakıllı ilk onu sevdim. Fark ettim ki ben onunla olduktan sonra onun dışında hiç hayal kurmadım. Hep onu...