6.AĞLAMA!

147 13 15
                                    

Altıma kotumu üstüme de kazağımı geçirdim, saçlarımı atkuyruğu yaparak aşağıya indim.

Annem beni görünce yanıma geldi ve:

"Bebeğim bir sorun mu var ?"diye sordu.

Aklıma Kuzeyin annesi gelince gözlerim acımaya başladı ve anneme birden sarıldım ki buna şaşırmış olacak ki başta duraklasa da daha sonra o da bana kollarını sardı.

"Canım ..." derken sözünü kestim ve:

"Sana bir şey olursa dayanamam, iyi ki varsın ."dedim.

Beni yavaşça kendinden ayırarak tebessümle saçlarımı okşadı, gözyaşları arasından:

"Hey beni yumuşatamazsın, nereye böyle ?"dedi, gülerek:

"Bir arkadaşıma uğrayacağım, lütfen anne." dediğimde ikna olduğunu anladığım bir bakış attı ve

"Peki dikkatli ol, kendini de fazla yorma."dedi.

Taksiye bindiğimde telefonumun rehberini açarak Kuzey'i aradım.

Onun için deki masumiyeti deli gibi istesem de onu karanlığıyla da sevmeliydim ki ben tam da bunu yapıyordum.

Bir çalma bitmiş ben onu ikinci kez arıyordum, tam kapatacağım sırada:

"Ne var yeşil göz ?"bana böyle demesi hoşuma gitse de gıcık olması için biraz ergence davranmak gelmişti içimden:

"Benim bir adım var. Hazal'ı tercih etmeni tavsiye ediyorum."derin bir iç çekişiyle sinir olduğunu anladım ve zafer kazandığımı hissettim.

"Tavsiyelerini sorduğumu hatırlamıyorum."gözlerimi büyüterek:

"Hey hey tamam karışmıyorum. Aldım ağzımın payını."dediğimde:

"Niye aradın ?"dedi.

Tam bir odun diye düşünürken "Bara geliyorum çantam için "dedim.

Kısa bir küfür mırıldandığını duyduğum an "Tamam nerdesin ?"dedi camdan dışarıya baktım ve

"Kaktüsün önünden geçiyorum taksideyim."dedim.

"İn "dedi.

"Neden ?"dediğimde:

"İn orda bekle hemen. "dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Yaklaşık dört dakika sonra siyah bir araba önümde durunca gözlerimi büyütmemek için zor tuttum kendimi.

Murat zengin demişti milyoner değil, hayır hayır lütfen görgüsüzlüğüm tutmasın lütfen.

Kornaya basmasıyla sıçradım ve yavaşça ilerleyerek kapıyı açtım.

Arabaya binmemle gazı kökledi.

Neden böyle bir şey yaptığını anlamasam da siyah gözlerinin mümkünmüş gibi daha da koyulaşması soru sorma yetimi elimden almıştı.

Göz ucuyla Kuzey e bakmamla otomatik bir şekilde kafası bana döndü, suç işlemiş gibi yüzümü geri çevirince o da bir süre baktı ve geri önüne döndü.

Bir birini kovalayan sıkıcı dakikalar sonucu sessizliği hangi saçma konuyla bozmalıyım diye düşünürken Kuzey'in saf sinir ve öfke akan sesini duymamla otomatik olarak ona döndüm.

Sesini kontrol altına almaya çalıştığı belli oluyordu ama yüzü soğuk ve duygusuz görünüyordu.

"Nasıl oldun?"bu konuyu açmasıyla teşekkür etmem gerektiği aklıma gelirken:

          

"İyiyim, bu arada teşekkür ederim ."dediğimde tek kaşını kaldırarak

"Niye?"dedi.

Gözlerimi devirerek verdiğim cevap karşısında sert bir karşılık almam bir oldu.

"Hastaneye götürmüşsün beni." Yüzünü bana dönerek

"Sana özel değildi yeşil göz teşekkür etme yoldan geçen biri olsa ona da yapardım ."

Aldın mı ağzının payını, iç sesime saydırarak camdan dışarı baktığımda bara nerdeyse geldiğimizi fark ederek oturuşumu dikleştirdim.

Kırmızı ışığa yakalandığımızda Kuzey bir küfür geveledi ağzında daha sonrada vitesin yanındaki bölmelerden birindeki sigara paketini alınca "İçmesen,"dedim.

Bakışları bana dönerken "Ne zaman bu kadar içli dışlı olduk ?" dedi.

Bunu bekliyordum, zor bir adam olacağı açıktı ama bu kadar huysuz olacağını düşünmüyordum açıkçası.

"Sadece sigara dumanı öksürmeme neden alıyor o yüzden söyledim, yoksa derdim karışmak değil" diye söylendiğimde yeşil ışık yandı ve Kuzey de gaza köklenerek bir sigara çıkarttı ve yakıp dudaklarının arasına aldı.

Ne bekliyordum...


Beni düşüneceğini filan mı?



Barın olabildiğince büyük tabelasına baktım, kocaman siyah harflerle 'BASKI' yazıyordu, dayanamayıp:

"Neden ismini Baskı kattınız?" dediğimde Kuzey arabayı durdurmuş emniyet kemerini çıkartıyordu.

"Fazla konuşanları sevmem yeşil göz ve sen tam da öyle yapıyorsun. Şimdi sus ve arabadan in."

Bu kadar sert bir konuşmayı hak etmediğimi düşünerek arabadan hızla indim.

İnsanların kalplerini kırmayı seven, hiç gülmeyen, huysuz, sinirli bir adama âşık olmak için ne yaptım ki kadere?

Neden ısrarla oynuyor ki ruhsuz kalbimle?

Kanserin pençesinden aşka el uzatarak bir çıkış yolu beklemem hata mıydı yoksa aşk bana göre değil miydi?

Arabadan hızla inmem başımın dönmesinden başka hiçbir şeye yaramadı.

Arabaya yaslanarak gözlerimi kapattığımda başımın ağrıması beni deli edecek seviyeye adım adım yaklaşıyordu.

Kolumda etime gömülen bir el hissetmem sonucu hızla gözlerimi açtığımda bir çift siyah gözün beni rehin aldığını gördüm.

"Bir sorun var. " tam hayır demek için hamle yapacağım sırada soru sormadığını fark ederek sustum.

Sanırım o da böyleydi, anlıyordu her şeyi, umarım anlamaması gereken şeyleri anlamazdı.

Kanser gibi...

"Sadece başım döndü, eğer çantamı alıp tehdit etmeseydin şu an yatağımın sıcak kollarında olacaktım."

Diyerek tebessüm ettiğimde o sadece gözlerimin içine ifadesizce bakıyordu.

Espri yaptığıma pişman olduğum yavaş yavaş dank ederken gülüşüm yüzümden silindi.

"Bilsem direk çöpe atar haber vermezdim."

dediğinde yanağının seğirdiği ve bunun bile bir kızın intiharına değecek derece güzel olduğunu fark ederek bakışlarımı yere indirmem sonucu kolumdaki eli daha çok sertleşince:

"Ah." Diye bir inleme döküldü dudaklarımdan.

"Canımı yakıyorsun Kuzey."dediğimde kolumu biraz bükerek tıslarcasına:

KARALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin