Vote larınız ve özellikle de yorumlarınız benim için çok önemli!!!
Bu bölüm biraz farklı bir bölüm oldu farkındayım. Ama olması gerektiği gibi yazmak istedim. Böyle bir anda espri patlata patlata araya iç sesi kata kata yazmak saçma olurdu :D
Hiçbir şekilde tepki vermiyordu. Uzun kirpikleri ve göz kapağı gözlerini örtmüştü. Perma yaptırmış gibi görünen saçları alnına düşmüş, boynundaki gri atkı çenesini kapatmıştı.
Bir melek gibi...
Elimde olmadan strese girdim.
Ve kendime içtenlikle 'aptal' diyebileceğim bir şey yaptım:
Gözlerimin dolmasına izin verdim.
***
Hareket etmiyordu.
Hareket etmiyordu.
Çömeldiğim yerden ona doğru yaklaştım.
Neden hareket etmiyordu?
Acaba ambulans çağırmalı mıydım?
Tabiki çağırmalısın Sun Hee. Bu halde olan biri için yapman gereken tek şey bu.
-Hemen telefonumu alıp, ambulansı çağıracağım merak etme.- diyerek ayağa kalktım.
Her ne kadar şu an beni duymasada sesli söylemiştim.
Kapıya doğru bir adım atmıştım ki...
-Gerek yok.-
O kadar kısık bir ses duymuştum ki büyük ihtimal hayal gücümün bir ürünü olmalı diye düşünmeden edemedim.
Arkama döndüm ve şaşkınca Minhyun'a baktım.
Hala yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Az önceki gibi yanına çöktüm.
Yavaşça kolundan dürttüm.
-Minhyun?-
-...-
Telaşla ayağa kalktım. Ben ne yapıyordum böyle! Ambulans çağırmam gerekirken hala boş boş onu dürtüyordum uyansın diye.
Tekrar ayağa kalktım. Ama yine o ses:
-Gerek yok.-
Bu bir şaka mıydı? Ben mi yanlış duymuştum? Yoksa Minhyun ikinci kez 'gerek yok' mu demişti?
Minhyun'a dogru eğildim. Başımı kalbinin olduğu yere yasladım ve kalp atışlarını duymaya çalıştım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Aynı anda burnuma nane ve lavanta kokusu geldi.
Ona bu kadar yakınken kendimi tuhaf hissettim.
Hayır, böyle olmaz!
Hızlıca ayağa kalkmak için davrandığım sırada bir şey beni durdurdu.
Minhyun'un kollarını belimde hissettim. Ellerini belimde birleştirmiş, beni kendine çekmişti.
Neler oluyordu böyle?
Şok olmuş bir yüzle ona baktım.
Uyanmıştı. Ben de elimde olmadan gülümsemiştim.
Başım, göğsünün hizasında olduğu için kafamı kaldırmak zorunda kaldım. Gözleri irileşmiş bir şekilde bana bakıyordu. Burunlarımız değmek üzereydi. Sıcak nefesi yüzümü gıdıklıyordu. Biçimli dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı.
Gülümsemiş miydi?
-S-Sen- Ağzımdan başka bir kelime çıkmıyordu.
Hala bu aptal şaşkınlığı üzerimden atamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥Seni Sevebilir miyim?♥
Teen Fiction-Benimle dalga mı geçiyorsun? Birini sevmek anormal birşey mi? derken yüz ifademin ne kadar ciddileştiğini farkettim. -Hayır değil. Ama beni sevemessin. Bunda zararlı çıkan sen olursun. Bana ise hiçbir şey olmaz. Hayranım olabilirsin ama benden hoşl...