-45-

366 11 7
                                    

Aniden geriye çekilip
"Ne diyorsun sen?" sesimin çıkmaması için bastırıyordum.

"Duydun işte."

"Hiçbirşey yapamazsın."

"Bal gibi de yaparım. Tereyağından kıl çeker gibi kolay olur bu "

"Can senin böyle bir pislik olduğunu biliyor mu? Bilmiyor sanırım."

"Can'a söyleyemezsin. Söylediğin an bebeğine kıyarım"

Gözlerim bu acımasız kızın söylediği sözlere karşın dolarken. Kendimi tutmaya çalıştım. İşaret parmağımı kaldırıp
"Ona zarar vermeyeceksin! Ve ben gidip herşeyi Can'a anlatacağım."

Kızı ittirip merdivenlere yöneldim.

"Böyle birşey yaparsan, o doğamayabilir." diye söylendi arkamdan

Sinirle ona dönüp
"Hiçbirşey de yapamazsın!" dedim.

Yukarı çıkıp odama girdim. Can kulaklıklarını takmış yatakta uzanarak müzik dinliyordu. Herşeyi ona anlatacaktım. Yatağın üstüne oturup Can'ı dürttüm. Gözlerini açıp kulaklığını çıkardı ve doğruldu.

Kafasını 'ne?' anlamında sağa sola doğru hızla salladı.

"Şu kız.." sözümü bitirmeden

"Senin şu kıskançlıkların beni sıkıyor artık Müge." dedi Can. Sinirden damarları şişerken
"Süt kardeşim, küçüklükten beri onunla beraberdim. Dinlenmek istiyorum artık." kulaklığını tekrar takıp arkasına yaslandı ve gözlerini kapadı.

Ne dediğine şaşırırken tekrar kulaklığını çıkardım.

"Ben başka birşey söyleyecektim." dedim.

İç çekerek "söyle" dedi.

"Şu kız.." dedim tekrar. Gözlerini kaydırınca
"Ya bekle, başka birşey söyleyeceğim dedim sana" dedim.

"Beni tehdit etti. Ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama gerçekten niyeti başka. Bu evden gitmesini istiyorum." bir nefeste bütün bunları söylemiştim.

"Ne diyorsun Müge." dedi Can bıkkınlıkla

"Ya inan bana. Bebeğimizle tehdit etti beni." dedim.

Gülümseyerek
"Ne çıkarı olacakmış bundan?" dedi

"Sen" dedim sinirle.

"Ya Müge kıskançlıktan ne uyduracağını bilmiyorsun" dedi.

"İnanmıyorsun bana" dedim.

Yerinden doğruldu ve ellerimi tutup
"Sana sonsuz inanıyorum. Biliyorum kıskandığın için yapıyorsun bunları. Ama bu büyük bir sorun Müge."

Ellerimi sinirle çektim
"Sen bana inansaydın, beni gerçekten tanısaydın böyle bir yalan uyduracağımı düşünmezdin.!" dedim.

Ayağı kalktı ve
"Çok değiştin çünkü, küçük birşeyi çok büyütüyorsun. Önceden böyle miydin sanki?" dedi ve odadan çıktı.

Ne yapacağımı bilmeden ayağı kalktım ve bir yerlere tutunmaya çalıştım. Güvendiğim, inandığım kişiydi o. Ve beni çok yanılttı. Değişmedim ki ben. Hala aynıyım. Sadece o anlamayacak kadar aptal!

Aşağı inmek için kendimi düzelttim.

İndiğimde Can da mavi de evde yoktu. Ne çabuk çıkmışlardı birden? Tedirginleşip pencereden dışarı baktım. Görünürde birşey yoktu. Nereye gitmişti bunlar? Telefonumu alıp Can'ı aradım. En az elli kere aradım ama cevap vermiyordu. Evde stresimi atmak için kendi çapımda büyük çemberler çizerek dolaşıyordum. Hava çoktan kararmıştı ve gece olmuştu bile. Askıya bıraktığım anahtarı alıp çantamın içine koydum ve ayakkabımı ayağıma geçirip dışarı çıktım. Evin yanındaki parka kadar gittim. Yok! Etrafı aradım yine yok! En son Can'ın arabasının durup durmadığını görmek için park yerine gittim. Arabası da yoktu. Bu saatte her nereye gitmişlerse bile bulamayacaktım. Bunun çaresizliğiyle evime döndüm. Sulugöz ben tekrar ağlamaya başladım. Neden herşey benim başıma geliyordu diye sitem ediyordum. Sanki dünya üzerinde ne kadar olay varsa hepsi benim için ortaya çıkmışlardı. Ailevi sorunlar maddi manevi her türlü şey!

İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin