D.9

321 23 9
                                    

Jimin.

"Baba özür dilerim.."

Son kez ona sarılıyorum ve bavulumu elime alıyorum.

"Oğlum farklı bir okula da gidebilirdin.. Ben seninle yeni bir semte taşınırdım lütfen gitme."

"Baba üzgünüm sen düzenini bozma. Hem belki annemin sürekli seni rahatsız etmesini engellerim."

"Kendine iyi bak Jimin. Büyüdün ve eğer bir sevgilin olursa ona değer ver olur mu?"

"Emin ol baba senin gibi biri olacağım."

"Seni seviyorum oğlum."

"Bende seni baba."

Daha yanına geleli 1 ay bile dolmamışken gitmem babamı yıkıyor. İçten içe onu sevmediğimi düşünüyor fakat katil olduğumu bilmiyor. 

O sırada telefonum çalıyor.

Annem

Açıyorum.

"Jiminie! Yanıma geliyor olmana sevindim. Baban iğrenç biri değil mi? Buraya gel ve yeni babanla tanış! Seni seviyorum benim biricik oğlum."

"Benim 1 tane babam var anne! Babam senden daha mükemmel biri. Sadece buradaki insanlara alışamadım. Bir süre daha Busan'da kalmayı planlıyorum. Fakat babamı hala çok seviyorum."

"Eiy hadi ama Jiminie!"

"Ve ben büyüdüm anne şu aptal adla seslenme. Adım direk Jimin."

"Aish! Terbiyesiz velet!"

Ve telefon kapanıyor. Annemden kaçmayı başarıp yine onun yanına sürüklenmek iğrenç... Fakat ben bir katilim.

Aptal bir katil. 

Affı olmayan bir katil.

Kimsesiz o mükemmel kızın tek varlığını yok eden bir katil.

"Seni özleyeceğim Bell."

Isabell. *2 ay sonra*

Jimin'in buradan taşındığını öğrenmemin üzerinden tam tamına 38 gün geçiyor. Bana haber vermeden gitmesi üzerine ona sinirlenip ona çizdiğim resmi yakmaya gidip yakamadan geri dönmemin üzerinden ise tam 19 gün...

38 gün boyunca 1 kez bile aklımdan çıkmıyor. 

Aptal bir evde her gün enişteme yemek yapmak zorundayım ve bundan nefret ediyorum.

Jimin'in kahverengi küçük gözlerini,

Dolgun pembemsi dudaklarını,

Küçük burnunu,

Mükemmel çene hatlarını,

Parlak saçlarını,

Gülüşünü....günden güne özlüyorum.

Sıra kazıdığımda bana bakıp şaşırdığı o ifadeyi..onu terslediğimde düşen yüzünü..ve her şeyi anlattığımda gözlerinde beliren o yaşları...ben onu tamamen özlüyorum.

Numarasını değiştirmiş olması..sosyal medyadan beni engellemesi belki ona bir şey yapmış olduğumu gösterirken umursamamaya çalışıyorum.

Fakat olmuyor. Tek tük bir yerlerden bulduğum 4 fotoğrafını telefonuma indirip onlara bakıyorum. Halbuki söz vermişti...

Bana resim 'yapmayı' öğreteceğine dair söz vermişti. Tutmadı. Sadece bir kez gülümsememi söylemişti. 

Bunu hep yapsam bile işe yaramamış olması da ayrı.

          

"Isabell?"

"Hı?"

"Aşağıya iniyoruz kızlarla gelecek misin?"

"Hayır. Uykum var uyuyacağım."

Diyorum ve Hira'nın gidişini izliyorum. Sınıfta tek tük insan kalınca telefonumu çıkartıp resmine bakıyorum. 

 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bu resmini ne zaman çektiğini bile bilmiyorum. Fakat gülüşü...öyle mükemmel ki...

"AMAN TANRIM! ISABELL GÜLÜYOR!"

Başımı kaldırıp bağıran Ma Ri 'ye bakıyorum.

"Ne var bunda?"

"Seni 4 seneden beri ilk kez gülerken görüyorum."

"Ha? Kaç kez güldüm görmedin mi?"

"Çoğunlukla insanları aşağılar biçimde gülüyorsun. Yada zorla sahte olduğunu belli eder biçimde. Bu...cidden gerçek bir gülümsemeydi."

Umursamıyorum ve çantamı alıyorum.

"Nereye?"

Diyor.

"Eve gideceğim."

Bir şey demiyor bende sınıftan çıkıyorum. 

**

"Isabell ben çıkıyorum bugün eve gelemeyebilirim. Mesaim uzun sürecek. Sen kapıyı iyice kilitle camları da açma olur mu? Acıkırsan uğraşma bir şeyler sipariş et."

"Tamam enişte."

Eniştem evden çıktığında gelen bir cesaretle ezberimde olan numarayı tekrar tuşluyorum.

Her seferinde 'ulaşılamıyor' kelimesini duymaya alıştım fakat yinede tekrar denemek zarar vermez diye düşünüyorum.

Telefonu kulağıma götürüyorum. Ve ilk kez..Tam 562.denememde telefon çalıyor.

O sırada telefon açılıyor.

Uykulu bir sesle konuşuyor Jimin.

"Alo?"

"Uyuyor muydun?"

Diyorum çekingence.

"Isabell?!"

Sesi bir anda canlanıyor.

"Bana sözün vardı Jimin. Dediğini yapıp her gün gülümsedim fakat mutsuzdum. 38 gündür seni bekledim. 2 ay oldu gideli ama benim çok sonradan haberim oldu. Ben....seni gerçekten özledim Jimin. Hatta sana şunu söyleyeyim..ben gün geçtikçe sana bağlandım."

"Sana olan sözümü tuttum Isabell. Bak beni aramaktan vazgeçmedin..her gün bıkmadan güldün..insanları umursamadın.. Ve babama ulaşan beni çizdiğin o resim...bayıldım. 2 ay oldu gideli ama bir daha gelmeyeceğim. Ben özür dilerim. Bana ulaşmaman gerekiyordu. Ben senden uzaklaşmaya çalışmıştım."

"Jimin...teyzem bile gitti. Bari sen gitme yalvarırım ben...sana aşık olmaya başlıyorum."

"Isabell...teyzenin zamanı gelmişti ve benimde annemin yanına dönmem gerekiyordu."

"Jimin sana yavlarırım. Geri dön. Hatta dur ben geleyim yanına lütfen!"

"Üzgünüm Isabell. Kendine iyi bak."

Telefon kapanıyor ve o an ağlamaya başlıyorum. 

"PARK APTAL JİMİN! SANA SENİ SEVDİĞİMİ SÖYLEDİM!"

Ben aile mevzuları dışında ilk kez 'biri' için ağlıyordum. Ve son değilmiş gibi hissediyordum.

Ben...aşık olmanın ne demek olduğunu öğreniyordum ve eminim eğitimim tamamlandığında tablolarım bile beni tutamayacak düşecektim.

Ben resimlerde ağlayan kız değil 'ölen' kız olacaktım.

Analar neler doğruyor ey yavrum ey djjdıdjdkkdkdkdkdk

8y ago

Kitabı anlatacak kelimeler daha hiç bir dilde yok...Kurgudan anlatış biçimine herşey...FEVKALÂDE'nin FEVK'inde...Ve bi kaç saat sonra vurulacağım iğnenin acısını aklımdan çıkarttığın için sağol😂😭

8y ago

Drawing : p.jm ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin