17.Bölüm

48 6 0
                                    

“İn na yeter artık geç kalıyoruz!” dedi hyun wu tam önünde dikilen kıza karşı sabır çekmeye çalışıyordu hala… İn na inatla başını daha çok dikleştirip kollarını da göğsünde birleştirdikten sonra “senin derdin ne?” diye çıkıştı. Az önceki davranışı kalbini fazlasıyla kırmıştı ve bu davranışın hesabını ödemeliydi. Hyun wu bir kez daha iç çekip “in na yeter artık. Bak yarım saatimiz kaldı bin şu lanet olasıca arabaya da hava alanına gidelim!” diye bağırdı. Diğere yandan da saatine bakıyordu. İn na öfkeyle adama bakarken zamanın geçtiğini ve balayı için oluşan tek fırsatın da kaçma ihtimaline karşı hyun wu’nun karşısından çekildi.

Biraz daha direnirse hiçbir şekilde uçağı yakalayamayacaklardı ve hyun wu Jeju’ya gitmekten tamamen vazgeçecekti. Hızla dolanıp hemen yan koltuğa geçti in na. Eğer gitmeleri gerekiyorsa yolda da kavga edebilirlerdi. Hyun wu kızın düşüncesini duyar gibi “Ottan bir sebepten dolayı kavga çıkarmaya çalışıyorsan in na bunu aklından çıkarsan iyi olur. Ve yol boyu sakın konuşma!” diye çıkıştı. Kız duyduğu şeyle hyun wu ya dönüp öfkeyle baktı. İçinde sanki hyun wu’nun yerini alan biri varmış gibiydi. Sanki karşısında duran adam hyun wu değilmiş gibiydi.

Daha fazla diretmeden emniyet kemerini de bağlayıp başını camdan tarafa çevirdi. Onun bu davranışının hesabını sonra sormakta kesinlikle kararlıydı. Mutlaka bunun bir bedeli olacaktı. Hızla girilen hava alanında duydukları şeyle rahatladıklarını hissetti ikili de. Polisler tarafından aranan bir kadın nedeniyle uçuşların bir saat rötarlı olduğunu söylemişlerdi.

İn na iç çekip uçağın kalkış saatini beklerken yanına hızla gelen kadınla ayağa kalktı. Kız ona tanıdık gelmişti ama nereden tanıdık geldiğini hatırlayamadı. Kadın siyah ceketinden bir rozet çıkartıp “ben polis memuru han cea yun.” Dedi. İn na bir rozete bir kadına baktıktan sonra “Evet buyurun.” Dedi. İsim de ona tanıdık gelmişti ama şuan bunu üsteleyecek zamanı yoktu.

Bundan birkaç gün önce hyun wu yüzünden nezarette tutulmuştu ve bu sebepten polis memuru han cea yun gelmiş olabilirdi. Kız rozeti yeniden cebine koyup cebinden başka bir şey çıkarıp in na ya uzattı. İn na uzatılan resmi alıp merakla baktıktan sonra başını kaldırıp az ileride aynı resmi bir başkasına gösteren adamı gördü. En azından hyun wu olayıyla ilgili olmadığını anlamıştı.

Adam hızla dönüp polis memuruna doğru gelirken in na hızla başını çevirip polis memuru cea yun’a dikkatini verdi. Resimde ki kadını görüp görmediğini sorduğunu anladığında tekrar kadına dikkat kesilip bir süre baktıktan sonra “Hayır.” Dedi. Kız resmi hyun wu ya da gösterdikten sonra aynı cevabı alınca başıyla selamlayıp teşekkür ederek yanlarından uzaklaştı.

İn na hızla hyun wu ya dönüp “o kadını bir yerden tanıyorum.” Dedi. Polis memuru han cea yun ona normalin iki katı fazla tanıdık geliyordu. Birden kızı nereden tanıdığını hatırladı. Başını kadının gittiği tarafa doğru çevirip şöyle bir bakındıktan sonra onun gittiğine emin olup dudak büzdü. 10 yıl sonra lise arkadaşıyla bir hava alanında karşılaşmıştı ama birbirlerini bile tanıyamamışlardı. Bu durumdan dolayı biraz utanırken hemen yanlarından dümdüz saçlı bir cea yun daha geçince in na istemeden gülümsedi. hyun wu’yu dürtükleyip yanlarından geçen kızı gösterdi. Adam neden ona bakması gerektiğini bile anlamadan kıza baktıktan sonra az önce ki polis memuru olduğunu fark etti.

“Ne olmuş az önceki polis memuru.” Dedikten sonra başını başka bir tarafa çevirdi. İn na’nın sağa sola ilgiyle bakması onu rahatsız etmeye başlamıştı. Sırf bu yüzden kızı bozmamak için uçakların olduğu tarafa bakıyordu. İn na kocasını yeniden dürtüp “O gördüğün kişi az önce yanımıza gelen polis memuru değil.” Dedi kendinden emin bir şekilde. Hyun wu kızın bu kendinden emin tutumuna hayretle bakarken kıza dönüp alayla “Peki kim?” diye sordu. Kız keyifle az önceki polis memurunun ikiz kız kardeşi olduğunu ve lisede her zaman kız kardeşine yapışık yaşadığını ballandıra ballandıra anlatırken birden duraksadı.

PİYANGODAN EV ÇIKTI...!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin