Alperen'in Tarafından:
Bugün her zamanki gibi Kamer'le beraber vakit geçirmemiz amaçlı Kamer Yiğit'in yanına gidecekken annem beni de yolladı. Araba kullanmak istememiştim. Bu yüzden de otobüsle gidecektik. Otobüse Kamer'den önce binip, tek boş yer olan kızın yanına oturdum. Yanımdaki kızın tanışmak için elini uzatıp adını söylemesiyle ilk başta tanışmak istemesem de Kamer'in ne tepki vereceğini merak ettiğim için tanıştık ve konuşmaya başladık. Kamer'se yaptıklarım karşısın hiçbir tepki vermiyordu. Aslın da istediğimde buydu. Normalde umurumda olmaz ama Kamer'in bana aşık olup üzülmesini istemiyordum. Çünkü biliyorum ki ben Kamer'i hiçbir zaman sevmeyecektim. Kamer benim isteklerim dışında bir kız. Her şeyiyle tamamen farklı bir kız. İste bu da benim onu sevmemem için bence yeterli bir sebep.
Ben yanımdaki kızla sohbet ederken Kamer'in bağırmasıyla o tarafa döndük. Kamer adama bana yaklaşma dedikçe adam üzerine üzerine geliyordu. Ayağa kalkıp Kamer'i kolundan tuttum ve kendi yerime oturttum. Sonra da adama gidip kafa attım. Herkesin bağırmasıyla Kamer beni kolumdan tuttu ve otobüsten indik.
Otobüsteki adama kafa atmamın Kamer'i sevip sevmememle hiçbir bağlantısı yoktu. Benim yanımda bulunan bir kıza başka birinin yaklaşmasını sindiremiyordum. Çünkü o kişi o an benimdir.
Kamer'e her defasında kim olduğunu sorsam bilmiyorum diyordu. Bu da beni iyice sinirlendiriyordu. Eğer o kişiyi tanımasa bundan sonra seni bırakmayacağım der miydi? Benimle bir yol üzerinde ve benim daha gözlerime bakmazken başka bir adamın ona dokunmasını kendime yediremiyordum. Sinir kat sayım iyice yükselince çenesinden tutup sertçe kafasını kaldırdım. Yere bakan ağlayan gözlerini bana çevirmek zorunda kaldı. O an onu o halde görünce kendime kızdım. Kamer..... Kamer yapmazdı ki kendi ağzımla söylüyorum bana bakmazken. Kendini başkasına dokundurmaz ki. Gözünden düşen göz yaşı ilerleyip çenesinde olan elime gelince kendimi daha da kötü hissetmiştim. O yapmazdı ki. Ellerimi çenesesinden çekip gözyaşlarını silecekken geriye çekildi ve "dokunma bir daha bana. Bana yaklaşma." Dedi.
Kafe'de Kamer Yiğit'e defterini felan anlatırken neredeyse hiç Yiğit'e doğru bakmamışti bile ve ben bu kıza bağırmıştım.
Yiğit Kamer'in elindeki yüzüğü görünce ne zaman nişanlandığını kiminle olduğu neden bizim haberimiz yok gibi sorular sordu. Kamer gerçekleri söyleyecekken her seferinde sözünü kesip yalan yanlış şeyler söyledim. Merak etmiştim o an beni sevip sevmediğini. Acaba gerçekleri söyleyip beni sevmediğini söyleyecek mi? Merak etmiştim. Kamer gerçekleri söyleyecekken garson gelip sözünü böldü. Garsonu yollayınca Yiğit'e nişana kısmet olmadı. Düğünümüz için davetiye göndeririz gibi şeyler söyledikten sonra kafeden çıktık. Garson gelmese gerçekten beni sevmediğini söyleyecek miydi? İstediğim aslında buydu. Beni sevmemesi ama... bilmiyorum galiba beni sevmediği duysaydım canım yanacakmış gibi hissettim. Bana ne oluyordu bu his neydi bilmiyorum ama tek bildiğim şey beni sevmediğini söylese canım gerçekten de yanacaktı.Arabada gidiyorduk ama tek bir soru sormuyordu. Sorsa cevaplamak için cevabım olmayacaktı ama dayanamıyordum. Benimleyken susmasına başka kişilerle konuşmasına dayanamıyordum. Benle göz teması kurmazken annemlerin yanında gülmesine dayanamıyordum. Ne oluyordu böyle bilmiyorum. Aşk mı? Saçmalık deyip gülmek geçiyor içimden. Daha yeni gördüğüm hiçbir şeyini bilmediğim. Zorla evlendirildiğim birine aşık olmak saçmalık. Galiba herkesin etrafımda pervane olurken onun bana dönüp bir kere bakmamasını kaldıramıyordum. Ya da kendimi kandıyordum. Kandırmak... Kandırıyor muyum?
Şuan delirmek üzereydim. Hızı arttırdıkça artırıyordum ama tek ses çıkarmıyordu. Bana dur diyerek konuşmasına dahi razıydım. Çünkü diğer türlü delirecektim. Hiçbir şey demiyordu. Tek kelime etmiyordu. Neden benim yanımdayken böyleydi. En sonunda bağırmaya başladım.
"Lanet olsun. Niye konuşmuyorsun. Niye dur. Yavaşla demiyorsun. Otobüste bağırdığım için öz..." özür dileyecekken sözümü kesti. Gerçekten de özür dileyecek miydim? "Lanet okuma ve Yavaşla Allah korusun kaza yapacağız. Ellerin titriyor. Kenara çek nefes al!" Konuşmuştu. İlk defa emir vermişti ve ilk defa bağırmıştı. 'Ellerin titriyor' ellerim mi titriyordu. Fark etmemiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vasiyet Usulü
Spiritual(ARA VERİLDİ) "İYİ Kİ GEÇİYORSUN ZAMAN, YA ACININ EN DERİNİME İŞLEDİĞİ ZAMAN DONSAYDIN..."