~2~

77 13 0
                                    

     Eve gider gitmez her yapılacak iş bulamadığında yaptığı şeyi yapıp tavana bakacak şekilde yatağına uzandı Dolunay.Aslında yapılacak bir işi vardı ama yapmak istediğinden hiç emin değildi.İçinde nedense bir korku vardı.Sanki cevap verirse çok kötü olaylar olacakmış gibi hissediyordu.Biraz korkak,biraz da sabırsız bir tavırla telefonuna uzandı.Eğer bu süslü,rengarenk telefon kabını görseydiniz onun çok renkli bir kişiliği olduğunu ve daima neşeli olduğunu falan zannederdiniz.Ama bu kabı annesinin ona aldığını ve başka alacak paraları olmadığını bilmezdiniz.Sadece bir kişi bilirdi tüm bunları.Onu da Dolunay zamanla keşfedecekti.

    Sonunda telefonunu eline aldı ve yanındaki kahverengi kapaklı,sade deri defteri aldı.Sanki kalbi devamında olacak olayları tahmin etmiş ve kaldıramayacağından Dolunay'ın bedeninden çıkmak istiyormuşcasına atmaya başladı.Daha mesajlaşmadan bu kadar heyecanlandıysa mesajlaştıktan sonra nasıl dayanacaktı.Bir süre bekledi ama hiçbir şey olmadı.Buruk bir yüz ifadesiyle yakınmaya başladı:                                      

-Birinin beni sevebileceğini düşünmem saçmaydı.Dalga geçiyordu kesin benle.Yine üzülen ben oldum zaten.

Ardından telefonuna mesaj geldi "O kadar çabuk pes etme genç yazar.Şimdilik mesajlaşalım,sana güvenebileceğimi anladığımda arama da yaparız.".İşte bu o dudaklarının kenarlarının biraz olsun kıvrılmasına ve içindeki o kanadı kırık kelebeğin uçmayı tekrar denemesini sağlamıştı.O değişik mide ağrısı hoşuna gitmişti biraz da.Sadece mesajlaşanın onu tanıyormuşcasına rahat konuşması biraz garip gelmişti.Güneş olmadığını düşünüyordu ama olmasını umuyordu.Lütfen o olsun diye geçirdi içinden.Sonunda cevap yazmaya karar verdi."Kimsin?".Gelen cevap onu çıldırtmaya yetmişti."Söylersem eğlencesi kalmaz ama."

Benim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin