Sabah yine geç kalmış evden uçarak çıkmıştım. Çocuklara beni beklememelerini söyleyip okula yollamıştım. Evden koşarak çıkıp minibüse para vermek yerine koşmayı tercih etmiştim. Minibüse vereceğim parayla iki tane su alırdım. Koşarak her gün geçtiğimiz parkın önünden geçerken azıcık soluklandım. Yol üstündeki bakkaldan su aldım ve koşmaya devam ettim. Karnım zil çalarken okulu gördüm. Bahçede kimse yoktu.
Koşarak okula girdim. Aniden zil çalınca herkes dışarı fırlamaya başladı. Okul bahçesinde öylece donup kaldım. Herkesi dışarı çıkardıklarında telefonum çalmaya başladı.
"Kanka, büyük ağacın altındayız, gel." deyip suratıma kapattı Furkan. Büyük ağacın altına geldiğimde sorarcasına baktım.
"Deprem tatbikatı," dedi Kuzey cevap olarak.
"Oha!" diye aniden bağıran Yağmur'la hepimiz ona baktık.
"Ne oluyor lan? Ne böğürüyosun yine?" diye sordu Furkan. O anda okulda büyük bir uğultu başladı. Bir yandan müdürü dinlemeyen öğrenciler diğer yandan onu dinlememizi isteyen müdürün bağırışları derken büyük bir uğultu vardı.
"İrem bunu görmelisin." deyip yanıma geldi Yağmur. Telefonunu bana gösterdiğinde okulun instagram hesabında benim ve Baran'ın erkekler tuvaletinde sarmaş dolaş halde sarılmış bir şekilde fotoğrafımız vardı. Şokla fotoğrafın altındaki açıklamayı okudum.
"On ikinci sınıfta okuyan yakışıklı Baran DEĞER ve on birinci sınıf öğrencisi olan orta güzellikteki İrem KIYI'nın arasında bir şeyler mi oluyor? Yeni bir aşk mı doğuyor dersiniz? Aman müdür bu fotoğrafı görmesin(!)"
"Baran DEĞER ve İrem KIYI, odama geliyorsunuz!" anonsu tüm okulu sessizliğe gömmüştü. Şaşkınca etrafıma bakınıp Baran'ı aradı gözlerim. Sonra ortaya doğru yürürken gördüm onu. O da bana bakıyordu. Bende ortaya doğru yürümeye başladım. Ortada buluşunca tüm herkes bize bakarken hiçbir şey olmamış gibi okula doğru yürüdük. Okul kapısından girdiğimiz an bahçede dedikodular dönmeye anında başladı.
"Annem duyarsa beni öldürür!" dedim Baran'a gözlerimi belerterek bakarken.
"Annem duyarsa, seni bana alır." dediğinde o gülüyordu ben ise şoklara girmiştim. "Şaka şaka." deyip daha çok güldü.
"Şuan şaka yapılacak bir zaman mı sence de?" diye sordum. "Ne diyeceğiz müdüre? Gerçekleri biz biliyor olsak bile fotoğraf tam tersini söylüyor. Hem de erkekler tuvaletinde!" dedim sessizce tıslayarak.
"Sen o işi bana bırak." dedi ellerini sakin olmamı ister gibi kaldırıp indirirken. Müdürün odasına girdiğimizde Baran benden önce girdi. Bende onu takip edip odaya girdim ve kapıyı kapattım. Müdür Bey sandalyesine oturunca biz de onun karşısına geçmiştik.
"Evet çocuklar," dedi gayet sakin olan ses tonuyla Müdür Bey. "Savunun kendinizi."
"Ya Mashar Amca bildiğin gibi değil." dediğinde gözlerimi kocaman açıp Baran'a baktım. Müdür Bey yalancıktan öksürüp Baran'a kaş göz işareti yaptı.
"Ne amcası oğlum? Müdür Bey nerede kaldı?" diye sordu bu sefer de otoriter ses tonuyla.
"He sen İrem'den çekiniyorsun?" diye sordu Baran komikmiş gibi.
"Baran!" diye sinirlendi Müdür Bey.
"Ya amca nolur bunu görmezlikten gel. Hem öyle sandığın gibi bir şey değiliz. Yanlış bir anlaşılma var." dedi Baran. Ortalık malı gibi hissettim kendimi o an orada. Baran bir şeyler zırvalıyordu ama anlamıyordum.
"Müdür Bey," dedim, sesim kısık çıkmıştı. "Gerçekten sandığınız gibi değil." dedim. Müdür Bey'in gözleri beni bulduğunda utanmıştım nedensizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞ DÜŞEBİLİR AYI ÇIKABİLİR
Teen FictionWattpad'de ki ilk ve tek 'TAŞ DÜŞEBİLİR AYI ÇIKABİLİR' adlı hikayedir. Kastomunu'da ki meşhur Ilgaz Dağı'ndan yol kenarına düşen büyük taşlar ve yola inen ayılar olduğundan yolun kenarına iliştirilmiş bir tabelada yazan "Taş düşebilir ayı çıkabili...