Merhaba canlar. Evet evet haklısınız biliyorum bölüm biraz gecikti ama sadece bi kaç gün. Bu yüzden umarım beni aff edersiniz. Size iyi okumalar canlar umarım beğenirsiniz. Bu bölümde bol bol Ali ve Eylül göreceksiniz. Bu sefer az yazdım ama söz şu derslerim bi yoluna girsin size uzun uzun bölümler yazacağım. Sizi çok seviyorum. İyi okumalar..
Medya: Yeni kapak. Çok teşekkür ederim canım. Ellerine sağlıksonsuz_derinlik çok güzel kapaklar yapar öneriyorum kesinlikle...
Multi medya: Belki seversin
BELKİ SEVERSİN......
Yorum ve vote vermeyi unutmayın. Yapmanız gereken tek şey 🌟 şunu ⭐şuna çevirmek.
Züleyha duyduklarına inanamadı. Bu sözleri kendisine bi zamanlar bi intikam uğruna sahip olmuş o gaddar Ateşmi söylüyordu?. Yutkundu sessizce kadın, duyduklarını anlamaya, hazm etmeye çalışıyordu ama yapamıyordu bi türlü. O da seviyordu ama Ateşin ona yaptıklarından sonra kolay kolay aff edemezdi. Her şey öyle kolay olmuyordu bi kere. Ona etmediği zulüm kalmamıştı ama şimdi o adam kendisinden sevgi dileniyordu resmen. Evet evet doğru duydunuz. Bi zamanlar kimseye aşık olmayan, istediği her şeyi elde eden Ateş Mertoğlu bi kadından sevgi dileniyordu. Züleyha ilk kez onun gözlerinde pişmanlığı gördü, demek ki tüm hatalarını anlamıştı. Sustu kadın, sadece sustu, ne desin bilemedi.
"Zuleyha" dedi yalvaran gözlerle Ateş. Ama Züleyha gözlerini aşağıya dikmişti sadece.
"Susma nolur bi şey söyle. Tamam bağır çağır ama susma"
........
"Lütfen Züleyha bana böyle ceza veremessin"
.......
"Zuleyha!"
"Ne var ne ha ne var. Ya ne değişti?! Neden bi zamanlar sürtük dediğin, bi intikam uğruna sahip olduğun, hatta çocuğunu bile göstermeyeceyin kadından gelmiş sevgi dileniyorsun. Ya ben sana güvendim, sevdim, ilkimi sana verdim. Ama sen her şeyi mahv ettin! ha noldu ne değişti? !"
"Ben..bbb...ben her şeyi öğrendim Züleyha. Meğer ben körmüşüm de senin saflığını görememişim. Hatta sana olan hislerimi kalbime bastırmaya çalışan bi körmüşüm. Şimdi yaptıklarımı telafi edemem ama belki sarmayı başarırım ha Züleyha. Beni affet"
Ah çekti o an Züleyha. Karşısındaki adam ona neler yapmıştı ama şimdi sadece 2 kelimeyle telafi etmek istiyordu. Halbuki zamanında onu dinlememişti.
" Peki ya ben bu kadar gurursuzmuyum ? " dedi içinden Züleyha o an. Hayır yaptığı hatanın bedeli küçük özürle ödenemezdi.
"Bu kadar basit ha. Senin için her şey bu kadar basit. Sen sırf her şeyi öğrendiyin için benim ne düşünceğim önemli diyil demek. "
bir az daha sesini yükselterek
"ben bu kadar basit birimiyim Ateş Mertoğlu ha. Şimdi seni aff edip boynuna atılacağımı mı sandın! Seni sevmemi istiyorsun. Napıyım seni sevmemi mi bekliyordun bide. Sen nasıl iğrenç bi adamsın. Kusura bakma Ateş Mertoğlu ama ben senin parayla elde edeceklerinden diyilim!"Tüm nefretini kusmuştu kadın. Söylediği tüm sözleri sanki tükürürcesine vuruyordu adamın yüzüne. Ateş yıkıldı o an. Züleyhanın söyledikleri ne kadar ağır olsa da haklıydı. Bi zamanlar dinlemeden onu kendine aşık etmiş, sahip olmuştu bu kadına sonra da basit biri gibi sokağa atmıştı. Şimdi hiç bi şey yapamıyordu. Elinden gelen sadece özür dilemekti ama o da çok basit kalıyordu.
" ne desen haklısın. Doğru çok hata yaptım. Ama elimden de bi şey gelmiyor. Bi bıraksan tüm yaralarını sararım ama ona bile yüzüm yok. Ama Züleyha sana söz veriyorum elimden geldiği kadar sana değiştiyimi isbat edicem. Belki şimdi diyil ama zamanla beni aff edersin umarım. En azından her gün Allaha ettiyim duam bu olucak."
dedi ve çıktı. Çıkar çıkmaz odasına geldi ve odanın balkonuna çıktı. Sigarasını yakıp uzun uzun düşündü yaptıklarını. Her içine çektiyi dumanla sanki her şeyi düzeltmek istiyordu ama malesef olmuyordu. O an zamanın en büyük çare olacağını düşünerek zamana bırakmayı karar aldı.
"Yine beni seveceksin Züleyham, benim seni sevdiğim gibi"
Sonra odasına gelip derin uykuya dalmak için gözlerini kapadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUM (TAMAMLANDI, DÜZENLENİYOR)
General FictionAcı, Iztırab ve Aşkın ortak hikayesi... İnsan acıyı bu kadar derinden hissetmemişti. Acı her nefes aldıklarında teslimiyyetini kuruyordu onların üzerinde. İki farklı yaşamı olan insanın tek ortak noktasıydı acı! Şöyle ki, iliklerine kadar hissetmiş...