32. Bölüm

104 46 6
                                    

"Sen gelsen, bana sarılsan.
Üstüm başım aşk koksa...
Sen bir kere gittin,
Bense her gün uğurluyorum seni..." İ. Berk


-----


HAZİRAN 2017

Orkun'dan

Lig bittiği için spor kanalları o kadar çekici gelmemeye başladığından rastgele gece kuşağı korku filmlerinden birini açıp üçlüye serilmiştim. Dışardan gelen tıkırtıyı duyduğumda kahkaha attım. Zeynep korktuğu halde ısrarla bu salak filmleri izler tuvalete Esra'yla giderdi. Bir seferinde başıma geçirdiğim perdeyle karşısına çıktığım da çığlık çığlığa ne varsa üzerime atıp bildiği bütün duaları okumaya başladığında Esra'yla saatlerce gülmüştük. Önümdeki cam sehpaya takılınca gözüm gülüşüm buruklaştı. Şimdi ne yapıyordur düşüncesiydi canımı sıkan. O adamın yanındaydı değil mi? Yıllar önce öldü sandığım, yıllar sonra tekrar ortaya çıktı diye düşünürken aslında onun ikiz kardeşi olan adam. Adını söylemek hala tuhaf geliyordu. Deniz'e olan benzerliği korkunçtu. Telefonumun çalışıyla toparlandım.

"Zeynep" dedim gecenin bu saatinde beni neden arıyordu. "Orkun" dedi ağlamaklı sesiyle. Onu ağlarken çok göremezdiniz, nadir ağlardı, ağladığında da insanın içini parçalardı hıçkırıkları. "Zeynep noldu" endişelenmiş bir oraya bir buraya gidiyordum. "Aras" hıçkırıkları konuşmasına izin vermiyordu. "Buraya gel lütfen Sarıyer'de ki hastanedeyim" ona bir şey mi olmuştu neden hastanedeydi? Hızlıca eşofman altımı çıkarıp pantolon giyerek çıktım.

"Deniz..." elimi saçıma götürüp "Aras Sönmezer buradaymış" kızıl saçlı hemşire kontrol ettikten sonra "Üçüncü kat" der demez merdivenleri üçer beşer çıktım. Endişemin sebebi o pislik herif değildi, Zeynep'in sesi... O kazadan sonraki gibiydi. Soluk soluğa koridora döndüğümde kapının yan tarafına sırtını dayamış, elleri başının üzerinde bir noktaya odaklanmış bakıyordu. Üzerine bulaşan kanları görmemle koşarak yanına gittim. Beni görür görmez fırladı. "Orkun" yine ağlamaya başladığın da "Şşşş tamam sakin ol bi anlat noldu" dedim güzel yüzüne bakmak için omuzlarından tuttum. Yanağında da kan vardı. "Aras önüme atladı o adam demir baktım kan" hıçkırıklarından hiçbir şey anlaşılmıyordu. Üzerindeki kıyafetler neden böyleydi? Yasemin mi ortaya çıkmıştı. "O adam kim Zeynep" ağlamaktan damarları belirginleşmiş, yıllardır başka bir çift gözü sevmememe neden olan o güzel gözleri kızarmıştı. "Sizin şoför" dediğinde yutkundum. O adam o gün oradaydı, Yasemin defalarca bunu söyleyip o olayı benim planladığımı düşündüğünü söylemişti. Aslında düşünmemiş direk ben olduğuma inanmıştı. Bilmediği bir şey vardı benim Zeynep'e olan aşkımın boyutu...

Varlığını henüz fark ettiğim uzun, mavi gözlü çocuk "Kazayla ilgili konuşması için kaçırmıştım. Yasemin..." bakışları Zeynep'e kaydığında duraksadı yüzündeki ifadeye bakılırsa yeni öğrenmişti ya da duruma hala bir anlam veremiyordu. "Şey Zeynep" dedi kafası çok karışıktı tıpkı bu hastalık ortaya çıktığında bizim anlayamamamız gibiydi. "Yalnız bırakmamızı istediğinde nasıl olduysa ellerini çözmüş üzerine atıldığında Aras çığlığını duyar duymaz koştu. Adam elinde demir çubukla ona yürüyordu. Ben elime geçen tahtayı sırtına geçirirken o çoktan önüne geçmişti" dedi yıllar önce Zeynep Deniz'e siper olmuştu demek şimdi de o... Onların ilişkisinde en çok seven Zeynep gibi gelirdi bana, ya da gözüm sürekli onda olduğu için miydi bilmiyorum. Onu aldattığını sandığında nasıl ağladığını, deli dolu sıcacık kızın bambaşka biri olduğuna şahit olmuştum. Kurşunun önüne atlamıştı onun için. Deniz... Onların birbirine olan bakışlarını gördüğümde canım çok acımıştı. O yeşil bakışlardaki adam olmak için neleri mi vermezdim. Basketbol maçında Zeynep koşarak onu öptüğünde dünyam yıkıldı sanmıştım. Benim Zeynep'im mutluluğu hak ediyordu, bir süre sonra Deniz'e gitmesine izin vermiştim, ölmeyi göze alacak kadar sevdiği adamla olmalı diye düşünmüştüm.

DARMADUMAN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin