Tırt tırt tırt

142 11 4
                                    

   Eşşek herif ... İti öldürme korkut öyle mi ?! Benim naçizhane atalarımın bıraktığı harika atasözünü benim için kullanmış , sırrımı öğrenmiş , daha da kötüsü bacağımı ellemişti. Güzel bacağımı . Şimdi bacağımı elleyen yakında nerelerimi keser düşünemiyordum.

  Toplantı (!) . Benim intikam yolum olacaktı . Salına salına ilgiyi üstüme topladığımda yapacağım her şeyden habersiz ayak uydurmaya çalışıyordu. Tamam en çok ben ayak uydurmaya çalışıyordum ama şu an konumuz bu değil. Tekrar elimi tuttuğunda aklıma penguen yaratılışlı canlılar geldi. Her yerdeydiler. Benim dürümcü için evlendiğim adama ki hala o kadar pişman değilim selam veriyorlardı. Kendimi sosyeteye beyaz çorapları ile katılmış tırcı gibi hissettim . Elimden geldiği kadar gülümseyip cevap versem de bir şey eksik gibiydi.

 Durun tahmin edeyim : Samimiyet. .. Hyun gi ' ye böyle nasıl küfür etsem de içimin yağları erise diye düşünürken bir kapının önüne gelmiştik . Altın renginde ve işlemesiz olan kapı  ahşap ile o kadar uyum içerisindeydi ki karşıma koysalar bi 1 saat izlerdim herhalde.

 - Sevgilim bana bile bu kadar dikkatli bakmıyorsun ..

Peehhhh .Sevgilin kuş olup kafana konsun (!).

- Evet. İlgimi çekti. Bu ara kalas odun türleri ve benzeri şeyler üzerinde kafa yoruyorum. Malum yakın zamanda etrafımda gördüğüm en güzel odun - altın rengi ikilsi burada...

Türkçe verdiğim cevapla yanımda buz kesmişti. Elimi sıkmış ve bunu bizi izleyen yaralı penguenlere sevgi gösterisi olarak yutturmayı başarmıştı.

- Biraz daha dilini uzatırsan kafanın etrafında altın rengi yıldızlar uçuşacak ve emin ol kara yüzüne yakışacağını düşünüyorum , deyip bana sarıldı.

 Biz böyle sevgi gösterisi yaparken yanımıza annesi gelince bu sefer fiziksel tehdit yedim . Sıkıca sarılmıştı.Herhalde fırsat bu fırsat demeye çalışıyordu . Evet fırsat bu fırsattı . Benden ayrıldığında yüzünde "  WE ARE ALL MAD HERE "  ( burada hepimiz deliyiz) gülümsemesi vardı.

 Güzel gülüyordu. Dudakları dürümün içindeki sos gibiydi. Tatmamıştım ama hiç uzak gibi gelmiyordu bana.. Rengi , şekli, her şeyi... Acaba bu adamı benim mi yapsaydım ? derken akıl melakelerim bir uyarıda bulundu...

 -Götünü kolla kızım ..Hayatından bezdireceğin başka insan mı yok da psikopat manyakla uğraşıyorsun ..

 İç ses haklıydı...Ama bir süre eğlenebilirdim.

Annesi kafasıyla selam verip bizi içeriye geçmemiz için yönlendirdi. Ama namaz kılan yetimhane görevlilerinin önlerinden geçip onları namazda güldürmemin cezası olacak ki ayağımın karşısındaki eşiğe takıldım.

 Kimse beni tutmadı. Karizmamın seviyesi Tanrı dağlarındayken birden kendimi Bayburt'ta üniversite arayan öğrenci gibi hissetmiştim. Öyle gereksizlik , öyle çaresizlik. O anda bütün hayatım gözlerimin önünden geçti. Allah'ın zencisi bile beni terk etmişti. Sürekli laf sokuyorum diye. Kantinci abinin çikolata vermeyi kesmesi , dürüme alışmam , beni karadul örümceği gibi gören arkadaşlarım... Bu arada bu örümcek türü eşlerinin içlerine asit saldıktan sonra onları yerlerdi. Benim yediğim tek şey ise dürümdü. Ona da para veriyordum.

- Kalksana ne yapıyorsun ?

- Çekirdek magmaya buradan kaç saatte gidilir ona bakıyordum .

Sırıtmam büyüdü büyüdü büyüdü...

-  Ne ?

Annesinin sorduğu soru ile kendime geldim..

- ZIIIIIITT ERENKÖÖYYY..

Marjinal Platonik..*Lee Jong Suk*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin