İyi okumalaar!
***
“Pekala,”dedim. “Soruşturmana başla lütfen.”
Luke elinde tuttuğu defterin boş bir sayfasını açtı. Ağzıyla kaleminin kapağını çıkardığında yüzünde tekrar muzip bir gülümseme belirdi.
Boğazını temizleyerek konuşmaya başladı, ”Çıktığın var mı?”
Gözlerimi kısarak çocuğa baktığımda yüzünün kızarmak üzere olduğunu fark ettim. Başını elinde tuttuğu kağıtlara gömerek, “Yani… Kabalık etmek istemem.”
“Evet,”dedim onu daha fazla utandırmamak için. “Erkek arkadaşım var.”
Luke başını hafifçe kaldırıp bana baktı. Gözlerinden ne düşündüğünü çıkarmaya çalıştım. Ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemezdi. İnsanların duygularını anlamak benim için zor bir şeydi. “Peki, anlıyorum.”dediğinde gözleri bir süre kolyemde takılı kaldı. “Güzel kolye.”
Söylediğine karşılık başımı sallayarak, “Teşekkür ederim, hediye.”dedim.
“Hım, Jake yakın arkadaşındı değil mi?” dedi ve tekrar gözlerini benden kaçırdı.
“Evet, çok yakındık.”dedim parmaklarımla oynayarak. Bu soruyu neden sormuştu? Ayrıca soruşturma daha ne kadar sürecekti? Şimdiden sıkılmaya başlamıştım.
“Peki, az önce yaşananların onunla bir ilgisi olabilir mi acaba?”dediğinde gözlerimi irileştirerek ona baktım. Kağıdına bir şeyler karalıyordu.
“Jake öldü.”dedim ifadesizliğimi korumaya çalışarak. Luke kağıtları koltuk altına yerleştirdi ve bana gözlerini kısarak baktı.
“Bana yalan söylemek zorunda değilsin, Alison.”dedi emin sesiyle. Görüntüsünün altında gerçek bir adam yattığını o zaman anladım. Demek istediğim, evet o yirmi üç yaşında bir gençti. Ama yaşının yanında tecrübeleri olan bir insan olduğunu çözmüştüm ve onun insanları çözme konusunda benden daha çok yetenekli olduğuna emindim.
“Yalan söylemiyorum,”dedim şansımı deneyerek. Ama işe yaramayacağını biliyordum.
Luke kıkırdadı. Belli ki bana inanmamıştı. Açıkçası ben bile kendimi inandırıcı bulmamıştım. “Yapma, Alison. Amacım seni yargılamak değil. Ben sadece-“
“Sen sadece can sıkıcısın,” Harry’nin soğuk sesini duyduğumda görüş alanıma girdi. Elini belime yerleştirirken, “Yürü Alison, gidiyoruz.”dedi. Onun adımlarına ayak uydurup Luke’dan uzaklaşmaya başladığımızda arkamızdan seslendi.
“Sorularım henüz bitmemişti.” Harry yüzünü buruşturdu. Luke onun canını sıkmış olmalıydı.
“Umurumda mı?”diye mırıldandıktan sonra bana göz kırptı. Elimde olmadan güldüm. Harry beni kıskanmıştı! Ya da sadece beni oradan kurtarmak istemişti…
“Hey, Luke can sıkıcı değildi.”dedim onu sınamaya çalışarak. Harry tek kaşını kaldırdı ve bana gerçekten mi bakışlarını yolladı. Neden insanları inandırma konusunda bu kadar yetersizim?!
“Orada daha fazla bulunmak istemediğine eminim. Şimdi mızmızlanmaktan vazgeç.”dedi ve valizimi elimden aldı.
“Burayı hiç özlemeyeceğim.”dedim Bay Montgomery’nin bizim için getirdiği arabaya binerken. Harry cevap vermek yerine başını sallamakla yetindi.
Arabaya bindiğimde Jessie ve Ella’yı arka koltukta otururken buldum. Onlara bir gülümseme göndererek önlerine oturdum.
“Seninle de konuştular mı?”dedi Jessie. “Memurlar?”