Palalo:
- sonra ne oldu peki?
Yürüdüm, yürüdüm ama yürüdüğümün farkında değildim. Hiçbir şeyin farkında değildim, aklımda olan tek şey O'ydu... Dönmek istedim tekrar ona bakmak istedim ama bakamadım bir şey bana engel oluyordu, belki de ona tekrar bakacak cesareti bulamadım. O gözleri tekrar görürsem ne yapacağımı bilemediğim için ona bakmaktan korktum. İçimde ona tekrardan dönüp bakmak için çok büyük bir istek vardı ama yapamıyordum işte yapamıyordum! Ne yaman bir çelişkiydi bu böyle...
Palalo:
- Neden bakamadın?
Bilmiyorum... belki de şaşkına dönmüştüm, şuurumu kaybetmiştim. Ya da hayatımda gördüğüm en güzel şeye karşı utanmıştım...
Ama yinede içimde bir mutluluk, bir heyacan vardı. Adeta bir hazine bulmuş gibiydim. İçim içime sığmıyordu... Sanki ruhsuz bedenime ruh gelmişti. Bu halime inanamıyordum. Çünkü hayat ilk defa anlamlı bir hâle bürünmüştü benim için. Çok uzun zamanlardan beri ilk defa canımın sıkılmaması için, yaşamak için bir neden, bir şevk bulmuştum sanki...
Bu garip bir durumdu şaşırıyordum. Hayatda hâlâ gerçek birşeyler varmış. AŞK varmış bunu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tiyatronun gerçek perdesi AŞK...
RomanceAşk; hayat denilen yalan bir tiyatronun gerçek bir perdesiydi aslında. Bu hikaye realist bir romantizmdir. Abartılı, saçma bir hikaye değil tam tersine birebir en saf en gerçek duyguları yaşatan ve anlatan bir hikayedir. Bu hikaye hayatın en gerçek...