Lanet alarmı bir köşeye fırlatıp ayağım ile yorganı tepikledim. Yıllardır okulda güzelliğim ve başarım konuşuluyordu.Açıkçası bu durum sadece egomu tatmin ediyordu.Yıllardır annem ve babam için çalışmış ve duygusuz kız olmuştum.
Lise son olmama rağmen beni görenler üniversiteye gittiğimi düşünüyorlardı.Okul kıyafetlerimi giyinip hızlıca kahvaltımı yaptım.Annem ve babam bir şirkette çalışıyordu.Geçmişte şirket iflas etmiş ve zor günler geçirmiştik.
Artık durumumuz gayet iyiydi.Çok arkadaşım olmamasına rağmen sevenim çoktu.Parfümümü de sıkıp çantamı omzuma attım.Herzaman ki insanlardı.Kafamın içinde dünkü çığlıklar başlayınca olduğum yerde durdum.
"Sima,Sima!"
Adımı seslenen kişiyi görmek için çevreme bakındım.Yoktu işte.Dünkü gibi aynı kalın ve ince ses kafamın içinde dönüyor fakat çevreme baktığımda kimse olmuyordu.Çevremde 360 derece dönüp sesin geliş yönüne baktım.Lanet olası kimse yoktu.
Nefesimi düzene sokup dikkatleri üzerime toplamamak için yaptığım paranoyakça şeye son verdim.Beynim de yine aynı sesler başlayınca sadece sınavlara çok önem gösterdiğim için bu durumu yaşadığımı düşündüm.
Kendime not:Asla uykusuz kalma.
"Sima Sima!" etrafıma son kez bakıp bana el sallayan Damla'ya döndüm.
"Günaydıııın." gülümseyip "Günaydın" diyerek sınıfa girdik.
Fizik dersi için şimdiden konuları öğrenmiş ve hazırlıklıydım."Sen hiç bir zaman başaramayacaksın.Öleceksin." yine aynı sesler devamlılığını sürdürürken artık gözyaşlarımı tutmakta zorluk çekiyordum.Gittikçe nefesimin daraldığını hissediyordum.İnsanlar üstüme üstüme geliyordu.
"Güzelmiş. Peh neresi güzelmiş?"
"Yakında ölecek haberi yok!"
"Seni başarısız sürtük." görüş alanım daha çok bulanıklaştıkça beni omuzlarımdan sarsan Cenk'e baktım.
"İyi misin?" başımı sallayıp ona her şeyin yolunda olduğuna dair bir gülümseme yolladım.
"Kendini fazla yoruyorsun yavru biraz daha az ders çalış hem bize de sıra gelir." derken sırıtıyordu. Yavşak demekten kendimi alamadım.Her zaman kendimi düşünen biri olmuştum. Yavşak bir insanı da ayırt edebilecek yaştaydım.Belki de bu yaşadıklarımın hepsi bencilliğimdendi.
Sınıfa giren hocayla dersimiz de başlamıştı.Üniversite hazırlıklarım 10. sınıftan başlamıştı.Konuları önceden çalışıp bazen dersi dinlememezlik bile yapıyordum. Evet evet ben de bazen ders dinlemeye biliyorum.
"Sima tebrik ederim canım yine birinci olmuşsun." kafamı sadece sallamakla yetindim yapmacık şey.Sınıf ooo efekti yaparken omzumu silkmekle yetindim.Alışıktım diyorum size.Zilin çalmasıyla ayaklanıp kantine indim.Birini beklememe gerek yoktu.Çünkü onlar benim peşimden gelirlerdi.
Çektiğim sandalyeye oturup etrafa bakındım. 12. sınıfların geneli ders çalışıp test çözerlerdi.tıpkı su anda yaptıkları gibi.
"Eeee sen hangi üniversiteyi düşünüyorsun Sima?" Sanane.
"Bilmiyorum."
"Kandırma bizi senin gibi zeki bir kız mı nereye gideceğini düşünmedi?"
"Düşünmedim." konuşmak istemiyorum işte anlamıyor musun geri zekalı?O da daha üst bellemedi zaten. Ortamdan sıkılıp hızlıca lavaboya gittim.Ellerime suyu çarparken tipime göz atıyordum. Tuvalet kabinlerinden biri hızlıca açılırken içinden çıkan kız bana kötü kötü baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Kal
Teen FictionKoltuğa çıkarak kollarımı bir kuşun kanatları gibi açtım.Kalbim ağzımda gibi atıyordu.İleri geri sallayıp kendimi koltuktan bırakırken babama bağırdım. "Baba ben uçabiliyorum." koltuktan yere çok geçmeden çakılınca güldüm. "Ya mesafe azdı baba penc...