Bölüm 36

72 10 4
                                    


Bu gün mutluyum hem de çok. Buraya geldiğimden beri bir an önce gitmek için dua ederek başladığım güne bugün daha farklı bir şekilde başlıyorum. Zaman akmayıp dursa keşke. Yataktan kalkıp perdeleri açıyorum. Gün yeni doğuyor. Şafak söktü sökecek. Odamın balkonuna çıkıp deniz havasını çekiyorum içime. Hava çok serin ama umurumda değil.

Bir süre daha kaldıktan sonra telefon sesine yeniden odaya dönüyorum. Yüzüme yayılan gülümsememle açıyorum telefonu.

"Günaydın aşkım"

"Günaydın" diyorum sesim cıvıl cıvıl. Bekliyor neden beklediğini biliyorum gece mesaja sevgilim diye yazdım ama şimdi dilimden dökülmüyor sevgi sözcükleri.

"Uyandırmadım değil mi?"

"Hayır çoktan uyanmıştım."

"Hmm uyandın ve aramadın öylemi."

"Erken uyanmıştım Ateş, arayıp ta uykunu bölmek istemedim."

"Bölen sen olduktan sora başım gözüm üstüne. Uykuda neymiş güzelim."

"Ateşş"

"Nur, beni nasıl bir ateşe attığını bir bilsen. Sana sahip olurken ismimi aynı şimdiki gibi dudaklarından fısıldamanı duymak için çıldırıyorum."

Yok artık. Hoş geldin açık sözlü hissettiğini söyleyen Ateş. Kıpkırmızı oldum biliyorum. Aynadaki yansımamda bunu kanıtlıyor. Göğüs kafesimin içine hapsolmuş kalbim sanki esaretine son vermek istermiş gibi zorluyor göğsümü. Kalbim kulaklarımda gümbür gümbür atıyor. İçimde bir yerler derin bir beklentiyle doluyor. Allah'ım neler oluyor böyle. Hiç hissetmediğim şeyler hissettiriyor söyledikleri ile. Eskiden de dilinin kemiği pek yoktu ama bu kadar da cüretkar değildi, yoksa öylemiydi.

........

Gözümü yeni güne açar açmaz sesini duymak için yanıp tutuşarak arıyorum Nur'u. Cıvıl cıvıl sesiyle güneşi doğduruyor içime. Hemen ardından nasıl beceriyor bilmiyorum ama kanımı tutuşturmayı başarıyor , Bütün vücudum beklentiyle doluyor. Nasıl istiyorum onu anlatamam. Bunu da bilsin istiyorum ve hissettiklerimi ifade ediyorum. Kontrolden çıkmak üzereyim. Hızlı nefes alış verişini dinlerken beyaz teni gözümün önüne geliyor. Kıpkırmızı olduğunu bilmek daha da heyecanlandırıyor. Aşkıyla yaktığı yüreğimi, bedenimi onda söndürmek istiyorum. Hoş sönecek mi yoksa daha mı alevlenecek onu da bilmiyorum ya. Bir yandan hattın öbür tarafındaki baştan çıkarıcı sevgilime aşk sözcükleri fısıldarken banyoya doğru gidiyorum. Bu sefer kesinlikle rahatlatmam gerek kendimi. Yoksa öleceğim bundan eminim. Dün tadını aldığım, müptelası olduğum dudaklarına nasılda ihtiyacım var şuan. Duşakabinin kapısını açarken gönülsüzce kapatıyorum telefonu.

...........................

Ayşegül hanımdan günlük programımı dinliyorum. Hafta başı olmasına rağmen dolu dolu geçecek bir gün beni bekliyor. Aklımda ise Nur var. Gözüm saatime kayıyor. Bu saatte gelmezler henüz erken. O kadar özledim ki görmek için yanıp tutuşuyorum. Ayşegül hanım sabah çayımı getirmek üzere odadan çıkınca elim telefona gidiyor. Aramak istiyorum, aramak için delice bir istek duyuyorum fakat nasıl becerdim bilmiyorum kendimi tutuyorum ve bir resmini açıyorum. İki yıl önce gönderdiği resimlerden biri. Bunların yanına yenilerinin eklenme zamanı geldi diye düşünüyorum.

Bir süre daha oyalandıktan sonra masamdan kalkıyorum. Saat dokuzu geçti güvenlikten hala ses çıkmadığına göre gelmediler demektir. Birazdan çıkmam gerek. Yetişmem gereken bir toplantı var. Ayaklarım geri geri gidiyor. Nur'u görmeden çıkıp gidersem günüm iyi geçmeyecek gibi hissediyorum. O kadar özledim ki uzaktan da olsa bir kere görmek için canımı bile feda edebilirim.

Zamansız GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin