5.Bölüm

56 3 4
                                    


                         Draco'dan:

   Nasıl olmuştu da etkilenebilmiştim?Aşırı derecede utanmamın nedeninin bir kız olduğuna hala inanamıyordum.Yaklaşık bir saattir elim yanağımda,Hermione'nin öptüğü yerdeydi.Tuhaf ve duygusal hissediyordum.O gece Slytherin binasına dönmeyip Patronus çalıştım.Yorulduğumun farkındaydım ama nedense her seferinde aklıma Hermione'nin beni öpüşünü aklıa getiriyordum.5. kez denememde asam büyük bir parıltıyla ucunda harika bir at ile belirdi.Bembeyaz,tıpkı malfoyların şaç rengi gibi bir at.Hayranlıkla bir müddet kendi Patronussumu izledim.Daha sonra binama geri döndüm.


                 Ertesi sabah büyük bir heyecanla Hermione'yi buldum ve ona Patronussumu yapabildiğimi söyledim.O da heyecanlanmışa benziyordu.Öğle yemeği sırasında beraber ihtiyaç odasına gittik.Ona Patronussumu gösterdiğimde o da büyük bir hayranlıkla beyaz atı izledi.

"Bunu yaparken ne düşünüyordun Draco?Onca kez uğraşımızda tek bir pırıltı bile çıkamazken,gerçekten ne düşünüyordun?"

   "Senin beni yanağımdan öpüşünü."  diye dürüstçe cevap verdim.

                             Utanarak kafasını öne eğdi.Daha sonra hiçbir şey söylemeden gitti.Bende yemekten sonra derslere girip çıktım.Sanırım artık Hermione ile olan ek çalışmalarımız sona ermişti.

*

                      Birkaç gündür Hermione ile net konuşamıyordum.Her konuşma çalışmalarımda beni geçiştiriyor ve kafasını öne eğerek yanımdan ayrılıyordu.Gerçekten bu kadar mı utanmıştı?O gün onu izlerken çok dalgın ve üzgün olduğunu fark ettim.Potterlarla da konuşmamıştı.Acaba neyi vardı?Akşamki çalışmaya gecikince ciddi bir sorun olduğunu fark ettim ama bir şey demedim.Gece bunları düşünürken okuduğum Hogwarts Tarihi:Cilt 1'i bir kenera bıraktım.Hermione bu kitaptan bahsedince nedensizce koşarak kütüphaneden bu kitabı alıp okumaya başlamıştım.Pelerinimi sırtıma geçirdim ve bir gece elması almak için mutfağa doğru gittim.Tezgahtan elmaya doğru uzandığımda,tezgahın arkasına saklanmış Hermione'yi görmeyi beklemiyordum.

"Hermione?"

"Draco?Gece elması mı?"

"Herzaman."    (ALWAYS)

                        Elmamla birlikte yavaşça onun yanına ilerledim ve bende yanına oturdum.

"Üzgün görünüyorsun."

"Sıradan ben işte..."

"Geçiştirmekten sıkılmadın mı cidden?Sorun ne?"

"Of!O kadar çok sorun varki.Hortkuluk arama işi,seneye anne ve babama unutturma büyüsü yapacak olmam,çözülmesi gereken sırlar..."

"Anne ve babana neden unuttuma büyüsü yapacaksın ki?"

"Biliyorsunki seneye çok büyük bir savaş çıkacak.Bu sırada yaralanıp ölebilirim.Onlara bu türlü bir acı yaşatmak itemem.Aynı zamanda onların savaştan etkilenmelerini istemiyorum."

"Saçmalama Hermione,sana savaşta hiçbir şey olmayacak?Çünkü ben yanında olacağım."

"Saol Draco..."

"Peki bugün Potterlarla neden konuşmadın?"

"O konu daha da karmaşık."

"Dinliyorum..."

"Ron,Levander diye bir kızla yaklaşık bir aydan beri çıkıyormuş.Bunu Harry de biliyormuş ancak bana söylemeye çekinmişler.Kız dersin ortasında Ron'u öpünce ancak haberim oldu.Biz yıllardan beri kardeş gibiyiz.Bunu neden bana söylemeye çekinsinler anlamıyorum."

"Yaptıkları salakça olmuş.Bunun için bu kadar üzülmeye değmez Hermione.Mutlaka Harry ve Ron'un daha makul bir açıklaması vardır."

"Umarım vardır çünkü onları bir müddet af etmeyi düşünmüyorum."

                          Hermione yavaşça kafasını omzuma koydu.

"Draco..."

"Evet."

"Aslınsa bir sıkıntı daha var..."

"Bana anlatabilirsin."

"Sanırım bir çocuktan hoşlanıyorum..."

                       Kalbim tuhaf bir şekilde sıkışmaya başladı.Onun birisini sevip sevmemesini neden bu kadar çok önemsiyordum ki.

"Ya...kimmiş bu çocu?"

"Ukalanın teki..."

"Demek ukala..."

"Ukala ama çok da masum..."

"Tanıyor muyum peki."

"Bilmem,belki tanıyorsundur."

"İsmini söylemeyeceksin değil mi?"

"Beni tanımaya başlamışsın."

"Peki çocuk senden hoşlanıyor mu?"

"Sanmam.Benim gibi ineği kim ne yapar ki?"

"İnek mi?Hermione inn bana sen hayatımda gördüğüm en zeki cadısın ancak bu seni inek yapmaz.Zeki yapar.Cesur ve sevgi dolu koskoca bir kalbin ve harika bir güzelliğin var."

"Cidden böyle mi düşünüyorsun?"

            Kafasını omzumdan kaldırmış gözlerime bakıyordu.

"Tabikide böyle düşünüyorum.Sen harika ve çok güzel bir cadısın."

                   Bakışlarımın yoğunlaştığını ben bile hissedebiliyordum.Bakışlarım yine dudaklarına kaydı.

"Draco..."

"Evet."

"Sanırım o çocuk bende hoşlanıyor."

"Kim olduğunu hala söylemeyecek misin?"

"Kim olduğunu zaten biliyorsun sen?"

"Voldemort mu?"

"Ne?"

"Kim olduğunu bilirsin sen...dedin."

"Yo hayır."

"Tamam sakinleş sadece dalga geçiyordum."

                               O güzelim romantik ortamın içine ettiğimi fark eder etmez kendime lanet okudum.Ama dudağındaki sırıtışı görünce tüm düşüncelerim birbirinden ayrıldı.Yavaşça yanımdan kalkıp "iyi geceler" diledi.Ardından kapıdan çıkıp gitti...Hermione...baya etkileyiciydi.Ve ben bu kızı yıllardan beri fark etmemiş hatta bulanık demiştim.

  ***********************************************

              Tekrardan merhaba sevgili okurlarım...Bu bölümde biraz böyle oldu.Sizleri çok seviyorum :)))



EJDERHA VE TANRIÇA  [DRAMİONE]Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα