Bir cam kırılma sesi daha..
"Nefret ediyorum senden,hayatımda yaptığım en büyük hatasın sen!"
Dizlerimi kendime çektim.
"O zaman siktir ol git bu evden!"
Dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim.
Aile kavgaları..Zannımca her ailede yaşanan rutin bir şey ama bizimki sanırım biraz farklı.
5 yaşımdan beri şahit olduğum bu kavgalar beni iyice hissizleştirmişti.
Defalarca izlediğimiz bir filmi sonunda tekrar tekrar izlemek gibiydi. Hala daha neyi paylaşamadıklarını anlayamadığım ebeveynlerim en ufak bir problemden koca bir kavga çıkarmayı nasıl başarıyorlardı, inanın bende bilmiyorum.
Dışarıdan bir kapı çarpılma sesi geldi.
Demek filmimizin yarısından fazlasını geçmiştik. Birazdan annem elinde bavuluyla kendini dışarıya atıp birkaç gün eve gelmeyecekti. Babamda bu arada sinirden köpürüp hırsını benden çıkarmaya çalışacaktı.
Cidden artık bu sahneleri defalarca izlemekten çok sıkılmıştım,acaba bu filmi nerden kapatıyorduk?
Ve evet..Dış kapı çarpıldı. Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Nasıl da tahmin edebiliyordum, gerçi 13 senedir aynı yaşanan olayları tahmin etmek çokta zor olmasa gerek.
Yavaşça oturduğum yerden kalkıp boy aynasının önüne geçtim.
Kendi görüntüme kıkırdadım.
Kaçak kat çıkmış bir adet göbek, nerdeyse ozon tabakasını delecek bir popo, gerdirsem yeni bir yüz yapılabilecek kapasitede olan gıdığım Haydar,ve yanlardan uçan balon gibi çıkan basenler..
Heh,ne kadar da seksiydim ben öyle.
Bu zamana kadar ne kilomu takmıştım kafaya ne de başka bişeyi.
Huzur olmayan bir evde sıfır beden olunca nolacaktı acaba?
"Hey, sizi gidi anasınıf çocuklarını andıran ebeveynlerim, bakın benim gibi sıfır beden bir kızınız olduğu için kavga etmeyi kesin ve bana tapın lanetler!"
Ah,hadi ama ciddi misin?
Umarsızca güldüm ve kedim Firdevsi alarak laptopumun başına geçtim.
Bir dakika.Ben size kendimi tanıtmayı unuttum değil mi?Çok afedersiniz kendi sorunlarıma daldım.
Ben Sezgi.Gerisi gerçekten teferruat. Dünya üzerinde olmasa da olur denecek cinsten biriyim.Şimdilik sadece adımı bilseniz bile ileride hakkımdaki her şeyi bileceğinizden eminim.
Salondan gelen kırılma sesleri kedimin kulaklarını dikleştirmesine sebep oluyordu.Anlaşılan babamın hala keyfi yerine gelmemişti.
Tam uykuya dalacakken babamın küfrüyle gözlerimi hızlıca açtım.Sesi koridorun o taraftan geliyordu.
"Sezgi!"
Hızlıca kalkarak yanına gittim. Beni tiksintiyle süzdü.Sanırım kendi görünüşümden ben hariç herkes rahatsızdı.
"Annene araba çarpmış."
Ellerim titremeye başladı. Anneme araba çarpmıştı. Görüntüsü aklıma gelince gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.Gözlerim yanmaya başlamıştı.
"Durumu na-sılmış?"
Hıçkırarak babama baktım.Ukalaca bana baktı.
"Çok mu umrunda?"
Sinirle üstüne doğru yürüdüm. Elimle hızlıca ittirerek bağırmaya başladım.
"Senin yüzünden!Hepsi senin yüzünden!Senin yüzünden."
Yere çökmüştüm ve sona doğru sesim fısıltıya dönüşmüştü.
"Beni suçlamayı kes.Annenin kopyası gibisin. "
Yüzüne nefretle baktım. Ayağa kalkıp odama gittim. Üstüme montumu geçirerek dışarıya çıktım.Yoldan geçen bir taksiyi durdurup hızlıca bindim ve hastaneye sürmesini istedim. Sessizce ağlıyordum. Bu sefer film eskisi gibi yaşanmamıştı.
Dışarıdan anne ve babasını çok önemsemeyen bir kız olarak görünüyor olabilirdim ama onlara görünmez bir şeyle bağlıydım.
Taksi durunca kendimi dışarı atıp koşmaya başladım. Adam arkamdan bağırsa da pek umrumda değildi.
Danışmadaki kıza doğru koşup annemin adını söyledim. Acil ameliyata alındığını söyleyince asansöre doğru yöneldim. Asansörün dolu olduğunu farkedince merdivenlerden -1'e indim.
Cebimdeki telefon titremeye başlayınca hızlıca meşgule attım. Babamı asla affetmeyecektim.
Annem..Beni bırakmayacaksın demi?
Beni bu galakside yapayalnız bırakmazsın demi annem?Sen benim tek varlığımsın be anne.Ne kadar sana hissettiremesem de seni canımdan bile sakınıyorum ben.
Bilseydim böyle olur muydu?Çıkarır mıydım seni o kapıdan?
Duvara sinmiş ağlarken içimden sessizce dua ediyordum.
"Bir mucize olsun."
Hayatım boyunca hiç şanslı bir insan olmamıştım.Razıyım, hayatım boyunca şanssızlıklarım hiç bırakmasın peşimi ama sadece şu an gülsün yüzüme.
Duvara sinmiş ağlayarak beklerken ameliyathanenin kapısı açıldı.
"Lütfen bir mucize olsun."
Doktor olduğunu düşündüğüm kadın bana doğru gelirken ayağa kalktım.
Yalvarır gözlerle ona baktım.
"Hasta çok kan kaybetmiş,iç kanamayı şimdilik durdurduk fakat her an yeniden başlayabilir,kendinizi her türlü duruma hazırlayın. "
Elimi yavaşça kızaran yanaklarıma götürdüm.O ölüyordu. Bırakıyordu beni.
"Görebilir miyim?"
Doktor olumsuz anlamda başını salladı.
"Şu an görmeniz imkansız. İç kanamanın tamamen durduğundan emin olunca görebilirsiniz."
Olmamıştı işte.Bir mucize yine olmamıştı.
Birden panikle koşan diğer beyaz önlüklü adam karşımda dikilen kadına seslendi.
"Hocam hastanın nabzı durdu,şok uyguladık ama döndüremiyoruz."
Kadın hızlıca koşmaya başlarken ben donakalmıştım. Gözlerimi ameliyathanenin kapısına dikmiş hiç kıpırdamadan duruyordum.
Annem gitmişti. Huzura kapatmıştı gözlerini. Son bir kez bile sarılamadan gitmişti. Kokusunu içime çekemeden sonsuzluğa karışmıştı. Nabzı durmuştu.
İçeriden gelen sesle gözlerimi kırpıştırdım.
"Ölüm saati 23.29."
**
Yavaşça gözlerimi araladığımda alışkın olmadığım beyaz perdeler karşıladı beni.Koluma bağlanmış serumun sonuna gelmiştim. Tam anneme çağırıp bana neler olduğunu soracakken düşüncelerime acı gerçek bir bıçak gibi saplanmıştı.
"Anne!"
Feryadım bütün hastaneyi doldururken başıma bir tane hemşire gelmişti. Ben ise sanırım krize girmiştim ve durmadan annemi çağırıyordum.
Hemşire serumuma enjektörle bir şey enjekte ettiğinde kaslarım gevşemeye ve gözlerim kapanmaya başlamıştı.
"Sezgi!"
Kollarını açmış bana doğru geliyordu.
"Anne!Nerdesin!Beni neden bıraktın?"
Gülümsedi.
"Seni asla bırakmam Sezgi."
Ve o kısacık anda anneme sarıldığımı hissedip, kokusu burnuma dolunca yanağımdan süzülen göz yaşı ile uyandım.
Annem gelmişti.Onun kokusunu hissetmiştim. Ona sarılmıştım. O yaşıyordu.O ölmemişti. Ölemezdi.
Sakince yataktan kalkıp serumu kolumdan kopardım. Ayağa kalkınca köşedeki koltuğa sinmiş babamı gördüm. Ondan nefret ediyordum.
"O öldü!Mutlu musun şimdi?"
Yutkundu.
"Sezgi,bak ben böyle olmasını istememiştim kızım."
Tiksintiyle ona baktım.
"Bir daha bana kızım deme!Annemi sen kovdun evden.Bak siktir olup gitti işte senin tabirinle.Rahat mısın? Söyle!Rahat mısın?"
Yüzüme ifadesizce bakıp kafasını salladı.
"İfademi verip seni içeri tıktırıcam. Cezanı çekeceksin.Kendi vicdan azabında boğul!"
Az önceki ifadesiz yüzü bir anda gerildi.
"Eğer böyle bir şey yaparsan.."
"Yaparsam ne?Beni de mi annem gibi öldüreceksin?Ölüm bana ödül gibi gelir emin ol!"
Tam ağzını açıp cevap verecekken içeriye giren polis memuru ve bir doktor ile gözlerimi silip onlara döndüm.
"Sezgi,nasıl hissediyorsun kendini,ifade verebilecek misin?"
Hızlıca başımı salladım ve polis memuruna döndüm.
"Sanırım hanımefendi işe yalnız görüşmemiz gerekecek. "
Doktor ve babam zoraki bir şekilde çıktılar.
"Baştan sona korkmadan anlatmanı istiyorum Sezgi.O gece neler oldu? "
Yutkundum. Annemin böyle ölmesini istemezdim.
"Her zamanki rutin kavgalarıydı..."
Polise herşeyi baştan sona anlattığımda ekledim.
"Annemin katili babam.Babamdan şikayetçiyim. "
**
2 hafta sonra
Yine titreyen vücudumla hapımı içmeye giderken hasta bakıcısı bana deliymişim gibi bakıyor ve benden korkuyordu.
Normaldi. 2 haftada 4 kere intihara teşebbüse kalkmıştım ve defalarca nöbet geçirmiştim. Geceleri uyuyamıyordum ve güvenliğim açısından beni hastanede tutuyorlardı. Bugün mahkeme vardı. Arabayı süren adam çoktan hapsi boylamıştı fakat asıl suçlu babam denilen o varlıktaydı.
Bugün onun mahkemesi vardı.
Üstüme kalın bol hırkamı giyip hastane arabasına bindim ve mahkemenin olacağı yere doğru gitmeye başladık. Şahitlik yapacaktım. Ölen annem adına.
Gür bir sesle çağrıldığımı duyduğumda hızlıca içeri girdim ve yerime geçtim. Derin bir nefes aldım ve hakimin sorusuyla tüm detayları anlatmaya başladım.
"Şahit Sezgi Çetinin yaptığı açıklamaya ve elde bulunan kanıtlar doğrultusunda sanık Ali Çetinin 15 yıl 6 ay tutuklu yargılanmasına,gerekilen durumlarda sürenin uzatılabilmesine karar verilmiştir."
Tokmağın tok sesiyle zaferle gülümsedim.Annemin kanını yerde bırakmazdım. Bu öz babam bile olsa..
**
Eve geldiğimde kedim Firdevs beni kısılmış gözleriyle karşıladı. Sanırım mama saatlerini atladığımız için baya kızmıştı kendisi.
Olayın şokunu yeni yeni atlatırken annemin odasına gitti ayaklarım. Kıyafetlerinin kokusu burnuma gelince hıçkırmaya başladım.
Yanına gitmek istiyordum annemin,ona kavuşmak..
Gözüm hızlıca mutfaktaki hap şişelerine kayarken zaten yaşamayı hak etmeyen biri olduğumu düşünerek kendimi avutmaya çalışıyordum.
Hapları avucuma doldurup onlara bakarken fısıldadım.
"Pekala,eğer gerçekten yaşamam gerekiyorsa,bir mucize olsun. "
Saymaya başladım.
"1"
Sinirle güldüm. Mucize senin neyine?
"2"
Yavaşça su bardağını kavradım ve içmeye hazırlandım.
"3-"
"Ding"
Bardağı yavaşça yere düşürürken operatör mesajı olmamasını diliyordum.
1 yeni mesajınız var.
Gönderen:Gizli Numara
Hızlıca mesajı açarken gördüğüm şey gülümsememe sebep oldu.
"Ajdar sever misin?"
Evet,belki de saçma bir mesajdı.Fakat ben bu mesajın benim mucizem olduğuna inanıyordum.
**Yeni ve farklı bir kurguya başlamaya karar verdim. Eğlenerek ve ağlayarak yazacağım bir kitap olacağına eminim.Tavsiyelerinizi ve votelarınızı eksik etmeyin.Kapak için BluesBerries 'e teşekkür ederim. Seviliyorsunuz ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize
RomanceMucizelere inanır mısın? Hayatımdaki her şey daha kötüye giderken sürekli bir mucize olmasını dilemek bence aptallıktı. Ölümle arkadaş olduğumuz o zamanlarda dostluğumuzu ölümsüzleştirmek için, ölmeye karar verirken içimden yaşamaya değer olmadığımı...