İtiraf

1.1K 93 8
                                    

-Ne!?
Erkan endişeli görünmesine rağmen sakindi. Aslında bunun olacağını çok önceden tahmin etmişti.
-Talat ne saçmalıyorsun?
-Herşeyi biliyorum.
-İyi misin sen?
-Kör değilim . Olanların farkındayım.
-Talat yangın seni etkilemiş.
Talat Erkan'ın üzerine yürümeye başladı. Erkan geri adımlar atarken Talat cevap verdi:
-Sen yangını nereden biliyorsun?
-Sarp söyledi.
-Sarp'a söylememesini söyledim.
-Demek ki arkadaşının ağzı sıkı değilmiş.
Talat Erkan'ın üzerine yürümeye devam etti. Sonunda oturma odasına geldiklerinde Erkan arkasına baktıktan sonra Talat'a döndü:
-İstersen oturarak konuşalım.
Talat donmuş yüz ifadesiyle baktı. Beş saniye bekledi:
-Olur.
Erkan oturdu. Talat da Erkan'ın karşısındaki berjere oturdu. Elindeki kıracağı önüne koydu ve eliyle çevirmeye başladı.
-Başla.
Talat oldukca ciddiydi.
-Neye başlayayım? dedi Erkan.
-Keyif alıyor musun?
Talat delirmiş gibiydi.
-Neyden?
-Benimle uğraşmaktan. Aile huzurumu kaçırmaktan.
-Eğer böyle bir şey yapsaydım gerçekten sana cevap verirdim. dedi  Erkan ciddi bir tavırla.
-O zaman şu an cevap vermen için ideal zaman.
-Ne yani? Bütün bunları ben mi yaptım? Yangını ben mi çıkardım? Niye böyle bir şey yapayım ki?
-Ben de sana bunu soruyorum. Neden?
-Talat sen kendinde değilsin. Sen şimdi git biraz dinlen, kafanı topla. Daha sonra söz veriyorum konuşacağız.
Talat aniden ayağa kalktı. Erkan ürperdi ama gözlerinden sakinlik akıyordu.
-Daha sonra ne zaman?
-İstediğin zaman. Ama şimdi değil. Olaylar peşpeşe geldi. Odanda oyuncak bebek buldun. Evin yandı. Rüyalarında cinayet görüyorsun.
-Ben sana böyle bir şey söylemedim.
-Evet söylemedin.
Talat 'devam et' der gibi baktı. Erkan cümlelerinde devam etti:
-Bizi gecenin bir yarısı karakolun çardağında toplayıp cinayet olacak dedin. Gittiğimde adam çoktan ölmüştü. Hatırladın mı?
Talat düşündü.
-Size cinayet olacak demem sadece rüyaya mı bağlı yani? Peki madem öyle, sen rüya olayını nerede  biliyorsun.
-Ne?
-İnsanların rüyalarında olabilecekleri görebileceğini nereden biliyorsun?
-Sarp.
-Ne?
Talat ne olduğunu anlamadı.
-Sarp da rüyalarında bir dönem cinayet gördü. Gördükleri ertesi gün gerçek oluyordu. Bu bir süre devam etti ve bir anda durdu.
-Ben gelene kadar. dedi Talat.
-Aynen öyle. Sen rüya görmeye başladığından beri Sarp görmüyor. Bu şey her neyse bir virüs gibi insandan insana geçiyor.
-Peki Sarp'a kimden geçti?
-Bunu neden söyleyeyim?
-Çünkü ben öyle istiyorum.
-Korkmam mı gerekiyor?
-Ben senin yerine olsam korkardım.
-İnan bana Talat, yılların büro amiri olarak yüzlerce cinayet gördüm. Hemen hemen her kurbanın ailesi evimi bastı. Yıllarca göçebe gibi ev değiştirdim. Ama korktuğumdan değil, sıkıldığımdan.
-Peki kaç tanesi senin bir seri katil olduğunu biliyor? dedi Talat elindeki kıracağa bakarak.
-Hiçbiri.
Talat Erkan'a baktı.
-Kabul ediyorsun.
-Hayır.
-O zaman?
-Hiçbiri seri katil olduğumu bilmiyor. Çünkü ben bir katil değilim. Ben yıllarını cinayet çözmeye adamış ve artık emeklilik hayalleri kuran bir polisim.
-Nereden biliyorsun?
-Ne? dedi Erkan.
-Asıl konumuza dönelim. Sarp'a rüya kimden bulaştı, bir virüs gibi!
-Düşününce zor gelmiyor.
Talat bekledi. Erkan'a acır gibi baktı ve güldü.
-Senden.
Erkan gülümsedi.
-Zeki birisin. Ama öğreneceğin çok şey var.
-Ne gibi?
-Bir seri katilin evine elini kolunu sallayarak girilmeyeceğini bil.
-Misafir olarak gittiğim yere mutlaka bir hediye götürürüm. Huyum böyle. dedi Talat elindeki buz kıracağını göstererek.
-Severim böyle hediyeleri.
-İçinde böcek olan melek heykellerini daha çok seviyorsun diye biliyorum.
-Beğendin mi hediyemi?
-Bayıldım. Tam bir şerefsizce.
-İltifat olarak kabul ediyorum.
-İstediğin her zaman sana böyle iltifatlar edebilirim.
-Lütfen.
Erkan artık dişlerini göstererek sırıtmaya başladı. Talat birden yüzünü astı:
-Gülümsemen sinirimi bozuyor.
-Senin de var oluşun benim sinirimi bozuyor, o ne olacak?
-Eğer ben sinirini bozuyorsam ölmek seni kurtarabilir. dedi Talat aşağılayıcı gülümsemesiyle.
-Ya da sen...
Erkan cümlesini tamamlayamadan merdivenlerden bir ses duyuldu:
-Baba?
İkisi de merdivene baktıklarında yirmi yaşlarında bir kız Erkan'a bakıyordu. Erkan kızarmış yüzüyle bağırarak:
-Ben sana odadan çıkma demedim mi!? Ne istiyorsun!?
Kız biraz üzgün biraz da utanmış yüz ifadesiyle Talat'a baktı. Sonra Erkan'a bakarak:
-Özür dilerim. Ben sesleri duyunca iyi misin diye bakmaya gelmiştim.
-Yok bir şey. Sen çık odana, ben söyleyene kadar da çıkma.
Kız Talat'a yardım ister gibi bir bakış attı. Daha sonra hızlıca merdivenleri çıktı, sert bir kapı çarpmasından kızın odaya girdiği anlaşılıyordu. Talat şaşkınlıkla Erkan'a baktı.
-Senin kızın mı var?
-Neden şaşırdın?
-Nasıl bir katilin kızı olabilir diye düşündüm de. Evlatlık mı?
-Seni ilgilendirmez.
-Haklısın. Ee? Devam etmek ister misin?
-Hem zeki hem de cesursun. Peki karını da mı düşünmedin? Bu vakayı incelemeye aldığından beri başınıza gelmeyen kalmadı. Sen ise bütün bunların sebebi olan katilin karşısındasın ve onu öldürmüyorsun. Neden?
-Çünkü sen değilsin. Bütün bunları yaptıran biri var değil mi?
-Ne yani? Sence ben birine mi çalışıyorum?
-Hayır. Sen birinin köpekliğini yapıyorsun. O her kimse seninle işini bitirdikten sonra bir kenara atacak. Kim o?
-Kimseye çalışmıyorum. Bilirsin Benim gibiler her zaman zirvede yalnızdırlar.
-Düşüşün canını yakacak.
-Düşeceğimi kim söyledi? Ben o zirveye kazık bağladım, kendimi oraya adadım.
Talat güldü.
-Zavallı.
Erkan birden merdivenlere bakarak bağırmaya başladı:
-Sana odadan çıkma dedim!
Talat merdivenlere baktığında kimseyi görmedi. Ensesine aniden gelen acı ile elindeki buz kıracağını düşürdü ve ensesini tuttu. Erkan'a baktığında o iğrenç gülümsemeyi gördü. Gözleri kararmaya başladı. Derinlerde bir yerde Erkan'ın sesini duyuyordu:
-Şu an kim zavallı tartışmayalım.
Talat söylenenlerin çoğunu duymuyordu artık. Gözlerinin önüne siyah bir perde indi. Vücudundaki tüm kaslar sanki aynı anda geriliyordu.

***********
Talat uyandığında her yer bulanıktı. Görüntü netleştiğinde sadece tavanı görüyordu. Tavanda yeni boyandığı anlaşılacak bir sarmal şekli vardı. Beyaz duvar üzerine siyah boya ile yapılan bu sarmal gelişigüzel yapılmış, oldukça çirkin duruyordu.
Talat etrafına baktı. Hareket ettiği ilk bacağına batan tel ile bütün vücudu elektriklenmiş gibi sızladı. Kafasını doğrultup baktığında eski bir yatağa yatmış, üzerinde paslı ve kanlı olduğu belli olan tellerle yatağa sabitlenmişti. Her hareketinde teller ruhunu bedeninden çıkarır gibi batıyordu.
Odada yataktan ve hemen karşısındaki aynalı dolaptan başka eşya yoktu. Dikkatli baktığında odanın kapısının olmadığını fark etti.
Aynalı dolabın kapağı yavaş yavaş açıldığında onun dolaptan çok kapı olarak kullanıldığını anladı. Erkan dolabın aynalı kapağını açtı ve Talat'ın yanına geldi.
-Uyandın demek.
-Bu ne şimdi? Beni böyle mi durduracaksın?
-Seni durdurmak mümkün mü?
Talat güldü.
-Sana hala acıyorum.
-Bana sakın acıma. dedi Erkan katı yüz ifadesiyle.
-Bu teller ne şimdi? Senin gibi birine yakışıyor mu?
-Bana değil de sana çok yakıştı.
-Bence bir de sen dene.
-Merak etme, ben de bu yollardan geçtim.
-Sahibin seni barakaya mı bağladı?
Erkan'ın yüzü asıldı. Gözleri sinir küpünü döndüğünü belli ediyordu. Talat Erkan'ın bu halini görünce gülümsemeye başladı. Erkan kendini toparlayarak devam etti:
-Kısa süreliğine yurt dışına gidiyorum. Sana oradan şeker gönderirim.
-Çikolatayı tercih ederim.
-Ne istersen söylemen yeterli.
Erkan Talat'a son kez baktı ve odadan çıktı. Talat tavana bakarak kaçmak için kafasında plan yapmaya çalışıyodu. Ancak etine batan teller yolun sonunda olduğu hissini veriyordu.
Artık odada yalnızdı. Belki Erkan'ın kızı ona yardım eder diye düşündü ancak bu fikir hemen aklında çıktı. Sonuçta o bir seri katilin kızıydı. Belki de Erkan onu zorla evde tutuyordu. Ama Talat Erkan'ın o kızı da yanında götürdüğüne emindi. Artık koca evde yalnızdı. Yolun sonuna geldiğine emindi. Gözlerini kapatıp yardım beklemeye, içinden Allah'a dua etmeye başladı.

ÖLÜMCÜL (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin