"çok güzelsin Ada,çok güzelsin"

Yanağından öptüm "bu kadar mı?"

"bu kadar olan ne?"

"Sadece yanak mı"

"başka ne istersin?"

"sen bilirsin"

"Avucunu yalarsın,ilk buluşmada koynuna girecek kızlardan değilim ben"

"bunların acısını çıkarırım senden"

"nereye gideceğimizi söylemeyecek misin?"

"Roma'ya"

"ne Roma mı?"

"evet beğenmedin mi yoksa"

"ama çocuklar evde "

"gece döneceğiz merak etme"

Başımı salladım uçağın kaptanı Uğur'a elimi uzattım

"nasılsınız Uğur bey uzun zaman oldu sizi görmeyeli"

"iyiyim Ada hanım evet uzun zaman oldu sizde iyisinizdir umarım"

"çok iyiyim"

Baran'a döndü

"eğer hazırsanız gidelim efendim"

"hazırız Uğur bey"

Yarım saat içinde uçak havalanmıştı ilk servislerimizi aldığımızda Baran

"çocuklar kime benziyor?"

"bu nereden çıktı şimdi"

"onlar hakkında pek fazla bir şey biliyorum"

"Asya 'nın bana benzediğini söylerler hep sadece fiziksel olarak değil huyu suyu yaramazlığı annem aynı senin küçüklüğün diyor,inadı bir tutturdumu asla vazgeçmiyor,öfkesini de,sevincini de anında belli ediyor,Civan'a gelirse aynı sen ketum,duygularını belli etmez istediği olmazsa öfkelenir,öfkelendiği aynı senin gibi şakaklarındaki damarları öyle bir çıkıyorki küçük Baran karşımda diyorum ha birde çok kıskanç aynı sen"

"ne ben mi kıskancım?"

"Değil misin?"

"değilim tabi"

Güldüm "tabi sen ve kıskançlık ne kadar medeni biri olduğu çok iyi bilirim ben"

Uçak iki saat sonra inmişti bizi bir araba karşıladı el ele Roma sokaklarında dolaşmış yemek yemiştik aşk çeşmesinin önünde durduk dinleri dilleri ırkları birbirinden farklı onlarca aşık, aşıklar çeşmesinin etrafında bir birine sarılmış dilek paraların çeşmeye atıyordu ortamdaki yoğun aşk herkesin kalbini doldurmuştu. Elinde gitarıyla genç bir adam herkesin bildiği lasciatemi Cantare şarkısını çalmamaya başlayınca Baran elimden tuttu ve beni dans kaldırdı. Bir anda bütün kafalar bize çevrilmiş ıslıklar alkışlar arasında dans etmeye başlamıştık.

Aynı saatler/aynı yerde bir cafe

Mide bulantıları artmaya başladığı için artık evde yemek yapamaz olmuştu.Bu yüzden Cemre ve İlyas'la beraber her gün değişik bir İtalyan restaurantın da yemek yemeğe başlamışlardı.Ezgi hamileydi ve bu yüzden çok isteyerek çıktıkları Afrika gezisini yarıda bırakıp tekrar İtalya'ya dönme kararı almışlardı. Ama bebek doğar doğmaz tekrar dünyayı gezmeye karar vermişlerdi.

Asla bir yer, bir mekan onların evi olmayacaktı.Buna İtalya'ya ilk geldikleri günlerde karar vermişlerdi.Doğum gerçekleşir gerçekleşmez yol haritalarına tekrar devam edeceklerdi.Dışarıdan gelen müzik sesi ve ardından gelen ıslıklar ve ritme kafayı çevirip baktığında Ezgi ilk başta hayal gördüğünü zannetti. Yerinden kalktı cama yaklaştı.Gözlerini ovuşturdu bu gördükleri gerçek olmazdı bu imkansızdı.İlyas Ezgi'yi takip ediyordu.Yüzünün değiştiği fark edince Cemre'yi kucakladı, Cemre tabağındaki makarnalarla uğraştığı için elleri yağ içindeydi ilk önce ellerini temizledi Cemre'nin yarım yamalak konuşuyordu

"baba ben yemek"deyip ağlamaya başladı.

"tamam tatlım birazdan devam edeceğiz"

Ezgi'nin yanına geldi

"neler oluyor?"Ezgi ağlıyordu

"bu imkansız bu imkansız"

"İmkansız olan ne?"

"şu dans eden çifti görüyor musun?"

İyice baktı çıkartamadı

"Ada ve Baran bu"

"bu nasıl olur Baran ölmemiş miydi?"

"ölmüştü ama ölmemiş işte"

Gözyaşları daha çok akınca kızı daha çok huysuzlanmıştı

"siz burada kalın ben geliyorum"

"saçmalama oraya gitmeyi düşünmüyorsun değil mi?"

"sadece yakından görmek istiyorum böyle bir şeye insan kaç defa tanık olurki"

"yapma Ezgi ya Ada seni tanırsa"

"tanımaz"

Ezgi İlyas'ın başındaki şapkayı aldı taktı ardındansa kapüşonunu başına geçirdi gözüne gözlüklerini yerleştirdi

"beni burada bekleyin"

Yavaşça dışarı çıktı Baran ve Ada hala dans ediyordu.Yanlarına yanaştı ama kalabalık grubun arkasında kalarak kendi perdelemeye başladı. Onların mutluluklarına şahit olmak son zamanlarda başına gelen en güzel şeydi. Müzik bittiğinde dansta bitmişti ıslık ve alkışlar arasında el ele tutuşup insanları mahçup bir şekilde selamlamışlardı. Ada'nın yüzü kızarmıştı.İnsanların etrafından dolandı başı öne eğik bir şekilde yavaş adımlarla yanından geçti "ah Ada şimdi sana sarılmayı o kadar çok isterdim ki canım arkadaşım benim aklım artık sende kalmayacak isterim ki senin aklında kalmasın...iyi bakın kendinize iyi bakın birbirinize"

Yavaşça arkalarından geçti yönünü değiştirerek tekrar restuaranta girdi.İlyas korku ve endişeden yüzü gerilmişti

"çok korktum yanına gidip ben buradayım diyeceksin zannettim"

"inan bir saniyede olsa yapmayı çok istedim ama yapamazdım kızımız için bebeğimiz için bunu yapamazdım"

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin