Giriş

8.8K 464 559
                                    

Başlangıç

26 yıl önce


Osrah'ın beyaz kumları üzerindeki tek katlı basit yapılar güneşin altında amansızca kavrulduğu halde evlerin içi oldukça serindi. Beyaz örtülerin arasında bitkin yatan kadın alnına konan ıslak bezin verdiği rahatlamayla birlikte hafifçe gözlerini aralayınca, sevinçle elini yaşlılıktan kırış kırış olmuş avuçları arasına alan Salas'a baktı ve endişeyle "O nasıl?" diye sordu. "İyi mi?"

Yaşlı kadın başını sallayarak şefkatle gülümsedi. "Güçlü bir bebek ve çok güzel... Tıpkı Ivae*'nin resmedilmiş elçileri gibi."

Yataktaki kadının ifadesi yumuşarken mırıldandı. "Biliyordum."

Bir an için aralarında peyda olan sessizlik uğursuzca havada asılı kaldığında kadın sesinde gizlenen huzursuzlukla, "Kızımı getir lütfen," dedi. "Onu görmek istiyorum."

Yaşlı kadının eli titredi.

"Salas, kızımı görmek istiyorum dedim."

"Halran..." dedi yaşlı kadın. "Onu götürdü."

"Ne demek onu götürdü? Kızımı götürmesine nasıl izin verirsin Salas? Bebeğim!" Kadının feryatları evin üzerine bir lanet gibi çökerken odanın kapısı yavaşça ardına kadar açıldı. Arkasındaki karanlık tarafından sarmalanmış görünen iri yarı adam ışığa doğru bir adım attığında çökmüş omuzlarıyla kararmış gözleri fark ediliyordu.

Yataktaki kadın inledi. "Halran, lütfen..."

Duvarın yanındaki ahşap sandalyeye çökerek başını ellerinin arasına aldı adam. Konuştuğunda sesi yerin yedi kat dibinden geliyormuş gibiydi. "Gitti..."

"Kızımızı nereye götürdün Halran? Nereye gitti?"

Adamın sessizliği yataktaki kadın için dayanılmaz bir hal alırken dehşetle çarpılmış bir sesle, "Tacirlere vermedin değil mi? Ona iyi bakamazlar. Baksalar bile..." derken fısıltıya dönen sesi yitip gitti. Baksalar bile hayatını bir köle olarak geçirirdi.

Adam yavaşça başını hayır anlamında salladı.

Bebeğinin tacirlere verilmediğini öğrenen kadının gözleri heyecanla ışıldadı. Kocasını ikna edebilir, kızını geri alabilirdi. "O halde çok geç değil. Halran kızımı geri getir."

Adamın bakışları dipsiz kuyular gibi kararmıştı. "Bir kıza daha bakamayız. Bu şartlarda olmaz."

"Ivae onun rızkını verir! Bakabiliriz. Halran lütfen..."

Adamın yüzü taştan oyulmuş bir heykel gibi ifadesizdi. "Binici kanyonuna götürdüm."

"Ne yaptın?" Kadın korkuyla fısıldamıştı.

"Eğer onu kabul ederlerse yüce bir binici olabilir ve yukarıda yaşayabilir."

Kadın yatağın içinde sessiz hıçkırıklarla sarsılırken kendi kendine bunun asla olmadığını, kocasının bebeğini alıp götürmediğini tekrar edip duruyordu.

Sira'nın eteklerinde kurulu aşağı şehir Osrah'da yaşayanlar için hayat şartları zordu. Kısıtlı su ve neredeyse yılda birkaç kez düşen yağmurla toz toprak içinde ömürlerini tüketiyorlardı. Yalnız birinin bile bu şartlara dayanması zorken altı kızı olan bir adamın ailesine bakması neredeyse imkânsızdı. Erkek bir evlat madenlerde çalışabilir, çölde ya da Kızıl Kayalıklarda avlanabilir, gerektiğinde ailesini koruyabilirdi. Evet, kızlarını elinden geldiğince iyi yetiştiriyordu ve Ivae biliyordu ya Halran'ın başka korkuları olmasa bu küçük kıza da en iyi şekilde bakmaya çalışırdı. Bakışlarını ağlamaktan bitkin düşen zayıf karısına doğru çevirdi. Şu hâlde bile onu yaşatıp yaşatamayacağından emin değilken, bebeği besleyip bakması kadını kaçınılmaz sona götürecekti. Buna katlanamazdı. Halran, bu topraklardaki tek yaşam kaynağını, karısını kaybetmeyi göze alamazdı.

Yavaşça ayağa kalkarken "Salas," dedi ve ona belindeki kara tohumlarla dolu keseyi uzattı. "Bunlardan bir süre çayına karıştır."

Yaşlı kadın kesenin içindeki tohumları gördüğünde gözleri fal taşı gibi açıldı. "Ama bunlar..." Kadının zayıf bir sesle başladığı itirazına devam etmesine izin vermeyen Halran, sözünü bıçak gibi kesip, "İyileşmesi ve unutması için," dedi kendisini yineleyerek. "İyileşmesi ve unutması için."

Adamın yüzündeki kararlı ifade kadına başka seçenek bırakmaz sertlikteydi ve Salas uysalca başını eğdi.


*Ivae (Elfçe): Işık, hikâyede Işık Tanrısını temsil etmektedir. 


Sevgili okuma sevdalısı, güzel ruhlu insan. Bu hikaye de bilmediğimiz bir yere yolculuk edecek, kaybolmuş ruhları bulacağız, kahramanlarımızın yürüdüğü yolda birlikte ilerleyip, değişmelerini izleyeceğiz. Belki satırların arasında birbirimize ışık tutacağız. Ben keyifli bir yolculuk olması için elimden geleni yapacağım. Dilerim beni yalnız bırakmaz ve hem arkadaşım hem de cesaretim olursun. 

Keyifli okumalar dilerim.

Bihter.

Ay Tutulması (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin