BÖLÜM 46

63 4 0
                                    

Multimedia: Dönüş zamanı Deniz ve Çağrı

    'Kimse bilmezdi içimizde nelerin katline izin verdiğimizi.

🌔 SON DÖRDÜN 🌖

4 yıl sonra

Rüzgar esiyordu.

Rüzgar, estiği yerdeki dallarımı üşütüp gerisine çektiriyordu. Saçlarımın savrulduğu, kirpiklerimin dalgalandırdığı rüzgar; içimi okşuyordu.

Bahardı aslen.

Sonbahar.

Hem son hem bahar.

Rüzgar, dalga dalga vuruyordu mavilerime. Canıma esdikçe yanımdaki adama sığınıyordum. Kolları omuzlarımı sıkıca kavrarken gözlerinde yeşeren mevsimimize bakıyordum. Yıllardır solgun olan yeşilleri, daha çok yeşeriyordu artık. Kollarıma tutunuyordu.

Gözlerinden savurduğu nefesine sığınıyordum.

Omuzlarımı aşmayan saçlarımı karıştırdı. Rüzgar, fazlasıyla dağıtmıştı oysaki. Yine de bu ona engel değildi. Bunu yapmayı sevdiğini biliyordum.

Evet saçlarımı kesmiştim. Hatta ömrümden geçip giden 1000 gün önceydi, çok net hatırlarım. Hayatımın acısına siyahların artık bulanmayı kestiği günü unutmak bana göre olamazdı. O gün kıymıştım sevdiğim güzel saçlarıma. O zamandan beri de hiçbir zaman omuzlarımı aşmamıştı artık saçlarım.

"Gidelim bebeğim." Başımı sallayıp koluna girdim. Kollarıma bıraktığı ceketi kendime iyice sarıp arabaya ilerledim. Rüzgar, fazlaca sertti. Üşütmüştü tenimi. Oysa daha yeni yanacağım yerdeydim.

Arabanın hızla katlettiği yollar akıp giderken telefonumdan yapılacak son işleri halletmeye çalışıyordum. "Halamlar ne zaman dönüyorlarmış?" Elimdeki telefondan gözlerimi çekmezsen kulaklarım ondaydı.

"Şule'nin bebeğe biraz daha alışmasını bekleyecekler. Süresini bilmiyorum." Anladım gibi bir şeyler mırıldanıp aramam gereken birkaç yeri arayıp en sonda derin bir soluk aldım. Evin önünde duran arabanın kapısını açıp eve doğru hızlı adımlarla girdim.

"Aslı abla." Elimdeki anahtarı girişteki dolaba bırakıp beni bekleyen adama küçük bir tebessüm attım. Evet, kızgın bakan gözleri bazen böyle yumuşuyordu ve arada denemelerime devam ediyordum.

"Merak etme, her şeyin hazır." Aslı abla yukarıdan seslenirken hızlıca merdivenleri aştım. "Çağrı. Gel oğlum, al şu bavulu." Odaya geçip etrafı kolaçan ettim. Sonra aklıma o günkü her anım düştü. Belki zaman çabucak akmamıştı ama bitmişti işte. Geçmişti ömrümüzden koca seneler.

Çağrı elindeki bavullarla aşağı inerken bizde sakin adımlarla onu takip ettik. "Kendine dikkat et yavrucum. Babanlar karşılayacak seni. Beni de ihmal etme kuzum." Gülümseyip Aslı ablaya sarıldım. Belki yıllar sonra akan ilk damlalarımdı bunlar. Buraya geldiğimde yaşadığım her korku şimdi tekrar filizleniyordu içimde. Ölesiye korkuyordum ama artık daha farklı şeylerim vardı. Daha sağlamdım, daha güçlüydüm ve daha...Daha az kızgındım herkese. Kırgınlığım ise başkaydı işte.

"Sen merak etme. Yanlarına gidince halamı da Şule'yi de çok öp. En çokta yeğenimi öp." Saçlarımı öpüp bizi uğurlarken ağladığını biliyordum. Bilerek bakmadım arkamızda kalan kadına.

GÜZ MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin