_17_

21 3 2
                                    

Aradan birkaç gün geçmişti. Derin hazırlanıp evden çıktı. Ece hala uyuyordu. O sırada kapıda küçük bir çocuk yanına gelmişti. Derin şaşkınca baktı. Yanına eğildi:

"Ne oldu sana? Anneni mi kaybettin?"

Çocuk üzgünce başını önüne eğdi.

"Annem öldü benim."

Derin de üzgünce baktı. Bir şey demeden çocuk devam etti:

"Abla, senin saçların çok güzel, birazını kessem olmazmı? Geceleri anneminmiş gibi koklarım."

Derin ona çok üzülmüştü.

"Ya canım, olur tabi ama başka kimsen yok mu? İstersen karakola gidelim."

Çocuk telaşla üsteledi.

"Hayır hayır, benim evim var. Sadece saçlarından istiyorum."

Derin gülümsedi.

"Peki, sana iyi gelecekse neden olmasın."

Çocuk çantasından makasını çıkarıp Derin'in saçının ucundan birazcık kesti.

"Teşekkürler."

Derin'e sımsıkı sarılıp koşarak uzaklaştı.. Derin ne olduğunu pek anlamamıştı. Ama yine de bunu çok kurcalamadı. Zaten çocuk ortadan çoktan kaybolmuştu.

Birazdan Leyla'yla buluşacaktı. Mahallenin girişine geldi. Otobüsü kaçırmıştı. Taksiye kadar yürümeye karar verdi... Durağa geldiğinde neredeyse hiç kimse yoktu.

Tam o sırada biri hızlıca kafasına vurdu. Derin ne olduğunu anlayamadan bayılmıştı.

...

Uyandığında elleri (arkadan) ve ayakları bağlı, yerde eski bir kilimin üzerinde yatıyordu. Gözlerini yavaşca açtı. Burası bomboş ve hafif karanlıktı. Depo gibi bir şeydi. Fakat hiç eşya yoktu. Etraf çok kirli ve karanlıktı. Sadece duvarın yukarısındaki küçük pencereden ışık geliyordu. Derin korkuyla etrafına baktı. Tek başınaydı. Bağırmaya başladı.

"Ya nerdeyim ben! Neresi burası? Kimse yok mu! İmdaaat!.."

Birazdan demir kapı büyük bir hışınla açıldı. Derin içeri girene baktığında şaşırdı, daha önce hiç görmediği iri yarı bir adamdı. Ondan ne istiyor olabilirdi ki? Adam yanına yaklaştı.

"Boşuna bağırma! Kimse seni duyamaz. Bir süre misafirimizsin. Patron ne derse o olacak!"

Derin daha da sinirlenmişti.

"Ya sen ne diyorsun be! Siz ne hikmetle beni kaçırırsınız! Kim o patronun, sıkıysa çıksın karşıma!"

"Uslu dur."

Derin sürekli bileğindeki iplerle boğuşuyordu. Lakin çok sıkı olduğundan açamıyordu.

"Durmuyorum! Durmuycam. Siz görürsünüz! Rüzgar beni bulduğunda bakalım ne yapacaksınız!"

"Ağzını bantlamamı istemiyorsan kes çeneni!"

"Sen kes be! Kimsin lan sen!"

Adam bir şey demeden kapıya doğru yürüdü. Derin arkasından sinirle bağırıyordu.

"Nereye kaçıyorsun! Yiyorsa çöz ellerimi de gör gününü!.."

Adam kapıyı hızla kapatıp gitti. Derin hala öfkeliydi, kendini durduramamıştı.

"Nereye gidiyorsun, Korkak! Çabuk çöz beni! Kime diyorum, dursana!.."

Fakat bağırması hiçbir işe yaramıyordu. Orada öylece kalmıştı. Çok üşüyordu ve korkuyordu.

_DERİN-2_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin