⭐️
Justin Bieber'ın çalmaya başlayan şarkısı ile Hermione ellerini havaya kaldırdı. "Tanrım en sevdiğim!" Bu şarkıya gerçekten bayılıyordu.
Hermione, Ginny, Blaise, Theo, Neville ve Luna çember oluşturmuş hep birlikte dans ediyordu. Hermione ve diğerlerinin aklı beş karış havadaydı. Bu durumdan sıkılan Draco ise Astoria ile bir köşeye çekilip kendini eğlendirmeye çalışıyordu. Nasıl olsa Astoria ona güzel şeyler söylüyor ve moralini yükseltiyordu.
Lucas ve Marcus lise partisini görüntüleyip YouTube'a koymayı düşünüyorlardı. Thomas ise cebinde getirdiği ilginç eşyaları en pahalı şekilde satmaya çalışıyordu. Hatta şimdiden elli dolar kazanabilmişti, bu işte gerçekten iyiydi. Thomas her şeyi fırsata çevirmeyi çok iyi bilen biriydi. Fakat bunları doğru yoldan yapsa onun adına çok daha iyi olacaktı.
Hermione zıplamanın verdiği bulantıyla kendini çemberin dışına attı. Temiz nefes alma ihtiyacı duyuyordu. Yüzünü buruşturarak bahçeye açılan camdan dışarı çıktı. Serin ve esen hava bir anlığına da olsa genç kızı iyi hissettirdi, fazla içmiş ve abur cuburlardan yemişti. Midesi bulamaçtan farksızdı. Mermer zeminden çim zemine geçtiğinde ayağının yere basması ile yüzün kapak yere düştü. Kalkmak için tenezzül bile etmedi. Böyle durmak o kadar rahat gelmişti ki ona, çimenin verdiği soğukluk midesindeki yanmayı bastırıyordu.
"Hermione iyi misin?"
Genç kız duyduğu tanıdık ses ile başını yukarı doğru kaldırdı. "Dean? Sen misin?" dedi uyuşuk bir ses tonu ile. Hermione başını çimenlere geri koyup," Midem bulanıyor." diye devam etti. "Hemde çok fena."
"Üşüyeceksin."
"Üşüyorum zaten." dedi mahmurca, sarhoşluk ona büyük de bir baş ağrısı getirmişti.
Siyahi çocuk Hermione'yi kollarından yakalayıp onu sırt üstü çevirdi. "Burdan gitmek ister misin?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. "Theodore beni bekliyor, dans ediyorduk."
"Partiler bitecek değil ya! Başka zaman dans edersiniz." dedi siyahi oğlan kibarca.
Hermione yerden doğrulup çimene oturdu. Ellerinide çimene yaslayarak etrafa boş boş bakındı. "Saat kaç oldu?" diye sordu yanına çömelen siyahi çocuğa. "Bir buçuk."
"Beni evime götürür müsün? Bayağı da geç olmuş." dedi esnerken. Biraz önce kalmak, şimdi ise gitmek istiyordu.
Dean bu cümlenin üzerine ayaklanıp genç kıza elini uzattı. Hermione onun elinden tutunarak güçlükle ayağa kalktı. Hala onun elini tutuyordu, çünkü ayakta durmakta zorlanıyordu. Elini ağrıyan başına götürdüğünde yavaşça ovuşturdu.
"Sana ondan uzak durmanı söylemiştim."
İkiside sesin geldiği yöne doğru baktılar. Draco son derece öfkeli görünüyordu. Hermione, Draco'ya dönerek," Bana kimin yakın olup olmayacağına karışamazsın." dedi gözlerini kırpıştırırken. "Sen kim oluyorsun?" diye devam etti uyuşuk bir ses tonunda.
"O iyi biri değil Hermione."
Genç kız önce Dean'e baktı. Koyu kahverengi pantolon, krem rengi bir gömlek giymiş ve kahverengi pantolon askısı takmıştı. Üzerinde siyah bir ceket vardı. Böyle giyinen biri nasıl kötü olabilir diye düşündü? Evet, kitabını kapağına göre yargılama felsefesini biliyordu ama Dean gerçekten iyi biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙃𝙤𝙜𝙬𝙖𝙧𝙩𝙨 𝙃𝙞𝙜𝙝𝙨𝙘𝙝𝙤𝙤𝙡
FanfictionBu türde yazılan İLK HARRY POTTER HAYRAN KURGUSUDUR. Haydi Potterhead'ler buraya. Hogwarts Lisesi 1 Eylül'de başlıyor. Burda sarı otobüsler, koridorda dolaplar ve yakışıklı basketbolcular, seksi ponpon kızlar da var. Harry Potter dünyası liseye taşı...