0.3

3.1K 227 288
                                    

⭐️

Justin Bieber'ın çalmaya başlayan şarkısı ile Hermione ellerini havaya kaldırdı. "Tanrım en sevdiğim!" Bu şarkıya gerçekten bayılıyordu.

Hermione, Ginny, Blaise, Theo, Neville ve Luna çember oluşturmuş hep birlikte dans ediyordu. Hermione ve diğerlerinin aklı beş karış havadaydı. Bu durumdan sıkılan Draco ise Astoria ile bir köşeye çekilip kendini eğlendirmeye çalışıyordu. Nasıl olsa Astoria ona güzel şeyler söylüyor ve moralini yükseltiyordu.

Lucas ve Marcus lise partisini görüntüleyip YouTube'a koymayı düşünüyorlardı. Thomas ise cebinde getirdiği ilginç eşyaları en pahalı şekilde satmaya çalışıyordu. Hatta şimdiden elli dolar kazanabilmişti, bu işte gerçekten iyiydi. Thomas her şeyi fırsata çevirmeyi çok iyi bilen biriydi. Fakat bunları doğru yoldan yapsa onun adına çok daha iyi olacaktı.

Hermione zıplamanın verdiği bulantıyla kendini çemberin dışına attı. Temiz nefes alma ihtiyacı duyuyordu. Yüzünü buruşturarak bahçeye açılan camdan dışarı çıktı. Serin ve esen hava bir anlığına da olsa genç kızı iyi hissettirdi, fazla içmiş ve abur cuburlardan yemişti. Midesi bulamaçtan farksızdı. Mermer zeminden çim zemine geçtiğinde  ayağının yere basması ile yüzün kapak yere düştü. Kalkmak için tenezzül bile etmedi. Böyle durmak o kadar rahat gelmişti ki ona, çimenin verdiği soğukluk midesindeki yanmayı bastırıyordu.

"Hermione iyi misin?"

Genç kız duyduğu tanıdık ses ile başını yukarı doğru kaldırdı. "Dean? Sen misin?" dedi uyuşuk bir ses tonu ile. Hermione başını çimenlere geri koyup," Midem bulanıyor." diye devam etti. "Hemde çok fena."

"Üşüyeceksin."

"Üşüyorum zaten." dedi mahmurca, sarhoşluk ona büyük de bir baş ağrısı getirmişti.

Siyahi çocuk Hermione'yi kollarından yakalayıp onu sırt üstü çevirdi. "Burdan gitmek ister misin?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. "Theodore beni bekliyor, dans ediyorduk."

"Partiler bitecek değil ya! Başka zaman dans edersiniz." dedi siyahi oğlan kibarca.

Hermione yerden doğrulup çimene oturdu. Ellerinide çimene yaslayarak etrafa boş boş bakındı. "Saat kaç oldu?" diye sordu yanına çömelen siyahi çocuğa. "Bir buçuk."

"Beni evime götürür müsün? Bayağı da geç olmuş." dedi esnerken. Biraz önce kalmak, şimdi ise gitmek istiyordu.

Dean bu cümlenin üzerine ayaklanıp genç kıza elini uzattı. Hermione onun elinden tutunarak güçlükle ayağa kalktı. Hala onun elini tutuyordu, çünkü ayakta durmakta zorlanıyordu. Elini ağrıyan başına götürdüğünde yavaşça ovuşturdu.

"Sana ondan uzak durmanı söylemiştim."

İkiside sesin geldiği yöne doğru baktılar. Draco son derece öfkeli görünüyordu. Hermione, Draco'ya dönerek," Bana kimin yakın olup olmayacağına karışamazsın." dedi gözlerini kırpıştırırken. "Sen kim oluyorsun?" diye devam etti uyuşuk bir ses tonunda.

"O iyi biri değil Hermione."

Genç kız önce Dean'e baktı. Koyu kahverengi pantolon, krem rengi bir gömlek giymiş ve kahverengi pantolon askısı takmıştı. Üzerinde siyah bir ceket vardı. Böyle giyinen biri nasıl kötü olabilir diye düşündü? Evet, kitabını kapağına göre yargılama felsefesini biliyordu ama Dean gerçekten iyi biriydi.

Bunları da beğenebilirsiniz

          

Genç kız Draco'ya dönüp büyük bir kahkaha attı. "Sahiden mi?" Hermione gözünden yaş gelene kadar gülmeye devam etti, sarhoştu ve ne yaptığının bilincindeydi fakat buna engel olamıyordu. "Dean mi kötü?"

"Buraya gel Hermione!" diye kükredi Draco Hermione'ye. Ama genç kızın umrunda bile değildi. Hermione dışarı çıkmış olayı pür dikkat izleyenlere döndü. Aralarında Ginny, Blaise, Theo, İkizler ve diğerleri de vardı.

"Sanane." diyerek yine güldü. Lucas elindeki kamera ile onları çekiyordu. Marcus kamerayı eli ile indirerek,"Bu sefer değil kardeşim." diye mırıldandı.

Sarışın futbolcu derin bir nefes alıp verdi. "Saçmalamayı kes." diye bağırdı Draco Hermione'ye. "Ya sana ne ki? Sen kimsin de bana karışıyorsun?" dedi kaşlarını çatarak.

"Bir dakika sana bir şey göstereceğim." dedi genç kız bu sefer normal bir ses tonunda. "Cebimdeydi sanırım." Genç kız sağ elini cebine sokuşturup dilini de dudaklarının arasından çıkararak bir şey arıyormuş gibi yaptı. Hermione'nin yüzünde birden histerik bir gülümseme oluştu. "Buldum!"

Elini cebinden çıkardığında Draco'ya orta parmağını kaldırarak gösterdi. Bu hareket Draco'yu öfkeden deliye çevirdi. Sonuçta herkesin önünde böyle bir hareketin yapılmasından asla hoşlanmazdı. Aynı durum ise Hermione için geçerli değildi. Herkes onun bu haline alışıktı.

Draco hiçbir şey söylemeden kalabalığın arasından eve geri girdi. Hermione'yi zapt etmek hiçte kolay değildi. Karışamazdı biliyordu, ama onun Dean ile yan yana olmasınında istemiyordu.

Genç kız Dean'e dönüp," Ceketim içerde kaldı alır mısın?" dedi. Şu an ise kedi gibiydi. Dean üzerinden ceketini çıkarıp Hermione'nin omuzlarına bıraktı. "Sen bunu giy. Ben alıp geliyorum. Bu da arabanın anahtarı. Araba ön kapıda." siyahi çocuk cebinden arabasının anahtarını çıkarıp Hermione'nin eline tutuşturdu.

Genç kız çimen zeminde dikkatlice ilerlerken aynı zamanda kolalarını da cekete geçirdi. Bahçeden doğru ön kapıya ulaşarak kapının önündeki arabalara baktı. Hangisiydi? Genç kız elindeki anahtarın tuşuna bastığında ileride duran siyah arabanın ışıkları yanıp söndü. Genç kız çocuksu bir mutlulukla arabaya ilerledi.

Siyah arabanın kapısını açıp içine oturdu ve kapısını kapattı. Hermione ceketin yakasını tutup burnuna götürdü. Ciğerlerine dolan tanıdık koku ile gülümsedi. Zaten değişmeyen şeylerden biri de bu olmalıydı.

Kapı açıldığında genç kız dikkatini arabaya binen kişiye verdi. "Dean sana bir şey söylemeliyim."

Dean bir eli ile direksiyonu tutarken Hermione'ye döndü. "Özür dilerim." dedi mahcup bir şekilde Hermione. Başı öne eğikti.

"Dilemene gerek yok, geçmişte ne varsa sildim. Benim için bir önemi yok artık." 

Hermione gözlerini onun gözlerine sabitledi. "Gerçekten özür dilerim. Sana yaptıklarım için. Onları hak etmiyordun. " derken sesi titredi. "O kaset, büyük bir hataydı." 

Bu cümle üzerine Dean'ın yüzünde burukça bir gülümseme belirdi. "Boşver, bir önemi yok. Bitti gitti işte."

Genç kız hiç beklenmedik bir şekilde siyahi çocuğun boynuna sarılarak onu dudaklarından öptü ve geri çekildi. Hermione hızla Dean'ın ceketini çıkarıp koltuğa bıraktı. Kendi ceketini aldıktan sonra arabanın kapısını açıp aşağı indi. "Üzgünüm." Hermione hızlı adımlarla ilerleyerek karanlık sokakta gözden kayboldu.

    -

Salı gününü hiçkimse sıradan geçmesini beklemiyordu. Sıradan değildi de. Hermione okula geldiğinde kitaplarını almak için dolabının olduğu koridora geldi. 

Dolabına ulaştığı sırada telefonunun mesaj sesi duyuldu. Koridorda da aynı anda bir sürü bildirim sesi yanlılandı. Hermione herkes ile beraber mesajı açtı.

Bir fotoğraf gönderilmişti. Dün gece partide çekilen bir fotoğraf. Hermione elini açılan ağzına götürdü. Koridordakilerin fısırdaşmaları yükseldiğinde Hermione başını kaldırıp etrafa bakındı. Aynı fotoğraf herkese de gelmişti.

Genç kız koridorun sonunda gördüğü çocuğa baktı çaresizce. Dean'e ben yapmadım dercesine başını salladı. Siyahi çocuk hızlı adımlar ile Hermione'nin yanından geçip gitti, onu öptüğü anda ki fotoğrafı onun yaydığını düşünmüştü. Fakat bu sefer Hermione'nin hatası değildi. Hermione bunu yapanı öğrendiğinde o kişinin canına okuyacaktı.

#

inanamıyorum bu bölümü yazarken 19 yaşıma yeni girmişim😭😭 şuan 20 yaşındayım - yeniden düzenliyorum ve 22 yaşıma gireceğim yuh-

Bugün doğum günüm. 19 yaşıma girdim. Umarım bu yaşımda hayallerime bir adım daha yaklaşırım. Bu bölümüde zaten doğum günüm olduğu için yükledim 😅 aslında daha uzun yazıp geç atacaktım. Ama kısa kısa yazıp her gün yayınlamayı düşünüyorum.

Sizleri seviyorum. Görüşmek üzere 🌹

𝙃𝙤𝙜𝙬𝙖𝙧𝙩𝙨 𝙃𝙞𝙜𝙝𝙨𝙘𝙝𝙤𝙤𝙡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin