Yıldızlar neden hiç dibe düşmez ey göklerin koruyucusu,
söyle bana; güzel olan her şey uzakta mıdır?
İYİ OKUMALAR {。^◕‿◕^。}
Annemin bağrışlarıyla değil de bu sefer kendi kendime uyandım. Kıyamet kopacak gençler yerlerinizi alın.
''Kız sen hala uyuyor musun?'' ve dan diye içeri girdi. Yüzüme tuhaf tuhaf bakmaya başladı. ''Annecim...hey! Orada mısın?''
''Ben seni uyandırmadım ve sen kendin uyandın öyle mi?'' Ayy ne olmuş ki yani ''Abartma anne! alt tarafı erken uyandım. Şimdi izninle hazırlanmam gerekiyor'' dedim ve banyoya gitmek için odadan çıktım.
Sabah rutin şeylerini hallettikten sonra hazırlanmak için tekrar odaya döndüm. ''Şu okul formalarını niye böyle yapıyorlarsa. Bu nedir yaa! Sen nasıl bir şeysin böyle?''
formayı tiksine tiksine giymek zorunda kaldım ve saçımı özenmeden salık bir topuz yaptım. ''Hiç saçla falan hiç uğraşamam şimdi.'' diye mırıldandıktan sonra çantamı ve telefonumu alıp mutfağa indim.
''Anne babam nerede?'' Benimki de sorumu şimdi ''Aslında bu gün evde olacaktı ama acil işi çıktı.''
''Bu sefer nereye gitti?'' Her gün farklı şehirler. Bazen diyorum keşke PÖh olmasaydı. Biliyorum çok kutsal ve mükemmel bir meslek ama o mesleği babanız yapınca her an kötü bir haber alacakmışsınız gibi bekliyorsunuz. Çaresizce...
''Sınır bölgesine...'' Sınır? Nasıl sınır? Bildiğimiz doğu falan. ''Anne ne diyorsun sen yaa. Sınırda ne işi var benim babamın!!''
''Kuzucum sakin ol. Dünden beri haberleri açmamaya çalışıyorum sen görme diye ama sınır bölgesinde ciddi bir karışıklık varmış. Baban ve bir çok polis özel harekat ekibi apar topar sınır bölgesine gitmek zorunda kaldılar.''
''Ya ona bir şey olursa. Anne lütfen ona bir şey olmasın. Ben...ben onu öpemedim...onu öpemeden gitti mi? Bir şey olmaz değil mi anne. Eve geri döner mi?''
''Tabi ki de bir şey olmayacak. Sağ salim gelecek. Merak etme sen tamam mı?'' Başımı huzursuzca salladım ''Umarım.''
Çantamı omzuma takıp yerimden kalktım ''Nereye? Daha kahvaltını yapmadın.'' Yüzümü buruşturarak ''Canım bir ey istemiyor. Acıkırsam okulda bir şeyler atıştırırım'' Yanağından öpüp ''Görüşürüz'' dedim ve evden çıktım.
Otobüs dolu olmasa bari. Bu kafayla ayakta bile duramam ben. ''Off baba yaa ne olur sana bir şey olmasın. Lütfen kendini ko...'' sözümü kesen aniden gelen korna sesiyle yerimden sıçramam oldu.
''Vuu... korkuttum mu?'' Berker? WTF? ''Yoo hayır. Sadece biraz dalgındım.'' Arabadan inip yanıma doğru geldi. ''Problem nedir?''
''Problem yok. Öylesine dalmışım.'' Çarpık bir gülümsemeyle ''İnanmadım küçük fare. Kahvaltı yaptın mı sen?'' Fare mi? ''Bana fare demezsen sevinirim. Ve hayır ben kahvaltı yapmadım''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ SİYAH
Teen FictionÇünkü o benim için siyahtı... Tamamen siyah. Asla var olmayan. olamayan. Kavuşma ihtimalimizin bile olamayacağı bir siyahtı. Sonsuz... ÖLÜMSÜZ SİYAH.