Öfke ve nefret benim korkak ve savunmasız duygularıma karşıydı. Ve ben gözlerime yirmi bir senedir savunmayı öğretememiştim.
Tabak elimden kayıp ayaklarımızın altına düşerken çıkan kırılma sesiyle gözlerimi kapattım. Ben suratıma iyi bir yumruk beklerken Alaz hiçbir şey yapmamış ve sabır dilemişti.
"Manyak mısın sen?"
Sinirle soluduğunda ben bağırmadığına şaşırmıştım.
"Ben seni Güney sanmıştım, özür dilerim."
Eşyalarımın içinde olduğunu sandığım bavulu bana uzatarak "Ilgaz'layken evi terk etmişsin, ne oldu?" Diye sordu. Aynı zamanda da üstünü silkeliyordu.
"Ilgaz mı? Diye sordum şaşırarak. O adama işkence eden Alaz'dı. Yani en azından ben öyle sanıyordum.
"O sen değil miydin?"
Kaşlarını kaldırarak suratıma baktı ve "Hayır." dedi. Biraz düşündükten sonra "Ilgaz sana Alaz olduğunu söylemiş. Ama neden?" diye sordu.
Yani o adama işkence eden Ilgaz'dı. Ama ben onun Alaz olduğunu sanıyordum. Alaz'a dün olanları anlattığımda iyice sinirlendi. Bunu çatılmış kaşlarından ve donuk bakışlarından anlayabiliyordum. Ama konu hakkında konuşmadı.
"Şu bavulunu al ve bir daha karşıma çıkma!" bunu dün Alaz sandığım Ilgaz'da söylemişti.
"Dünde öyle demiştin." dedim çekinerek.
"O ben değildim ama bu benim ve ciddiyim. Ayrıca şu un ve suyun hesabını ayrı bir zamanda soracağım!" diye söylendi. "Keşke elimde olsa da şu Ilgaz'ı da dövebilsem!"
Hem karşıma çıkma diyordu, hemde bunun hesabını soracağını söylüyordu. Bu dengesiz adamı gerçekten anlayamıyordum.
Kapıyı sertçe çarpıp gitti. Bende üzerimi değiştirip unlu yerleri sildim. Temizlik malzemelerini yerine koyduktan sonra kapı çaldı. Kapıda Güney'i görünce onunla uğraşmamaya karar vererek içeriye geçmesini söyledim.
İntikamımı tabii ki de alacaktım ama sonra. Güney bende kalacaktı. Ona misafir odasını ayarladıktan sonra akşam yemeğini hazırlamak için yemeğe geçtim. Hazır patates kızartması ve çorba yapıp Güney'i çağırdım.
"Siz yemek yapar mıydınız Ada Hanım?"
"Ne sandınız Güney Bey?" deyip havalara girdim. Ama o pislik iç sesim "Sanki imam bayıldı yaptı. Şuna bak nasıl da havalara giriyor." diye söyleniyordu. Haklıydı. Sanki imam bayıldı yapmıştım. Gerçi o iç ses benim bilinçaltımdı ve egomu yitirmeye çalışıyordu. Güney'de garibim düzgün yemek görmediği için beni pohpohluyordu ve bende havaya giriyordum.
Masaya oturduğumuzda tabaklara çorba koydum. Güney aç çocuklar gibi yemek yerken ben ise yavaş yavaş yudumluyordum.
Çorbalarımızı bitirdikten sonra tabaklara patates kızartması koydum. O da bittikten sonra masayı topladım ve tabakları bulaşık makinesine doldurdum. Salona geçtiğimde Güney'in bıkkınlıkla ofladığını gördüm. Oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa oturduğumda ilk kez kar görmüş çocuklar gibi yüzüme bakıp "Çok sıkıldım, oyun oynayalım mı?" diye sordu. Sunduğu teklif bana da cazip gelmişti.Alaz ve Ilgaz sağ olsunlar psikolojimi altüst ettikleri için kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.
"Tamam da ne oynayacağız? Dediğimde işaret parmağını dudağına götürdü ve gözlerini tavana dikip düşünür pozisyonunu aldı. Bu hali fazlasıyla tatlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİFT KİŞİLİKLİ #Wattys2020
ChickLitAşk hiç bu kadar imkansız olmamıştı... Alaz ve Ilgaz... Bir beden de yaşayan iki farklı kişi. İyilik terazisine koyulsalar Alaz'a karşın Ilgaz'ın biraz daha ağır basacağı gözle görülür bir gerçek. Çünkü Alaz kötülükten ve acı çektirmekten hoşlanı...