Sahipli 5

1.7K 53 5
                                    

Evden dışarı pek çıkmak istemiyordum sonuç da büyük bir aşk acısı çekiyordum, rüyalarda cabası.

Bir gün kafama koydum tüm cesaretimi toplayıp, Büşrayı ziyarete gidecek, ona bu rüyalarımın onunla herhangi bir ilgisi olup olmadığını soracaktım.

Fakat pek de cesaret edemiyordum açıkçası, çünkü alacağım cevapdan da biraz korkar gibiydim.

Önce bakkala uğradım ardından Nihat'ın yanına gittim, rüyalarımı ona da anlattım. Nihat resmen buz kesilmişti.

Nihat, Kerim bırak bu kızı başına iş alma dedi. Sonra rüyandaki adam kim vs. soruları sormaya başladı.

Aslında korkuyordum, birde deli damgası yerseydim tam olurdu!

Hiçbir şey bilmiyorum Büşrayı gördükten sonra rüyalar başladı neler olduğunu öğrenmem lazım Büşra'nın yanına gitmem lazım dedim.

Nihat'ı zar zor ikna ederek Büşraların yolunu tuttuk, kapıyı çaldım annesi kapıyı açtı yine.

Büşra biraz hasta oğlum sonra gel görmeye dedi. Bende durumun aciliyetinden bahsettim.

Tamam dedi içeri girmem için izin vermişti.

Büşra'nın odasını önündeydim, resmen korkuyordum içimdeki ürperti ona yaklaştıkta artıyordu.

Sanki biri veya birileri onu koruyor yanından ayrılmıyor gibiydi, fakat cesaretimi toplayıp yavaşça odasının kapısı araladım. Büşra biriyle konuşuyor gibiydi, fakat ben kimseyi görmüyordum aklımı yitiriyordum herhalde..

Odasına yavaşça girdim, Büşra beni görünce irkildi, burada ne işin var bir daha seni görmek istemediğimi söylemiştim defol dedi.

Bu bağırmalarına aldırış etmeden sarıldım ona, çünkü aşıktım ne olursa olsun seviyordum onu...

Sarıldım ve artık her şeyi anlatması gerektiğini söyledim. Önce benim rüyalarımı ona anlattım, çok gerilmişti aynen böyle dediğini dün gibi hatırlıyorum.

"Bak ben sahipsiz bir kız değilim, evet seni sevdim ama beni seven birileride var" dedi.

Şok olmuştum bugüne kadar onu hiç kimseyle gören olmamıştı, bu kim olabilirdi?

Kim diye sorduğumda, aptal hala anlamadın mı rüyalarına giren o adam işte o Cin. Cevabını verdi.

Garib duygular içine girmiştim. 5 dakikadan fazla bir şey diyemedim Büşraya. Aslında saçma geliyordu dedikleri şeyler. Bir insanı bir Cin nasıl sevebilirdi diye düşündüm biraz.

İnanmazdım böyle şeylere, meğerse doğruymuş.

Biraz kendimi toparlayıp, böyle saçma şey olmaz, bir cin mi seni seviyor dedim.

Büşra, sana benim peşimi bırak demiştim Kerim, neden bırakmıyorsun başını büyük belaya soktuğunun farkında değilsin. Bu köyden hemen git ve bir dahada geri gelme, beni unut dedi.

Nasıl unutabilirdim gerçek aşkımı, bu kadar kolay olmamalıydı..

Sevdiğim kız kendisini bırakmamı istiyordu nasıl bırakabilirdim. Hala inanmıyordum sahipli olduğuna.

Beni sevmiyorsan söyleyebilirdin, bu kadar saçma şeyler uydurmana gerek yoktu diyerek odadan hızla ayrıldım.

Resmen ağlamıştım, Nihat ne oluyor lan dedi. Sus bir şey sorma, yürü gidiyoruz eve dedim. Nihat biraz bozuldu fakat belli etmemişti..

Çok sinirlenmiştim, eve direk girdim kimseye bir şey demedim. Kendimi odaya kapatmıştım resmen.

Kendi kendime; Ürettiği bahaneye bak beni kandırmaya çalışıyor. Yok cinler onu seviyormuş da yok bilmem ney diye aklımdan geçiriyordum.

Biraz susamıştım, anneme seslendim duymamıştı beni, odadan dışarı çıktım fakat bir gariplik vardı sanki ev eski ev değildi her yer dağılmıştı. Kapının oraya bir baktım rüyalarımdaki adam tam karşımda duruyordu.

Ölümüne bağırdım fakat kimse duymuyordu beni, ben bağırdıkça bana yaklaşıyordu, her yer dahada karanlık oluyordu, fakat birden kayboldu...

Arkamdaki kapının yavaşça açıldığını duydum arkamı döndüm, korkuyordum ama o odaya girecektim başka kaçış yolu yoktu.

Yavaşça girdim, o gördüğüm manzarayı anlatmaya kelimeler yetmez. Resmen mezbaha gibiydi; Annem babamı resmen doğramıştı, amcamda yengemi bıçaklıyordu. Cesetlerin yanında
rüyalarımdaki cin duruyordu..

Konuşamıyordum nutkum tutulmuştu, o manzara gözlerimin önünden gitmiyordu. Yavaşça içeri girdim, girmek istemesem de ayaklarım sanki beni zorla içeriye götürüyordu.

Neden bana bunları yapıyorsun kimsin ne istiyorsun yeter lan yeter dedim. Aklıma bir şey bunu fısıldıyordu "ben sevdim sen öleceksin" diyordu. Ama bunu söylerken Türkçe söylemiyordu, fakat sanki beynim onu tercüme ediyordu çok ilginç bir durum.

Büşrayı kast ettiği çok açıktı, artık durumun ciddiyetinin farkındaydım, yeter lan dedim bırak yakamı. Fakat yine o ses "ben sevdim sen öleceksin" dedi.

Yeter ki bırak peşimi, buralardan gideceğim bir daha asla gelmem yeter ki bırak beni dedim..

Ben bunları söyledikçe aklıma bir şey hep aynı sesi fısıldıyordu "ben sevdim sen öleceksin" "ben sevdim sen öleceksin" diyordu.

Birden yere düştüm ve gözlerimi açtığım zaman salonda koltukta yatıyordum, annemler amcamlar başımdaydılar annem ağlıyordu.

Oğlum ne oldu sana, gül gibi çocuğum neden böle yapıyorsun, ne oluyor sana diye ağlıyordu.

Babam, neler oluyor oğlum sana, neler gördün bir şey mi seni korkutuyor dedi.

Artık olayın ciddiyetini anlamıştım her şeyi anlatma vakti gelmişti sanırım... 

Üç Gölge Köyü ve Daha Niceleri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin