"kaç yaşındasın, elloise?" anthea aniden sordu.
"21. yani, 20, ama g-gelecek ay 21 olacağım. s-sen kaç yaşındasın?" dedi elloise çiçeklerin önüne ulaştıklarında.
"24. ama yakın bir zamanda 25 olmayacağım." anthea konuştuğunda elloise kıkırtısına engel olamadı, bu anthea'yı gülümsetti.
"uh, şey, işte geldik." elloise bariz olanı belirttiğinde içinden kendine küfretti, kendini rezil ediyordu .
"vermemi istediğin belli bir poz var mı?" dedi anthea ona göz kırparken. elloise kızardığını hissetti ama bunu güneşin yakıcı sıcaklığına vurdu.
"yani, um, ş-şuraya geçebilir misin?" diye sordu aynısefaların arkasını, çimlerin üstünü gösterirken. anthea başını salladı ve elloise'in işaret ettiği yere geçti.
"başka?" diye sordu.
"yere o-oturabilir misin? şu tarafa doğru." anthea dikkatle dediğini yaptığında elloise fotoğraf makinesini kaldırdı ve parkın görünmediğini fark ettiğinde mutlulukla iç çekti.
"gülümsemeli miyim?" diye sordu anthea ellerini çimlere yaslayıp bacaklarını yana uzatırken.
"m-mümkünse dişlerini göstererek?" diye önerdi elloise. anthea sözünü dinledi ve ona elloise'in hayatında gördüğü en göz alıcı, samimi gülümsemeyi sundu. elloise'in dili tutulmuştu, bu güzel görüntüyü kaçırmamak için yere eğildi ve çiçekleri de kadraja alarak birkaç fotoğraf çekti.
kamerayı indirdiğinde anthea kahkaha attı. "hayatımda yaptığım en gergince şeydi. işine yaradım mı?"
"evet, çok teşekkür ederim!" dedi elloise heyecanla. "bunun karşılığını n-nasıl vereceğimi bilmiyorum."
"eh, öğle yemeğine ne dersin?" anthea önerdiğinde elloise dilini yutmuş bir şekilde ona baktı. anthea çantasından telefonunu çıkarıp saate göz attı. "yarın mesela? caddede ufak bir kafe var. gerçekten çok ufak, ama çok hoş bir yer. parka gelirken görmüş olmalısın, adı the honey dew. limonlu cheesecakeleri müthiş."
"şey, n-neden olmasın?" diye cevapladı elloise fazla heyecanlı gözükmemeye çalışırken. anthea telefonunu ona uzattığında anlamsıza ekrana baktı.
"numaran." dedi anthea kısaca. "haberleşmek için."
elloise kızararak sayıları tuşladı ve telefonu ona geri uzattı. anthea telefonu aldı ve numarayı kaydederek çantasına geri bıraktı.
"yarın görüşürüz o zaman?" dedi yerden kalkıp sarı elbisesinin arkasını silkelerken. çiçeklerden uzaklaşıp parkın patikasına çıkarken elloise ile göz temasını kesmedi.
"elbette! y-yani, görüşürüz." dedi elloise garip bir gülümsemeyle el sallarken. anthea sonunda parktan çıkarken ona geri el salladı. elloise bir süre boyunca arkasından baktı ve hızla silkelenip kendine geldi.
fotoğraf makinesini eline alarak çektiği fotoğraflara baktı ve fotoğrafların odak noktalarının aynısefalar değil, anthea olduğunu fark etti.
merhaba!
yine ne diyor bu kız diyeceğinize eminim ama bir şey söylemek istedim. neredeyse 1k takipçiye ulaşmışım ve bu aralar sizden o kadar hoş mesajlar alıyorum ki, sanırım hayatımın en sevildiğim zamanlarını yaşıyorum. sizi seviyorum ve beni desteklediğiniz için çok minnettarım. evet. bu kadar. sonra görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
build god, then we'll talk |gxg
Short Storyelloise çiçeklerin fotoğraflarını çekmeyi seviyordu, anthea ise sarı renkli elbiseler giymeyi.