Jake bana’ hemen geliyorum, zaten bu akşam çıkacaktık yola, sorun olmaz yani.’ Dedi. Hemen hazırlığımı yaptım. Elektro gitarımı çantama koydum. Sert adımlarla Calvin’i düşünerek Jake’le buluşmaya gidiyordum. Jake bir şeyleri, birilerini bulmakta ustadır. Hemen Jake’le buluştuktan sonra Calvin’i bulmaya gittik. Evindeydi salak. Kapıyı kırarak içeri girdim. Oturmuş uyuyordu. Sızmıştı. Yakasından tuttum ve Jake pat diye suratına bir yumruk geçirdi. Uyandı. Zaten uyanmamış olması da imkansızdı. Korktu. Bu saatte alkol de almıştı. Jake elektro gitar çantamı sert bir şekilde sırtımdan çekti. Açtı ve içinden çıkardı, havaya kaldırdı ve tam çarpacakken ben tuttum. Elektro gitarı elinden aldım ve Calvin’in suratında elektro gitar kırma şerefini kendime sakladım. Suratı hep kan olmuştu. Arkama baktığımda Jake yerinde yoktu. Mutfaktan sesler geliyordu. Jake içeri bıçakla geldi ve ‘ nasıl bir his sence Calvin tahmin et?’ dedi. Calvin ‘ lütfen yapma. Üzgünüm’dedi. Evin ikinci katındaydık. Ben bu sahneyi görmemek için balkona çıktım. İçeriden Calvin’in bağırma sesi geldi. Öldürmediğini umut ederek içeri girdim. Jake kanlı bıçağı yere attı. Sonra telefonundan kronometreyi açtı ve beş dakikaya ayarladı. Ona ‘napıyorsun?’dedim. Bana ‘ ben eğer birinden öcümü alıyorsam, tam alırım Nick, tam.’dedi. Ben de’ lanet olsun ki benim almam gerekiyordu ama yapmadım. Korktum. Ölürse başıma kalır dedim. Yapamadım’ dediğim anda yaralı Calvin’e ağlamaklı sinirli bir şekilde vurdum. Suratına suratına geçirdim. Vururken bir yandan da’ Anna’ya bunu neden yaptın?! Neden ha neden?!’ diyordum. Jake’in kronometresinde ki beş dakika doldu ve Jake, Calvin’i sürükleyerek arabasına götürdü. Onu arka koltuğa yatırdı. Acı içinde kıvranıyordu. Ben de ön koltuğa geçtim. Hızla arabanın gazına bastı ve kafam koltuğa hızla yapıştı. Ona ‘dostum biraz sakin sür şu arabayı’ dedim. Benim sevgilimin yaralanmasına rağmen benden daha telaşlı görünüyordu. Ama sadece görünüyordu ben içimden onunkinden daha büyük bir telaş taşıyordum. Ama belli etmemek ve sakin kalmak her zaman en doğrusu olmuştur zaten. Çok zor değil. Aslında Calvin’in suratına yumrukları indirirken emin olun aynı şeyin tam zıt olanını söylüyordum. Hastaneye vardığımızda Jake Calvin’in oturduğu arka koltuğun kapısını açtı ve Calvin’i sürükleyerek hastanenin içine sokmaya çalıştı. Bir hemşire ‘ ne yapıyorsunuz? Yaralıya böyle yapılmaz, hemen sedye getirtiyorum’ dedi. Sedyeyi doktorlar getirir getirmez Calvin’i yatırdılar ve içeri götürdüler. Bizde Anna’ya bakmak için içeri girdik. Jake ilk lavaboya girdi ve kanlı ellerini yıkadı. Sonra yanıma geldi ve Anna’nın doktorunun yanına gittik. Doktor bana ‘ acil kan lazım ve hasta çok uzun süre kan kaybetti. Kan bulamazsak ölecek’ dedi. Dediği an başım dönmeye başladı. Gözümün önünden bütün Anna’yla olan anılarımız geçti. Hemen ‘ kanıma bakın, uyuyorsa benimkini alın’ dedim. İçimden ‘umarım uyar, umarım uyar ‘ diye sayıklıyordum. Hemşire beni kan alma odasına götürdü ve kanımın uyuştuğunu belirledikten sonra kan aldı. Mutluydum. Anna , yaşayacaktı. Umarım…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Path Of Love
RomanceEmin ol dostum, sevdiğin kızın geçmişini temizlemek o kadar kolay olmuyor!