3 Yıl Sonra
Jungkook Anlatımından;
"Eksik birşey var mı?"
Düşündüm ve kafamı hayır anlamında salladım.
"Öyleyse, gidiyoruz?"
Bir cevap vermeden son koliyi de bantladım. Yanıma yaklaşıp konuştu.
"Hey Jungkook.. bence artık gitmeye hazırız."
Kollarını belime bağladı ve kafasını omzuma koydu. Arkama doğru dönüp ona baktım. Gözlerinin içine doğru bakıp gülümsedim.
"Seni seviyorum, bitanem."
Gülümsedi. Parmak uçlarına kalkıp dudağıma öpücük kondurdu.
"Bende seni Junggo"
Güldüm. O da gülüp yanımdan uzaklaştı. Arkasından konuştum.
"Bana bir daha öyle seslenmezsin diye düşünüyordum."
Saçını bağlarken konuştu.
"Hey, bence gayet tatlı.."
Birşey demeyip arabanın anahtarını aldım. Kapıyı açmış bana gülümseyerek bakıyordu.
"Bu tatili hak ediyoruz."
Ona baktım. Kafamı salladım yavaşça ve hareketlendim.
Artık geçmişin bir önemi kalmamıştı.
Eski, kötü anıların peşini bırakmak en sağlıklı çözüm olacaktı....
Bavulları sürükleyerek etrafa bakındım. Yanıma gelip konuştu.
"Emin ol, geçireceğimiz en güzel tatil olucak."
Derin bir nefes aldım. Ben de bunun olmasını gerçekten istiyordum. Kafamı dağıtmak iyi olucaktı.
Bir bavulu elimden aldı yardım etmek için tam konuşacakken benden önce davrandı.
"Kocama yardım etmezsem olmaz."
Durdu ve ağzını kapatarak şaşkın bir hâlde konuştu. "Yani.. gelecekteki kocama diyecektim.."Koyu olan saçları rüzgardan dolayı yüzünü kapatıyordu. Bir elimle saçını kulağının arkasına sıkıştırdım.
"Bence 1 yıla pekte çok yok."
Heyecanla gülümseyerek bavulu sürmeye başladı. Arkasından takip ettim. Koşarak otele doğru gidiyordu.
"Koşma düşeceksin şimdi."
Gülerek bana baktı. O birkaç saniye belki hayatımda hiç tahmin edemeyeceğim bir andı. Onu hiçbir zaman bu kadar mutlu görmemiştim. Onu aslında hiçbir zaman görmemiştim. Gözümün önünde durduğunu her zaman benim yanıma olduğunu fark etmemiştim.
Güzel ve iyi bir kızdı ve her kız gibi mutlu olmayı hak ediyordu.
Tıpkı onun da ettiği gibi..
"Gelmiyor musun Jungkook?"
Daldığım yerden gözümü alıp onun peşinden ilerledim.
Yeni bir başlangıç...
Uzun bir süredir artık onu düşünmemeye karar vermiştim ve nihayet başarmıştım artık tek umursadığım devam eden bir hayatımın olduğu ve bu hayatta sevilmeyi ve sevmeyi tekrar yaşamaktı.
Kötü bir sonuç almak istemiyordum..
Otelden içeriye girerek onun yanına ulaştım. Rezervasyon için kartları tutup bekliyordu beni görünce rahatladı. Gelmeyeceğimi mi düşünüyordu? Kızı paranoyak yapmıştım resmen.
"Evet.. sen bavulları tut ben gerisini hallederim." Bir bavulu ona verdim ve elindeki kartları alıp uzun sıraya doğru ilerledim.
Ellerimi önüme alıp beklemeye başladım. Ön sıradaki konuşmaya istemsizce kulak misafiri oldum.
"Hanımefendi benim yapabilecek bir şeyim yok , sorununuzu müdürle halletmeniz gerek."
Ortam gergin olduğu için bu kadar uzun sürmüştü sanırım. Arkası dönük olan kız konuştu bağırarak.
"O zaman müdürünüzün numarasını verin diyorum işte , adam burada yoksa ben nasıl iletişime geçebilirim?"
Personel kadın bıkmış bir şekilde karşısındaki kıza doğru konuştu.
"Üzgünüm bunun hakkında bir bilgi veremeyiz. Eğer yardımcı personel ile ko-"
Bu konuşmayı daha önceden hatırlıyordum.
Uzun saçlı kız sözünü kesti. Kavga çıkarıcağa benziyordu.
"Madem doğru hizmet vermeyi bilmiyorsunuz bari konuşabilecek düzeyde bir insan getir karşıma!"
Daha fazla katlanmak istemiyordum. Önümdeki insanları hafifçe iteleyerek kızın arkasına geçtim.
Omzuna dokundum.
"Bakar mısın? Saygısız bir insan olduğunu görebiliyorum ama bir çalışkana bu şekilde bağıramazsın."
Kız arkasını dönmedi. Şapkası sürekli göğsüme çarpıp duruyordu.
Beni hiç umursamadan konuşmaya devam etti."Bana müdürünüzü getirin!"
Sinirle kızın kolunu tuttum. Duraksadı.
"Müdür benim."
Durdu. Yüzüne bakmaya çalıştım fakat kafasını eğdi şapkadan gözükmüyordu. Neden birşey demiyordu?
Bana doğru döndü.
Ortada garip bir sessizlik olmuştu. Kız şapkasını yavaşça kafasından çıkarıp kafasını bana doğru kaldırdı.Durdum ve birkaç saniye yüzüne baktım. Oydu... O nasıl burada?
Ağlamaklı gözleriyle dudağını ısırarak konuştu.
"Merhaba Jungkook.."
Ona baktım. Hiç değişmeyen yüzüne. Hala aynıydı. Hiçbir fark yoktu. Sağlığı gayet yerindeydi.
"Uzun zaman oldu değil mi?"
Artık konuşmanın sırası olduğunu anladım.
"Minah.." sonraki diyeceğim sözleri merakla bekliyordu. Kafamı dik tutarak konuştum. "Tanıyamadım bir an."
Yüzü düştü. Fakat saniyeler sonra gülümsedi. "Esprinin sırası mı şimdi?" Düşünmeden kollarını açtı. Bana tam sarılacakken arkamdan gelen kız sesiyle duraksadı.
"Minah!"
Durdu ve arkama baktı benimle beraber . Şaşkınlıkla duraksadı. Tekrar konuştu.
"İnanmıyorum.. sen buradasın."
Minah'ın yüzü düştü. Yine de cevap verdi.
"Saunoh..?"
Adını daha çok bana bakarak söyledi. Saunoh koluma girdi konuştuğu sırada. Minahın da bakışlarını üzerimize çekti.