Taşınalı 3 gün olmuştu,evimizi yerleştirmeyi bitirmek üzereydik. Akşam 6-7 civarlarındaydı annem akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. Ben ise kendi düzenlediğim odamın camından yere düşen yaprakları inceliyordum. O kadar harika ve mükemmellerdi ki her akşam hiç bıkmadan izleyebilirdim. Her bir düşüşünde çıkardığı o enteresan seslere dalıp gitmiştim.
Bir anda neden dışarı çıkıp sokağımızı gezmediğimi düşündüm. Doğrusu buna pek cesaret edememiştim. Çünkü oldukça enteresan bir sokağımız vardı. En sonunda içimdeki cesur kızı harekete geçirmiştim.
Yağmurluğumu ve çizmelerimi giyip sokağımızı gezmek için çıkmıştım. Sakin görünüyordu, iç içe binalar ve sokakta oynayan çocuklar vardı. Onları izlemek çok hoşuma gidiyordu. Çünkü küçükken ben sokakta belirli saatler dışında oynamama izin verilmezdi. Yaz tatillerin de gece yarılarına kadar oyun oynayan arkadaşlarımın sesinin dinlerdim hep. Bu sebeple sokakta oynayabilen çocukların çok şanslı olduğunu düşünürdüm.
Tam düşüncelerime dalmışken ufak bir sesle irkildim " Ablaaa topu atar mısın!?" Önümde kırmızı bir top duruyordu.Vurmak için doğruldum,daha doğrusu içimde ki çocuk o topa hem vurmak hem de oynamak istiyordu. Ama dışımdaki olgun kız topu attı ve yoluna devam etti. Sokağımızın sonu senin o uçsuz bucaksız denizine çıkıyordu İstanbul.
İki üç binada bir farklı insanlar görüyordum. Kavga sesleri, kahkaha sesleri, son ses açılan müzikler kaldırımlarda oturan gençler ve kadınlar anlayacağın biraz illegal bir sokağımız vardı. Kulaklığımın diğer tekini de takarak yoluma devam ettim. Ve ufak bir sokak lambasının altındaki merdivenlerden sahile bir yol vardı. Denizi görünce içime bir huzur doldu İstanbul. Bir bank kestirmiştim gözüme ve sakince oraya oturdum. Dinlediğim şarkının sesini biraz daha açmıştım. Aradan yarım saat kadar geçmişti, artık kalkmam gerekiyordu. Tam kalkacakken yanıma birinin oturduğunu hissettim. Aslında izinsiz oturduğu için rahatsız olmuştum fakat kim olduğuna dönüp bakmıyordum. Rahatsız olduğumu hissettirerek kalkmıştım. Saat 8 olmuştu babam birazdan gelirdi ve annem beni bekliyordu. Sakince sokağımızdan geçerek eve doğru gidiyordum.
Eve vardığımda annem sofrayı hazırlamıştı, kıyafetlerimi değiştirip anneme yardıma gittim. Artık sahte gülüş ve sohbetlerin olduğu yemeğe başlamıştık. Babam iş ve çevresini anlatmıştı, annem ise evin eksiklerinden bahsetmişti. Ben hiç konuşmamıştım, annem ve babamda henüz alışamadığımın farkındalardı bu sebeple çok üstelemediler. Yemek sonunda odama geçtim ve camımı açıp biraz hava aldım, artık yaz tatilinin sonlarındaydık okulun açılmasına 3 hafta kadar kalmıştı. Henüz hangi okula gideceğime dair bir fikrim yoktu ama babamın konuşmaları üzerine büyük bir ihtimalle koleje başlayacaktım.Tabi bu beni oldukça düşünceli bir hale getirmişti. Yeni bir şehir, yeni insanlar hatta yeni bir hava. Gerçi ben çok severim deniz havasını.Düşüncelerimin sonuna gelirken üşüdüğümü farkettim ve camı usulca kapatıp yatağıma uzandım. Çok sevdiğim birkaç kitabımı başucuma koymuştum, içlerinden yeni başladığım kitabımı aldım ve okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLEGAL
Teen FictionHenüz hayatının yeni tadına varan genç bir kız ve kırık umutlarıyla umut ışığı bekleyen bir genç... yaşanmışlıkların dışında dostluklar ve kimsesiz banklar...