Nonest ? Tamam itiraf ediyorum kurgu iyiydi. İsimde de gerçeklik payı olabilir. Ebby sözünü bitirdiğinde tepkisiz kaldım ve beynimi kurcalayan soruyu yönelttim ona. "Peki şuradaki küçük kare kutu bana nasıl olur da cehennem azabı yaşatır ?"
Ebby sakince cevap verdi."Altındaki düğmeye bastığım anda yaydığı dalgalar Nonestleri etkiler ve onların ortaya çıkarır. "
"Peki ya tiz ses ? Kulaklarımın hala işlevini yapabiliyor olması gerçekten şaşırtıcı."
Bunu söylememle Ebby irkildi. Sanki hiç söylememem gereken bir şeymiş gibi gerildi ancak nedenini anlamadım ve sanırım bu yüzden bana cevap vermedi. Arkasındaki cama vurarak :
"Gitsek iyi olur daha ailene oynamamız gereken bir senaryo var." Ailem. Lanet olsun ki okuldan kaçtığımı öğrendikleri anda beni diri diri yakarlardı içimdeki panik yüzüme yansımış olacak ki Ebby sakince gülümsedi ve devam etti :
"Korkmana gerek yok. Her şey hazır." Eğilip koltuğun altın evrak dosyası çıkardı. Ve onun da içinde birçok kitapçık. Bu kitapçıkları biliyordum. Geçen hafta deneme sınavı olarak yapılan, benim içine şekil çizerek ve kodlama kağıdına "E" harfini kodlamıştım. "Senaryo basit. Yurt dışından gelen önemli bir okulun öğretim üyesiyim. Edward ve Gilbert'ta burslu okuyan öğrenciler genelde küçük ilçelerde ve önemli gördüğümüz birkaç okulda deneme sınavı yaparak çalışkan öğrencileri bulup onların gelecekleri için burslu okutuyoruz."
"Peki benim buradaki rolüm ne ?"
"Tabii ki okulumuzun bursunu kazanmış olan öğrenci olacaksın okuldakiler de böyle bilecek ve gayet inandırıcı olacak çünkü notların gayet iyi Mehtapla bir sürtüşmeniz varmış." Ah evet Mehtap...Okuldaki derslerim gayet iyiydi çünkü evde yapacak bir şey bulamadığımda ders çalışıyordum ki evde genelde yapacak bir şey bulamam. Çünkü pek de arkadaş canlısı değilimdir. Ve şu sürtüşme olayına gelirsek Mehtap denemelerde benden iyi olsa da ders notlarına ve tavırlara bakıldığında öğretmenler tercih yapacak olsa oylarını benden yana kullanırlardı. Çünkü okulun birçok problemiyle ben ilgilenirdim. Problemden kastım serseri çocuklar. Küçüklükten başladığım ninjutsu eğitimleri beni ayaklı dövüş makinesine dönüştürdü.Arkadaşımın olmaması sebeplerinden biri de bu. Herkes benden çekinirdi. Genelde insanlarla muhattap olduğum zaman onları pataklardım. İnsanlardan kastım tabii ki erkekler. Kızlar bir kere baktığımda çenelerini kapamayı öğrenmişlerdi. Sonuçta okulda patakladığım çok insan oldu. Ve bir dakika ailem gerçekten buna inanır mıydı? Büyük ihtimal evet. Peki ben gitmek ister miydim ? Hayır. Çünkü bu saçmalıklara inanmıyorum. En sonunda ağzımı açtım.
"Bunlara inanmıyorum." Ebby bunu bekliyormuş gibi tekrar arkasındaki cama vurdu ve ne zaman hareket ettiğini fark etmediğim araç tekrar durdu. İlden uzak bir ilçede okuduğum için yol genelde tenha ve tarlalarla dolu olurdu. Ebby kapıyı açtı ve Edward'la dışarı çıktı. Ancak hala görüş alanımızın içinde kalmaya özen gösterdi. Başta ne yaptıklarını anlamadım. Edward bana dönüp göz kırptı kollarını hafifçe yukarı kaldırdı. Ve bir anda hava soğudu. Kapıdan dışarı inanamayan gözlerle baktım. Kar yağıyordu! İstemsizce elimi uzatıp kar tanelerini yakalamaya çalışıyordum. Dışarı çıkmak istiyordum dönüp Gilbert 'a baktım bana gülümsedi ve birlikte dışarı çıktık. Elimi hala bırakmamıştı. Bende pek aldırış etmiyordum. Edward'a inanamayan gözlerle baktım. Bana gülümsedi ki bu soğuk yüzüne biraz yumuşama kattı. Bana bakarak "Daha ? " diye sordu. Yüzümdeki fark etmediğim gülümseme genişledi bir beklentiyle bakan gözlerimi gözlerini diktim ve ardından sorusunu cevapladım. "Daha!" Bana gülümsedi ve ardından daha çok kar yağdı. İstemsizce önümde biriken kar yığınına gitmek için ileri atıldım. Bunu beklemeyen Gilbert'ın elinden elimi çektim. Tam o sırada okulda hissettiğim acı tüm vücuduma yayıldı.İnleyerek yere düşüyordum ki Edward beni belimden yakaladı ve Gilbert yanımda bitti lakin gerisini göremeden göz kapaklarım kapandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Non est,
FantasyBüyük kapıdan içeri girmemle bütün gözler bana döndü.Yüzümün yarısını kapayan pelerinin şapkası için Tanrı'ya binlerce kez şükranlarımı ilettim.Yanımdakilerle senkronize bir şekilde yürürken duygulardan arınmış yüzlerimizin ve dik yürüyüşlerimizin e...