"Vera."
Güneş gözlüğümü gözümden yukarı çıkarıp başıma yerleştirdim. Ve bana seslenen kişiye baktım. Uzandığım şezlongda oturur pozisyona geldim.
"Rü-Rüzgar!" dedim kekeleyerek. Şaşkınlığım kekelememe neden olmuştu.
Hemen ayağa kalkıp -kalkmak değil resmen zıpladım- Rüzgar'ın boynuna kollarımı doladım. O da ellerini belime koydu ve birbirimize sıkıca sarıldık.
Bir dakika ben otelin önünde ne yapıyorum? Annemler görürse. Olamaz! Hemen Rüzgar'ın boynundan üzülerek kollarımı hızlı bir biçimde ayırdım ve belimdeki ellerini ittim. Rüzgar bana tek kaşını kaldırmış bakıyordu.
Gözlüklerimi tekrardan normal haline getirip plaj çantamın içine şezlongdaki havluyu tıktım ve çantayı koluna taktım.
"Beni takip et." dedim. Ve Rüzgar'ın cevap vermesini beklemeden ilerlemeye başladım. Nereye gidiyorum ben? Acilen ailemin olmayacağı bir yer bulmam lazım. Tabi ya! Terastaki kafeye gidelim. Annem ve babamın o kafeye gelebileceklerini sanmıyorum. Daha çok gençler var. Geceleri bir bar olarak kullanılıyor ama gündüzleri kafe. Zaten sevgili kardeşim Buğra da bizim aile tatilimize burun kıvırıp kendi arkadaşlarıyla her gece farklı barda takılmayı tercih etmişti.
Sahilden ayrılıp otelin ön kapısına gelmiştik. Dönen kapıdan geçtik ve resepsiyondaki sarışın kadın bizi başıyla selamladı. Bizi mi hayır tabi ki Rüzgar'ı. Ne?!
Lobiye hızlı bir şekilde göz attım. Annemler gözükmüyordu. Asansörün önüne gelince düğmeye bastım. Şimdi asansörün gelmesini bekliyorduk. Asansörün kapısı açıldı. Karşımızda iki tane bikinili kız vardı.
"Asansöre binmeyi düşünüyor musun?" dedi Rüzgar. Hemen içeriye adımımı attım ve teras katını belirten harfin olduğu butona bastım.
Sonunda asansörün geldiğimizi belirten melodi asansörü doldurdu. Ve kapısı açıldı. Hemen Rüzgar'ı çekerek asansörden ilk bizim çıkmamızı sağladım. Burada odalar vardı. Özel teras kat odaları. Çok güzel bir manzarası vardı. Ben bu odalarda kalmak istesem de hepsi dolu olduğu için mecburen başka odada kalıyorduk.
Sonunda kafeye geldik ve içeri adımımızı attık. Çok güzeldi. Karşıdaki duvar camdandı ve denize bakıyordu. Sahil boyunca sıralanan oteller de gözüküyordu. Gece ayrı bir güzeldi. Otellerin ışıkları denizi aydınlatıyordu ve ortaya çok güzel bir görüntü çıkıyordu.
Geçen sene geldiğimizde Buğra da vardı ve bir gün buraya gelmiştik. Tabi Buğra beni bırakıp kendisi kızlarla takılınca ben sıkılıp erkenden inmiştim.
Şanslıydık,sabah fazla kalabalık olmadığı için cam duvarın yanındaki bir koltuğa oturabilmiştik. Oturduktan sonra gözlüğümü çıkarıp çantama koydum.
"Neden buraya geldik?"
"Annemlere yakalanmak istemiyorum." dedim. Annemlere Rüzgar'dan bahsetmemiştim. Tamam,bir erkekle görüşmemi istemeyecek kadar geri kafalı değiller elbette ama bazı duvarları var sonuçta. Anlatmaktan çekinmiyordum ama anlatmamı gerektiren bir durum yokken anlatmak da saçma geliyordu. Bu yüzden söylememiştim.
"Tamam."
"Sen neden buraya geldin?" dedim şaşkınca.
"Sana sürpriz yapmak için." dedi. Şu an yüzümde aptal bir sırıtışın oluştuğuna eminim.
"Yalnız mı geldin?"
"Evet." dedi ve yüzünde alaycı bir sırıtış belirdi.
"Ne,aslında şey! Of! Her neyse." dedim ve kızaran yüzümü ellerimle kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mihenk Taşı
Teen FictionHayatın mihenk taşı, önemli bir dönemi, olaylar örgüsünü veya bir kişiyi temsil eder. Vera'nın mihenk taşının yerinden oynamasıyla hayatını yeniden kuracaktır. Hayatı alt üst olan Vera bütün bunlara göğüs gerip, Rüzgar'ın elinden tutmaya çabalayacak...