Alexandr, Lisa'nın anlattığı, gösterdiği şeylere odaklanamıyordu. Normal bir zamanda olsa büyük dikkatle inceleyeceği nesnelere bakıyor ama göremiyordu. Sanki bütün dünya bulanıklaşmıştı. Aklına tekrar tekrar Valdemar'ın nasıl da Evgeniya'dan yana taraf tuttuğu geliyordu.
İkiyüzlü, diye geçirdi içinden, anlamadım sanki amacını.
Valdemar'a "Evgeniya sana güvenmiyor," diye açıkça belki ettiğinde adam gülümsemiş ve "Eğer annen bana güvenmiyorsa, güvenmesini sağlamak senin elinde..." diye yanıtlamıştı. Valdemar gerçekten anlamadığını mı sanmıştı? Kim olsa anlardı.
Evgeniya'ya yaklaşmak için beni kullanmana, hele kendime saklamak istediğim anılarımla oynamana gerek yoktu, diye geçirdi. Ona hayır diyemediği için bu terapi olayını kabul etmişti, belki gerçekten yardımcı olabilir diye düşünmüştü fakat Valdemar'ın amacı belliydi. Evgeniya.
Zaten annesine içten içe nefret beslerken şimdi bu nefret daha da büyümüştü. Valdemar'ın Evgeniya'yı yanına çekmeye çalıştığını biliyordu ama daha kadından ne istiyordu? Müridi olup peşinden ayrılmamasını mı? Hem bu yolda kendisini kullanması canını acıtmıştı. Alexandr, Valdemar'a ister istemez çekiliyordu ve adam da bunun farkındaydı, bunu kullanmakta da bir sakınca görmemişti.
Yine de Valdemar'a çekilmesinden hoşlanmıyordu. Bunun bir anlamı da yoktu. Adamın yanında açıkça rahatsız olurken, onu görmediği zamanlarda da görmek istiyordu.
Bu hisler hayra alamet değil, diye düşünüp istavroz çıkardı. Bu sırada hevesle bir şeyler anlatan Lisa, onun bu davranışını görüp garipsedi, "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
Alexandr, kendi düşünceleri içinde yüzerken aniden gelen soruya şaşırdı. Başta onun ne dediğini anlamasa da şaşkınlığı gidince "Haç çıkarıyorum," dedi gülümseyerek.
Lisa kafası karışmış, gözlerini kısmış ona bakıyordu. "Neden?"
Alexandr, onun sorusunu garipsemeden edemedi. Lisa'nın böyle basit bir şeyi bilmeyip anlamaması ona tuhaf gelmişti. Başka bir inançtan da olsa bazı basit kavramları bilmesi gerekirdi insanın.
"Tanrı'yı hatırlamak için."
"Neden böyle bir ihtiyaç duydun ki şimdi? Kötü bir şey yapmadım ki ben? Deniz kaplumbağalarından bahsediyordum."
Alexandr güldü. "Üzgünüm Lisa, seni dinlemiyordum. Seninle ilgili değil, bir şeyler düşünüyordum sadece."
Lisa, arkadaşının onu dinlemediğinin ayrımında olsa da bunun sözlere dökülmesi onu üzmüştü. Gözlerinde kısa bir süreliğine hayal kırıklığı kırıntıları belirse de toparlanıp gülümsedi. Hayatta hiçbir şeyi bozuntuya vermemeyi, tatsızlık çıkarmamayı önemserdi. "Ha, önemli değil. Ne düşünüyordun ki?" deyip arkadaşının omzuna pıt pıt vurdu.
Onun bu hareketine gülümseyen Alexandr, kızın güzel bir kalbi olduğunu düşündü fakat meraklıydı da bücür! Konuyu değiştirmek için "Daha önce haç çıkaran birini görmedin mi?" diye sordu.
"Hayır."
"Bu kasabada normal sanırım. Uğursuzluğun burayı terk etmemesinin bir nedeni var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rabbit And Killer
Mystery / ThrillerHigh Hill, sessiz bir kasabadır. Dolambaçlı yollardan gidilen bu kasabanın üzerinde yılın yaklaşık 9 ayı hüküm süren sis de dışardaki insanları uzak tutan ürkütücü bir ayrıntıdır. Kasabada yaşayanlar hakkında da en yakın yerleşim yerinde çeşitli riv...