38- "Ruhun Kelepçesi"

218 23 4
                                    

     — OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM —

Gülüşü iki yıldızın gökyüzünden yeryüzüne aynı anda iniş yapması kadar mükemel ve can yakıcıydı.

Herşeye rağmen canımı hep yaksın istedim.

Canımı birtek o yaksın istedim.

Çünkü; o zaten benim canımdı..

Cana can olmak nefese nefes olmak. Kana kan olup yanmak. Aşkın kanunudur. Yakarak yanmak ve kül olup dört bir tarafa savrulmak. Arafa hissettiğim şeylerdi bunlar. Asla dilime dökülmeyen sessiz gecelerin en büyük serzenişiydi.

Onun yanan yeşillerinde hayat bulup nefes almak sanki herşeyin üstünde. Sadece onun yeşillerinde koşulsuz yanma arzusu içimi körüklüyordu. Onun nefesini solumanın heyecanı ile kan pompalayan kalbim sanki kuş olup kanatlanıyordu.

Sert, soğuk, kuralsız araf içimi bu denli kaplarken yarını düşünmeden yaşamak tamda bize göreydi. Onun yanında kendim olmayı seviyordum. Küçük bir kızın babasına olan muhtaçlığı gibi sevgisini, şefkatini deli gibi arzuluyordum. Ellerini saçlarımda hissettiğimde içimde ki küçük Ezra boynunu yerden kaldırıp bana gülümsüyordu.

Acının kefen olduğu ruhum sadece onun yanında bu denli nefes alırken onun ruhuna kelepçelerle bağlı kalmayı istemek delilikti.

Deliydim, yalnızca ona..

Ezberlediğim sert ve kasılmış yüz hatlarından gözlerimi ayıramıyordum. Sabahın ilk ışıkları üzerimize doğarken uyanmış onu izlemenin keyifli dakikalarını yaşıyordum. Sert solukları ile inip kalkan kaslı göğsünde uyumak onun sıcaklığına sığınmak son zamanlarda yaptığım en özel eylemdi.

Gözlerimi kırpmadan onu izlediğim yarım saatin ardından yataktan kalktım. Bugün hafta sonu olduğu için okul yoktu. Tüm günü onla değerlendirmek isteyen bencil yanım ayakladığında onu durdurmadım. Odanın ortasında dikilmeye son verip araf ve benim eşyalarımın yer aldığı gardroba ilerledim. Siyah iç çamaşırı, tayt ve tişörtümü aldığım sırada gözüm arafın tişörtlerine kaymıştı.

Elime aldığım siyah tişörtü yerine bırakıp arafın tişörtlerinden birini kaptım. Üzerimde gördüğünde vereceği tepkiyi düşünerek hızla banyoya girdim. Ilık ve kısa bir duşun ardından üzerimi giyinip saçıma havlu sardıktan sonra banyodan odaya geçtim.
Çoktan uyanmış pencere kenarında sigara içen arafı gördüğümde gözlerimi devirdim.

"Günaydın" diyerek ona yaklaşğımda bir anda elini koluma geçirip beni kendine çekmesiyle yalpalayıp onun kucağına düşğümde sinsice gülen arafı gördüm. Kaşlarımı çatmış ona bakarken aklımı oynatıyordum.
Görmeyi beklediğim bir gün doğumu gibi parlak gülüşünü ilk kez bana bu kadar cömertçe sergilediğinde yutkundum.

"Yakışş" diyerek üzerimde ona ait olan tişörte bakarken yüzünde ki ukala gülüşü silinmemişti.
Gözlerimi gülüşünden ayıramadığım bir kaç saniye boyunca bunu uzun uzun izlemenin keyfini yeni anlıyordum. Beni bundan mahrum bırakması büyük bir haksızlıktı. Ama diğer herkesten mahrum bırakması bunun haksızlık olduğunu söyleyemiyordum. Ben araf söz konusu olduğunda bencil ve kıskanç bir insandım.

KİRAZ ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin