Bir varmış bir yokmuş diye başlar hikayeler.. Sahi masallar öyle başlardı değil mi? Peki hikayeler nasıl başlar? Esas oğlan esas kız diye mi? Belki de her hikaye öyle başlamıyordur. Bazen kitabı ortasından okumaya başlayıp, sil baştan edip en sonuna kadar bir çırpıda bitirmek gerekir. Bazen mutluluk, bazen gözyaşı, her şeyden ötesi de tüm gerçekliğiyle hayatı buram buram içine çekmek gerekir. En azından benim hikayem öyle. Sizler şanslısınız; hikayemi ortasından okumaya başlayacağınız için bunun bir töre değil de intikam hikayesi olduğunu muhtemelen anlayacaksınızdır. Peki anlamayanlar? İşte onlara tüm ayrıntılarıyla 'ZOR AŞK..'
İntikam neydi? Hep bize dayatılan soğuk yenen bir yemek miydi? Yoksa gururu kurtaran en önemli silah mı? Peki nefret? Onun da hep güçlü bir duygu olduğunu söylerlerken kimse neden insanı acizleştirdiğinden, beyni uyuşturduğundan, kalbi körelttiğinden bahsetmedi? Yoksa Zilan tüm hayatı boyunca yaşayamadığı gençliği alt üst olduğu halde bu yüzden mi Gülsün ve Ayaz'dan nefret edemedi? O melek kalbi körelir diye mi? Gerçi her fırsatta öğretmek için sıraya girenler olsa da nefret etmeyi öğrenemedi ve haliyle edemedi de..
Yine hep söylediler bize ' kardeş kardeşi bıçaklar, sonra gelir kucaklar ' diye. Oysa abla öpücüğünün ısıttığını niye söylemediler? Kimse Gülsün gibi kardeşini öpücüğüyle ısıtamadı diye mi? Belki de Zilan yanağındaki her şeyden ötesi de yüreğindeki öpücüğün sıcaklığından dolayı nefret edemedi. Size bir sır vereyim mi? Aslında abla öpücüğü sihirlidir, her derde devadır, avuçlara dolmuş duadır. Belki de bu bir kaderdi? Kulların tesadüf, intikam ya da töre diye hadsizleşerek ellerine aldığı kader kaleminin Yaradan'ın ellerinden alıp en ulvi tevafukla göklerde kıydığı nikahın yansımasıdır.
Belki de, belki de, belki de... Ne kadar çok belkiler var, ne kadar çok ihtimaller var, ne kadar çok tercihler, vazgeçişler var hayatımızda. Ne olacak şimdi Ayaz ve Zilan'a ? Kitabı ortadan okumak yeter mi ki onları anlamaya? Birbirlerini abi kardeş gibi seven güzel yürekli bu iki genci karı koca yapıp enkaz etmeye değer mi? Eğer öyleyse yansın dünya, kopsun kıyamet! Sahi inananlara da müjde vardı değil mi? O zaman ilahi kalemle yazılsın kaderleri en başından ve günahları dökülsün sımsıkı tuttukları avuçlarından..
İşte bu benim hikayem, sekiz yıl önce kendimce kurguladığım dünyadan ve gözlemlediğim gerçek dünyadan yansıyanlar. Şimdi sizinle paylaşmak istiyorum, sizinle tartışmak istiyorum, sizinle ağlamak, sizinle gülmek istiyorum. Ben kim miyim? Ben pembe gözlüğüm. Pembenin hayal rengi olduğunu iddia edenlerin aksine tüm gerçekliğiyle sizlere sunuyorum. Herkese yetecek kadar pembe gözlüğe sahibim. Hadi bir yerden başlayalım; hoş bulduk dediğinizi duyar gibiyim. Dünyama hoş geldiniz..
OCCİHİALİ ROSA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK
General Fiction'' Asıl sen ne dediğinin farkında mısın? Kaldır kafanı bak bi etrafına! Senin yaşadığın harikalar diyarına benziyor mu? Çık şu ütopyandan! Bi bak bu topraklara, gerçekten ait olduğun dünyaya. Bak ben sana söyleyeyim olacakları ; ya ablan ölecek, ya...