Gözlerimi açtığımda gördüğüm manzara herzamankinden farksızdı. Zaten ne bekliyordum ki. Annem yine yüzü gözü mor halde kahvaltı hazırlıyordu. Onu bu halde görmek artık farklı ya da tuhaf gelmiyordu ve bu durum çoğu zaman beni üzüyordu.
Mutfakla salon birleşik olduğundan kahvaltı hazırlamak oldukça basitti. Annem birşeyleri masanın üzerine dizdikten sonra tekrar mutfağa döndü. Ayakları sökülmüş parkelerde ses çıkartırken yüzümü buruşturdum. Bu sesten nefret ediyordum. Aslında bu evdeki birçok şeyden nefret ediyordum ama yapacak birşey yoktu.
Yavaşça üstümde ki yorganı kaldırdım, annemle hiç konuşmadan banyoya yöneldim. Onunla konuşmak sinirlerimi bozuyordu. Bugün onlara bayağı ihtiyacım olacaktı çünkü bugün başka bir okula kaydımı aldırmıştım.
Okulun ilk günü. Saçma arkadaşlıklar, gereksiz müdür konuşmaları,ve sıkıcı dersler... Çok fazla birşey beklemiyordum yani.
Banyoda işimi bitirdikten sonra tekrar o sıkıcı odaya döndüm. Annemin korkunç suratı birkez daha gözlerime çarpınca içimden güzel bir küfür mırıldandım.
Annem yine o aptal bara gitmiş ve fahişeliğini sergilemişti. Pardon yanlış oldu. Yeterince iyi sergileyememiş ve iyi bir dayak yemişti. Ve işte bu da beni sinir eden farklı bir gerçekti. Orada çalışmak zorunda olmamasına rağmen orda çalışıp işini seviyormuş gibi yapmasıydı.
Kahvaltıya oturduğumda kısa bir an göz göze geldik. "Günaydın kızım" derken yüzünü buruşturmuştu. Canı acıyordu ve hergün bu işkenceyi kendine yapmaya devam ediyordu.Ona acıyordum.
Ağzıma bir kaç zeytin atarken "Sanada" dedim kısık bir sesle. Konuşmanın devamının gelmeyeceğini anladığımda yavaşça ayağa kalktım ve odama doğru ilerledim. İlk günden okula gecikmek istemiyordum.
🔯🔱
Üstüme salaş bir tişört giyip, altıma da yırtık bir kot geçirdim. Beyaz spor ayakkabılarımı da giyip desenli sırt çantamı aldım. İnsanların hakkımda ki aptal düşünceleri umrumda değildi. Şimdi herkes okula adım attığım an bana zavallı gözüyle bakacaktı. Bunu geçen yılda yaşamıştım. Ya da her yıl yaşıyordum çünkü okul değiştirmek her yıl yaptığım bir rutin haline gelmişti.
Okuldaki arkadaşlarım annemin işini bir şekilde öğreniyor ve hakkımda kötü dedikodular çıkarıyorlardı. Bu yüzden her yıl ilçedeki farklı bir okula kaydımı aldırıyordum. Zaten son sınıftım artık. Bu yıl bu aptal lise işkencesi bitiyordu.
Dışarı çıktıktan sonra otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Yolda ki yaşlı teyzeler ve onların kedileri bana geleceğin aynı böyle olacak şeklinde bakıyorlardı sanki. Yavaş adımlarla ilerlerken durağa geldiğimi farkettim. Bu uzun bir bekleyiş olacaktı çünkü bu aptal durağa gelen otobüs sayısı saatte bir veya ikiydi.. O yüzden hemen kulaklıklarımı takıp şarkı seçmek için listeye girdim. Huzur bulmak adına Lana Del Rey dinlemeye karar verdim.
Okula geldiğimde karşımda gördüğüm küçük sürtükler bana alay edercesine bakıp konuşmalarına devam ettiler. Sonra bahçede sıra olduk ve müdür rutin konuşmasına başladı. "Evet sevgili çocuklar hepinizi harika bir bekliyor. Sınıflara dağılabilirsiniz."
Tabi daha farklı bi şeyler de söylemişti ama ben dinlememiştim.
Sınıfımı öğrendikten sonra yavaş adımlarla yürümeye devam ettim.
Heyecanlı mıydım?- HAYIR
Sıkılmış mıydım?- KESİNLİKLE EVET
Sonunda sınıfa girip bir sıra bulduğuma sevinerek oraya geçtim ve yerleştim. Ama o sıraya oturmamla herkesin bana bakması bir olmuştu. Erkeklerin bazıları acıyarak bakarken kızlar daha çok dalga geçme havasındaydı.
Bu aptalların derdi neydi böyle?
Herkes gibi boktan bir sıra bulup ona oturmuştum. En arkayıda özellikle seçmiştim. Ama bunda gariplik yoktu ki. En az 1 dakika boyunca bana baktıktan sonra hepsi eskiye dönmüştü. İnsanlar bazen çok mal olabiliyordu işte.
Dersin birazdan başlıyacağını bildiğim için biraz daha görünmemek adına sıraya sindimve çantamı yastık niyetine kafamın altına alıp uyumak için hayaller kurmaya başladım. Babamın bizimle olduğunu, mutlu bir ailemiz olduğumuzu, gece ben uyurken saçlarımı koklayıp öpen ve beni hep seven bir annem olduğunu...
🔯🔱
Gözlerimi yavaşça açtığımda hala derste olduğumuzun farkına varamamıştım ki şu an sersemlemiş ya da gece 5 şişe bira içmiş gibi gibiydim. Başımda da hafifi bir ağrı yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı zaten. Kafamı kaldırdığımda tahtada yazılan formüller dersin geometri olduğunu kanıtlıyordu. Bu dersten nefret ediyordum. Hatırlıyorumda 9. sınftayken bu dersten kalmıştım. Bu dersi bulanlara bir kez daha lanet okuduktan sonra etrafımı incelemeye başladım. Öndekiler çoktan inek moduna girmişlerdi. Kafamı yavaşca soldan sağa çevirirken yanımda biri olduğunu fark ettim. Kim olduğuna bakmak için kafamı eğip biraz daha yakından bakmaya çalışırken yanımdaki anlık bir hareketle bana döndü. Kaşlarını kaldırmış ' hayırdır bi şey mi var ' gibisinde bi bakış attı. Tepki vermeden suratını incelemye devam ettim.
Mükemmel denecek kadar harika kahve tonlarında bi o kadar da buz gibi soğuk bakan gözleri , biçimli dudakları ve yine aşırı biçimli bir çene yapısı vardı. İçimdeki abaza ' oha TAŞ ' diye bağırırken ben umursamazca önüme döndüm.
"Bir daha ki ders başka sıra bul!" dedi sert ve soğuk sesiyle. Kendini ne sanıyordu. Neymiş başka bir sıra bulacakmışım. Yok ya! GERİZEKALI.
"Bence burası oldukça rahat." dedim en umursamaz halimi takınarak.
Nefesini kulağımda hissetiğimde "Rahat batabilir. Dikkat et bence." dediğini duydum. Nane şekeri kokan sesiyle fısıldamış ve tüylerimi diken diken yapmıştı.
Korkunç derecede soğuk sesiyle ne kadar ürkütücü bir insan olabileceği bir an için gözümde canlandı. Gözlerimi tekrar yana çevirdiğimde kimse yoktu. Zil çalmıştı ve ben gittiğini bile farketmemiştim. Kendimi ilk defa bu kadar aptal hissetmiştim. Ondan nefret etmiştim. Kendini beğenmişin tekiydi. Belki ön yargılı davranıyordum ama öyle hissediyordum. Bana böyle davranmaya hakkı yoktu. Ayrıca kim olduğunu sanıyordu da kalkıp gitmemi emrediyordu.
Yanıma oturan kız beni düşüncelerimden uzaklaştırmış gerçek dünyaya dönmemi sağlamıştı. Şaşkın ve bir o kadar da heyecanlı görünen kızın hafif dalgalı kahve saçları pembe bir kurdaleyle tutturulmuştu. Yüzünde onu daha da sevimli bir hale sokan çilleri ona sıcak biri olduğu görünümünü veriyordu. "Merhaba ben Ezgi." dedi hafif ve narin sesiyle. Uzattığı elini sıktığımda yüzündeki gülümseme biraz daha büyüdü.
"Bende Defne" dedim sevimli çıkarmaya özen göstermeye çalıştığım sesimle. Çünkü genelde pek sevimli değildim.
Ardından büyük bir heyecanla devam etti.
"Onunla tanıştınız mı? Of keşke seni önceden uyarsaydım. Onun adı Meriç."
Bir kaç saniye durakladı. "Meriç Taşer, o okulun en havalı ve kendini beğenmiş yaratığıdır. Yaratık diyorum çünkü tuhaf ve kolay kolay kimseyle konuşmaz. Kızlara göre play boy ama o bu okuldan hiçbir kızla çıkmaz. Okulun sahibi babası ve kendileri de oldukça zengin." Aklına gelen yeni birşeyle gözlerini biraz daha büyütüp uyarıcı bir havaya büründü. "Sana tavsiyem ondan uzak dur. Kızlarla sadece yatmak için takılır. Yani anlayacağın tam bir pisliktir, biraz da psikopattır kendisi."
Sonunda anlatacak bişey bulamadığında susmak zorunda kalmıştı. O kadar heyecanlı görünüyordu ki sanki yeni gelen ben değil de o gibiydi.
Ağzım açık onu izlerken bir an beynime dank eden bi düşünceyle kendime geldim. Şimdi ben onun sırasına oturmuştum ve o da kızmıştı, yani ben başıma bela felan almış olamazdım değil mi? Umarım daha okulun ilk gününden böyle bir belaya bulaşmamışımdır. Adının Ezgi olduğunu öğrendiğim kıza teşekkür edip zilin çalmasıyla önüme döndüm. Ezgi de sıcak gülümsemesiyle el salldıktan sonra yerine geçmişti.
Korkmaya başlamıştım. Hayır diye geçirdim içimden. Bir aptaldan korkamazsın. Korkmuyordum, korkmamalıydım. Kesinlikle korkmamalıydım. Ama bu, o keskin bakışlarıyla bana bakarken ne kadar mümkün olabilirdi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ
Teen FictionEvinde yaşıyor, Aynı okula gidiyor, Ve ona aşık oluyordum. Asla beni sevmeyeceğini bile bile.