Babama eve dönerken aklıma gelen uçan balon sürprizini yapmıştım. Üç tane uçan balon ve üçünün birleştiği ipin ucunda babama kısa ve öz bir özür. Büyük ihtimalle burnumun sürttüğünü düşünüp affetti. Ve ben balonları saklamıştım,bu sabah Hira’ya verecektim.Gerçi özel bir gün olmamasına rağmen…hediyeleşmek sünnet işte.
Bisikletimin kenarına bağlanmış balonlar yüzünden yoldaki bazı gözler bana çevrilmişti.
Eskiden böyle şeylerle onurlanırdım veya bir erkeğin bana karşı hisleri olmasını çok isterdim.Ah!Ortaokul hayatım gerçekten benim cahiliye dönemimdi.
Şimdiyse okulda beni takıntı haline getirmiş bir adet Hakan’a sahiptim.Aslında tanıdığımda iyiydi,sanırım insan sarraflığımı onda kullanamamıştım.
Okula girdiğim sırada yine aynı göz olayını yaşadım ve bu sefer ben de göz kapaklarımı kaldırdım.Hira’nın bana doğru gelişi görüş alanıma girerken bana bakmayan Yusuf ise dikkatimi çekmişti.Kolu alçılı?Ben hala alçısına bakarken yüzünü bu tarafa döndü.Gözlerinin içi gülüyordu,ben dedim bu çocuk iyi aşık olmuş diye kimse dinlemedi ki.Kimseye de anlatmadım ya neyse.Bir fark ediş ile Hira’ya döndüm gözlerim ve vücudum ile.
Gülen gözleri balonlarla buluşunca ağzı kulaklarına varmak deyimini Hira’da canlı canlı izliyordum.
* * * * * *
Hira’nın okulun arka tarafına geçip balonları tek tek gökyüzüne bırakması;Ahmet,Mustafa ve Yusuf’un Cuma namazı için okuldan kaçışı;Hakan’ın bana ne zamandır bulaşmayışının bana verdiği mutluluğun ardından eve varabilmiştim.
* * * * * *
Okullar açılalı bir ay olmuştu.Koskoca bir ay geçivermiş,ben yaşlanmıştım.
Bugün Eyüp geleceği için bisikletimi almamıştım ama yağmurun yağış hızı altında yürüyebilmek için pek uygun değildi.Otobüse binen bir yolcu için,o an,en güzel şey boş bir cam kenarı koltuğudur.Ve ben yine bulamam,ayakta bir yolculuğa mahkum olurum.Oldum.Olsundu.Dayanırdım.
Seçmeli dersin bol olduğu okul gününde,bu derslerde test çözen ezik Lys öğrencileriydik.Çıkış saatine dakikalar kala cebimdeki telefon titredi.
Gönderen:Süt Kardeşciğim
“Kapının önündeyim.”
Hocanın bizimle ilgilenmediğini anladığımda telefona döndüm;
Gönderilen:Süt Kardeşçiğim
“Lavaboya uğruyorum accık bekleyeceksin?”
“Tamam.” Cevabını aldığım sırada zil sesi okulu doldurdu.Hira’yla feraceli ve örtülü şekilde lavabodan çıkış kapısına doğru ilerledik.Eyüp’ün birkaç hocayla konuştuğunu gördüğümde adımlarım hızlandı.Birden kolumun tutulmasıyla,hayır sıkılmasıyla irkildim.Aynı gücün sahibi beni kendisine çevirirken ağzımdan bir “Hii!” nidası çıkmıştı.Hakan,yüzü yaradan ve morluktan geçilmeyen Hakan.2 senedir beni sevdiğini söyleyen,kavgadan çıkmayan,fen lisesine gelişine şaşırdığım Hakan.
“Nereye gidiyorsun Elif!” dedi sinirli nefesi yüzüme çarparken.İlk anın şokunu üzerimden attığım gibi kolumu kurtarmaya çalıştım.
“Ne yapıyorsun Hakan!” Kolumu kurtaramaya çalıştığım saniyeler içerisinde bize dönen bakışlar vardı.Hakan’ı çoğu kişi bilir ve korkardı,serseriliğinden.Eyüp gördü mü diye başımı çevirmek isterken çenemi tuttu.Ah,Hira’yı kantine yollamamalıydım.
“Söylesene Elif!” aniden kafamı çevirmemle eli kaydı.
“Kendine gel Hakan!” Hala çekemediğim koluma bakıp kafamı kaldırdım.Yusuf’un beyaz yüzünün sinirle kızardığını görünce kurtulduğumu düşündüm.Bu sırada Dilara’nın kahkahasını duymam bir olmuştu.Ne haysiyetsiz insanlar var Ya Rabbi.
Eyüp’ün “N’apıyorsun lan!” diye bağırışını duymam ve kolumun serbest kalması aynı saniye içinde oldu.Yusuf ve arkasındaki Ahmet’in yanıma gelmesine birkaç adım kalmışken durmuşlardı.Şimdi ise benimle beraber yerdeki Hakan ve son yumruğunu atan Eyüp’e bakıyorduk.
Hira’nın bağırışı Eyüp’ün dikkatini iyice dağıtmış olacak ki ayağa kalktı.
“Elif! Eyüp!”
Bu vakitsiz olayı şom ağzıma yükleyip,Eyüp’e döndüm.Bakışlarım sonucu hala sinirli olan gözlerini Hakan’a çevirdi;
“Ulan seni bir daha bu kızın 10 metre yakınında göreyim sülalen yerinde kalmaz!”
Sözünü bitirdiği gibi yürümeye başladı.Bu sırada Hira benim yanıma gelmiş bir şeyler anlama çabasıyla konuşuyordu.Ben hala ayaklarımı harekete geçirmeyince Eyüp sinirle döndü ve bileğimi tuttuğu gibi çıkışa doğru yürümeye başladı.
Arkamda söylenen bir adet Hira,önümde tıslayan bir adet Eyüp vardı.Kafamı çevirdiğimde Hakan’ın yerinde olmadığını gördüm.Ahmet hala sinirliydi, Yusuf’un ise farklı bakışları vardı.Adlandıramadığım…
* * * * * * *
Feracemin olması nedeniyle hiçbir hazırlanma girişimine girmeden Eyüp’ün arkadaşlarıyla buluşmuştuk.Şimdi bir kafede,nargile içilen bir kafe,oturmuş muhabbeti dinliyordum.
Ve okuldan sonraki bir saat Eyüp’e Hakan’ı anlattım.Bir an geri dönüp sülalesi ile uğraşmak istese de vazgeçirmiştim çok şükür.Eskiden beni hiç umursamazdı yeni yeni değere biniyorum.Eyüp benim dayımın oğludur aslen ama anacığının sütünden bende yararlandığım için aynı zamanda süt kardeşim.Tabi benden bir buçuk yaş büyük.
Eyüp’e uzatılan nargilenin geri çevrilmesi benim nacizane bakışlarım sayesinde olmuştu.Ama ilk geldiğim dakikadan beri benden haz etmediklerini anladım.Tamam,onların yaşam tarzına uymaya bilirim,ama bu kadar da belli edilmez.Ayıp. Eskilere dalıp giden muhabbeti bölen bir kızılcık elması olmuştu.Kız elmacık kemiklerini allığa batırmış ne yapayım?
“Aa Eyüp,seni beklemiyordum.” Dedi yapmacıkların şahı gülümsemesiyle.İnsan sarraflığı görevime geri dönüş yaparken kendimi Dedektif Gadget gibi hissediyordum.
“Aslında ben de seni beklemiyordum Sultan.” Diye mırıldandı Eyüp.Belli ki duyulmuştu.
Sultan?Adı Sultan.Aklıma gelen şeyle dudaklarımı birbirine bastırmaya uğraştım ama ne oldu?Kıkırdadım.Ve Sultan bana bakarak;
“Beni yeni… arkadaşınızla tanıştırmayacak mısınız çocuklar?” dedi.
Karşıma kurulan bir de mini eteğe rağmen bacaklarını üst üste atan,ki sonbahardayız,kızılcık elmasına döndüm.
“Eyüp’ün arkadaşı.”
Bir şaşırma işareti olarak kaşlarımı kaldırdım.Hayır anlarım insan umursamaz ama neci olduğumu dinlemeyecek kadar mı?Hah görgüsüzler.
“Kuzeniyim ben Eyüp’ün.”
Bu arada aklıma gelip kıkırdamamı sağlayan şey,Eyüp’ün adının Ferhat madığından ötürü bir birliktelik olamayacağıydı.Hani Ferhat ile Sultan,Cennet Mahallesi falan.Neyse.
“Hadi ya,çarşaflı kuzen beklemiyordum senden Eyüp.”
Kıza bak.Allah’ım nerelere düştüm?O kadar bilgisiz ki “Ben cahilce bilmiyorum.” diyesim geldi,daha çarşafı bilmiyor.
“O ferace,çarşaf değil.” Diye soludu Eyüp.Uu bir geçmiş kokusu alıyorum.’Kin besleniyor’ alarmı!
Eyüp’ün cevabının ardından yerimden kaktım.Daha fazla durursam kırılacak ve kıracaktım.Hiç gerek yok.
“Ben gidiyorum Eyüp,kalmandan yana da değilim ama sen bilirsin.”
Böyle dobra bir cümle ardından gelecek pişmanlığı unutup,tekrar konuştum ama bu sefer arkadaş grubuna yüzümü döndüm;
“Çok güzel bir önyargı ile ağırladınız,çok teşekkür ederim.” Dedikten sonra arkamı döndüm.Eyüp’ün ayaklandığını “Üzecek adam mı bulamadınız?Neyse hadi eyvallah.” Deyişinden anlamıştım.
Evet bence de üzecek adam bulamamışlar.
Ne kadar sığ bir çoğunluğa sahibiz.Entel takılan insanlar daha saygının “s”sini bilmiyorlar.
Eyüp’ün tepkisi de ancak tanımadığı kendinden küçük olan Hakan’a yetiyor.Burada beni ezmiş ezmiş bir de üstüne çiğnemişler bu anca “Üzecek adam mı bulamadınız?”Hadi vursana yumruğunu masaya,olmadı azıcık sinirlen,savun.Of antilop kafa işte.
Eve bırakma gibi bir lüksü yok zaten arkadaşın,komşuyuz.Yolda giderken hiç konuşmadık,konuşursam sinirimi ondan çıkartabilirdim.
Ah!Ama cidden.Benim kırılmadığımı falan mı zannetmişlerdi.Benimki de kalp,hatta eminim onlarınkinden daha kalp.Gülüşleri bile yapmacık olan,dünyevi zevklere tabi insanları kafama takmamam gerekirken gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.Belki de olayların üst üste gelmesinden bilemiyorum.
Ama en çok yıllardır “abi gibi kol kanat germesi”ni beklediğim Eyüp’ün arkadaşlarının yanında yine yeniden öyle davranmasıydı.
Eve girip,ailemle çok kısa bir muhabbetten sonra odama geçtim.Şimdiyse kafede sıktığım dişlerimin hıncı gözyaşlarımla çıkıyordu.
Of beh!
Hayır,of değil Allah’ım af!
İlk olarak "Kızılcık Elması"ndan bahsedeyim.Öyle bir meyve yok arkadaşlar. :DDd "Kızılcık" diye var ama ben küçükken öyle dediğim için dilimde öyle kalmış ve hikayeye nasip oldu. :)) Umarım bölümü beğenirsiniz,oruçlu kafasıyla ancak bu kadar.
Multimedia Elif'in feracesi öyle bir şey işte.Şarkı bir fon müziği,ama ben çok beğeniyorum.Dinleyin. :)
Vee diğer bölüm Yusuf'un ağzından. :) Şimdi sizi Allah'a emanet edip çekiliyorum.