5- Ferace.

34.8K 1.8K 108
                                    

Babama eve dönerken aklıma gelen uçan balon sürprizini yapmıştım. Üç tane uçan balon ve üçünün birleştiği ipin ucunda babama kısa ve öz bir özür. Büyük ihtimalle burnumun sürttüğünü düşünüp affetti. Ve ben balonları saklamıştım,bu sabah Hira’ya verecektim.Gerçi özel bir gün olmamasına rağmen…hediyeleşmek sünnet işte.

Bisikletimin kenarına bağlanmış balonlar yüzünden yoldaki bazı gözler bana çevrilmişti.

Eskiden böyle şeylerle onurlanırdım veya bir erkeğin bana karşı hisleri olmasını çok isterdim.Ah!Ortaokul hayatım gerçekten benim cahiliye dönemimdi.

Şimdiyse okulda beni takıntı haline getirmiş bir adet Hakan’a sahiptim.Aslında tanıdığımda iyiydi,sanırım insan sarraflığımı onda kullanamamıştım.

Okula girdiğim sırada yine aynı göz olayını yaşadım ve bu sefer ben de göz kapaklarımı kaldırdım.Hira’nın bana doğru gelişi görüş alanıma girerken bana bakmayan Yusuf ise dikkatimi çekmişti.Kolu alçılı?Ben hala alçısına bakarken yüzünü bu tarafa döndü.Gözlerinin içi gülüyordu,ben dedim bu çocuk iyi aşık olmuş diye kimse dinlemedi ki.Kimseye de anlatmadım ya neyse.Bir fark ediş ile Hira’ya döndüm gözlerim ve vücudum ile.

Gülen gözleri balonlarla buluşunca ağzı kulaklarına varmak deyimini Hira’da canlı canlı izliyordum.

* * * * * *

Hira’nın okulun arka tarafına geçip balonları tek tek gökyüzüne bırakması;Ahmet,Mustafa ve Yusuf’un Cuma namazı için okuldan kaçışı;Hakan’ın bana ne zamandır bulaşmayışının bana verdiği mutluluğun ardından eve varabilmiştim.

    * * * * * *

Okullar açılalı bir ay olmuştu.Koskoca bir ay geçivermiş,ben yaşlanmıştım.

Bugün Eyüp geleceği için bisikletimi almamıştım ama yağmurun yağış hızı altında yürüyebilmek için pek uygun değildi.Otobüse binen bir yolcu için,o an,en güzel şey boş bir cam kenarı koltuğudur.Ve ben yine bulamam,ayakta bir yolculuğa mahkum olurum.Oldum.Olsundu.Dayanırdım.

Seçmeli dersin bol olduğu okul gününde,bu derslerde test çözen ezik Lys öğrencileriydik.Çıkış saatine dakikalar kala cebimdeki telefon titredi.

Gönderen:Süt Kardeşciğim

“Kapının önündeyim.”

Hocanın bizimle ilgilenmediğini anladığımda telefona döndüm;

Gönderilen:Süt Kardeşçiğim

“Lavaboya uğruyorum accık bekleyeceksin?”

“Tamam.” Cevabını aldığım sırada zil sesi okulu doldurdu.Hira’yla feraceli ve örtülü şekilde lavabodan çıkış kapısına doğru ilerledik.Eyüp’ün birkaç hocayla konuştuğunu gördüğümde adımlarım hızlandı.Birden kolumun tutulmasıyla,hayır sıkılmasıyla irkildim.Aynı gücün sahibi beni kendisine çevirirken ağzımdan bir “Hii!” nidası çıkmıştı.Hakan,yüzü yaradan ve morluktan geçilmeyen Hakan.2 senedir beni sevdiğini söyleyen,kavgadan çıkmayan,fen lisesine gelişine şaşırdığım Hakan.

“Nereye gidiyorsun Elif!” dedi sinirli nefesi yüzüme çarparken.İlk anın şokunu üzerimden attığım gibi kolumu kurtarmaya çalıştım.

“Ne yapıyorsun Hakan!” Kolumu kurtaramaya çalıştığım saniyeler içerisinde bize dönen bakışlar vardı.Hakan’ı çoğu kişi bilir ve korkardı,serseriliğinden.Eyüp gördü mü diye başımı çevirmek isterken çenemi tuttu.Ah,Hira’yı kantine yollamamalıydım.

“Söylesene Elif!” aniden kafamı çevirmemle eli kaydı.

“Kendine gel Hakan!” Hala çekemediğim koluma bakıp kafamı kaldırdım.Yusuf’un beyaz yüzünün sinirle kızardığını görünce kurtulduğumu düşündüm.Bu sırada Dilara’nın kahkahasını duymam bir olmuştu.Ne haysiyetsiz insanlar var Ya Rabbi.

Elif Gibi DikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin