Ed Sheeran~Friends
Bu şarkı bu hikayeyi yazarken en çok ilham aldığım şarkıydı sanırım :) aklımdaki yoonmin'e çok güzel uyuyordu. Umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar!
—Kısacık süren ara tatilin bitmesine ve bunaltıcı okul döneminin başlamasına üç gün kalmıştı. Bu süre boyunca Jimin Yoongi'yi her fırsatta kaymaya teşvik etmiş ve büyük bir ilerleme kaydettiğini görünce de çok sevinmişti. Yine de Yoongi en çok tribünde oturarak kafasını yasladığı yarım duvardan Jimin'in buz üstündeki asil dansını izlemeyi seviyordu.
Jimin ise fark ettirmese de onu böyle romantik bir edayla izleyen çocuğun yoğun bakışlarına her takıldığında utanıyor, buzun üzerinde hızlanarak kendi yarattığı soğuk esintinin yanaklarındaki pembeliği uzaklara üflemesini istiyordu.
Arada bir yorgunluktan gözleri kapanan koyu saçlı çocuğun uykusunu kaçırıyordu ne kadar kıyamasa da. Yoongi'nin uykulu uykulu yuvarlanan sözcükleri ve esnerken büzdüğü küçük dudaklarını görmekten hoşlanıyordu.
Salonun her bir yanını esir alan klasik müzik yine koyu saçlıyı başka diyarlara götürürken Jimin bir anda daha yüksek sesli bir klasik parça açıp Yoongi'nin aniden kafasını kaldırarak tek gözü kapalı bir şekilde etrafa bakmasına yol açtı. Yoongi'nin bu şapşal halleri Jimin'in karnında bir hareketlenme yaratsa da umursamayıp yine döne döne yanına gidip bacaklarını iki yana ayırarak hizasına eğildi ve çocuğun uykulu gözlerini kendi kahverengilerine kenetledi.
"Kaçta yattın yine?"
"Bilmem, hava aydınlanıyordu sanki."
"Neden uyumuyorsun Yoongi?" Yoongi cevap vermeden bakışlarını birkaç saniyeliğine kaçırdığında Jimin iç çekip onun gibi kollarını aradaki bariyere dayayıp büktüğü dudağıyla koyu saçlıya baktı.
"Tamam, uyu hadi." Jimin bir tebessümle söylediğinde Yoongi tam tersini yaparak gözlerini biraz daha açmış ve Jimin'e öylece bakmaya başlamıştı.
Belki birkaç dakika, belki de daha fazlaydı, fakat onlar birbirlerinin gözlerinde kaybolurken birbirini kovalayan şarkıları duymaz olmuşlardı. İkisi de onları ayıran yarım duvarın üstüne yaslanmış, bir diğerini izliyordu. Jimin Yoongi'nin küçük, büzdüğü pembe dudaklarında, şişmiş boncuk gözlerinde, dikkatli bakmadıkça görülmeyecek silik çillerinde ve alnını kapatan laciverte çalan kıvırcık perçemlerinde; Yoongi ise sarışının dalgalı, yumuşak saçlarının umursamazca dağılışında, ucu hafifçe kızarmış basık burnunda, şimdi ona bakarak güzelce gerilen soğuktan biraz çatlamış olan dudaklarında ve arada kırpıştırdığı uzun kirpiklerinde kalakalmış, başka hiçbir şey görmek istemeksizin ellerinde olsa sonsuza kadar birbirlerine bakma sevdasıyla tutuşuyorlardı.
Biliyorlardı, arkadaşlıktan öteydi bunların hepsi. Arkadaşlık değildi, arkadaştan başka her şey olabilirlerdi.
Ne kadar uzaklaşmaya, göz ardı etmeye çalışırlarsa çalışsınlar, bakışları yine onlara evlerinin yolunu gösterecek, oraya ulaştıracaktı onları.
Birbirlerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐜𝐚𝐧'𝐭 𝐧𝐨𝐛𝐨𝐝𝐲 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐲𝐨𝐮, 𝐲𝐦
Fanfiction[yoon.min] "Beyaz buzun üstündeki zarif hareketlerini anlatmaya kelimelerim kifayetsiz kalır, büyüsünü bozmaktan korkarım. Bilmem o güçlü sıçrayışlarının, dengeli dönüşlerinin isimlerini. Ama hep gözümde minik, beyaz bir güvercindir Park Jimin. V...