Koyu kahverengi.
Sadece kahverengi nin en koyu tonu mu?.
Hayır .
Koyu kahverengi, kahverengi nin kirliliğini saklayan dır.
Kötülüğünü içinde tutan dır.
Koyu kahverengi,
Onun gözlerinin rengi.
Benim gözlerimin rengi.
Birbirimizi birbirimize bağlayan renk.
Benim için hayatın rengi.
iyiliğin rengi.
Kötülüğün rengi.
Koyu kahverengi,
Aşkın rengi
...
O sırada onunda bakışları bendeydi.
" doğru " dedim . Urasa bakarak. Başımı umuta çevirmeden konuşmaya devam ettim.
" doğru . Şimdi söylediğin, söyleyeceğin herşeyi. Yapmak zorundayım. "
Uras bir an gözlerini kısıp. Bana bir bakış attı ve önüne döndü.
O sırada umutun sesiylede bende bakışlarımı umuta çevrdim.
" evet bakalım ufaklık benden ne istiyorsun. ?"
Umut meyve suyundan bir yudum alıp
" bugün benim yanımda ol. Bir yere gitme"
Dedi .
sonra urasa döndü ve
" abi lütfen bu abya bugün benimle olsun lüfteeeen"
Urasa baktığımda alindeki çay bardağı nı masaya koydu ve yavaşça ayağa katlı.
" olmaz bugün okulumuz var . Başka bir gün tamam mı?"
" ya abi lüfeeen ben bugün istiyorum." O sırada umutun yanındaki kız umuta döndü
" umutcum zorlama istersen . Abinin okulu var bugün gitsin başka bir gün arkadaşını getirir "
" tamam"
Uras eve doğru yürüyünce bende ayaklandım. Ama lara denen kızın sesini duyunca yerimde durdum.
" Sen!"
Arkamı döndüğümde tam olarak gözümün içine bakıyordu .
" evet"
Sesim oldukça cılız çıkmıştı.
" uras ın neyi oluyorsun. ?"
Açıkçası lara nın dediği şeye şaşırmamıştım... çünkü krşılaştığımızdan beni bana çok tuhaf davranıyor du. Nedense ona cevap vermek istemiyordum. Çünkü vereceğim bir cevabım bile yoktu. .
Sahi. Biz urasla neydik. .
Arkadaş?
Evet arkadaş...
Ama sadece bir aylık arkadaş olacaktık. Bir ayın sonunda ne olacak tı hiçbir fikrim yoktu.
Kendimi toparlayıp lara ya dondup " arkadaş " diye mırıldandım....
Ve arkamı dönüp yürümeye başladım.
Salona girdiğimde Uras üstüne ceketini alıp bana döndü. Başıyla kapıyı işaret edince ses çıkarmadan dışarı çıktım.
Arabaya bindigimizde urasa dönüp
" önce beni evime bırak üstümü değiştirmem lazım " dedim.
Bunu dememle uras ın gözleri beni buldu. Bakışları bacaklarımda kalınca .
Telaşlanıp elbisenin eteklerinden tutup çekiştirmeye başladım.
Uras derin bir nefes alıp yola dönünce bende başımı cama yasladım .
Ve evimin adresini tarif etmeye başladım.●□●□●□●□●□●□●□●□●□●□●□●□●□●□●
evimin önünde durunca urasa dönüp.
" teşekkür ederim " diye mırıldandım.
Kapıyı itip inmeye yeltenince uras ın sesiyle durdum ve ona döndüm.
" beklememi istermisin?"
Olumsuz anlamda başımı salladım ve
" Sen git . Ben bugün okula biraz geç geleceğim. Ilk derse yetişemicem. "
Dedim.
Bunu dememle kaşlarını çattı. Ama ses çıkarmadı. Sonunda pes edip derin bir nefes aldım. Ve
" ben ... dün gece -"
" in hadi"
Ve arabadan indim...
Eve gittiğimde. Salonda annemle karşılaştım.
" anne?"
" anne yaa. Nerdesin sen. Telefonunuda kapatmışsın . Allahtan pelini aradım da . Uyuyo dedi. "
" pelin mi? . Haa pelin. Evet ya uyuyordum. Ya anne kusura bakma arayamadım seni"
" tamam tamam bu seferlik affedildiniz ama bidahakine. Böyle kolay kurtulamazsın"
Annemin yanağına masum bir öpücük bırakıp merdivenlere yöneldim
" ben hazırlanayım. Bugün başım çok ağrıyor okula biraz geç gideyim dedim"
" tamam kızım sen giyin aşağı in bende bize kahvaltı hazırlayayım "
" yok ya annecim sen kahvaltını yap ben pelinlerde yaptım. "
" tamam canım "Odama çıktığımda ilk iş olarak telefonumu şarja taktım. Ve direkt banyoya yöneldim. Guzel bir banyoya ihtiyacım vardı. .
Sıcak suyu açıp kuvetin dolmasını beklerken aynanın karşısına geçip kendime baktım . Yüzüm solmuştu hemde gereğinden fazla.
Babam geldi birden aklıma. Bana hep
Kızımın bu güzel yüzü ileride birine aşkla gulumseyecek.
Bende o günü bekliyorum meleğim.
Derdi.
Sağ gözümden bir damla yaş akınca .
Hemen silip dolan küvete yaklaştım. Üstümdekilerden kurtulup. Suya girdim. Suyun verdiği rahatlıkla gözlerimi kapattım.
Pelin ve emre. Hayatımda olmasaydı bunca şeye dayanamazdım. Yapamazdım. Babamın ölümünden sonra annem bi okadarda durulmştu.
Onun için çok zordu biliyorum. Ama yapacak bir şeyim yoktu ona destek olmaktan başka.
Derin bir nefes alıp kendimi sıcak suyun rahatlığına verdim.
.............Banyodan sonra . Okul kıyafetlerimi giyip aşağıya indim .
Annem salonda kahve içiyordu.
Yanına gidip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.
Bana gülümseyip " hadi kendine bir kahve yap beraber içelim meleğim"
" yok annecim ben çıkıcam okula geç kaldım"
" tamam kızım dikkat et ve eve erken gel"
"Tamam"
Çantamı alıp evden çıktım. Cebimden kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktım ve sıradan bir müzik açtım.
......
Bazen akışa vermelisin herşeyi.
Unutmalısın...
Bırak kalsın ardında herşey .
Bırak herkes kendi kötülüğünde boğulsun...
Kendi bataklığında kasın.
Kendin ol içinde...
Bir yıldız kayar her gece . O yız yalnız senin dileğini değil milyonlarca insanın dileğiyle silinir gökyüzünden....
Dileğin gerçek olmaz . Evet. Çünkü gücü yetmezki o yıldızın dilekleri gerçekleştirmesine.
Onca insanın dileğini gerçekleştiremez.
Bir gün sende yıldız olacaksın unutma . Onca insanın dileğini alıp kayacaksın.
Ama onca insandan kendi dileğinide alacaksın yanina.
..............Okula varınca . Kulaklıklarımı çıkarıp . Merdivenleri çıkmaya başladım.
Kendi katıma gelincede sınıfıma doğru ilerledim.
Kapıyı çalıp açtığımda. Karşımda çiğdem hocayı gördüm ve derain ingilizce olduğunu anladım.
Özür dileyip içeri girdim ve yavaş adımlarla urasın yanına oturdum.
O sırada pelin arka sıradan bir not uzatınca hocaya belli etmeden aldımİyimisin?
Hemen cevap yazıp arkaya uzattım.
İyiyim kuzum yok bir şey.
O sırada urasın bakışları altında kaldım. Artık inat etmeyecektim. O ne yapıyorsa aynısını yapacaktım.
O inat edecekse bende inat edecektim. Bende bakışlarımı ona çevirdim ve gülümsedim. Kaşlarını çatıp bana ne olduğunu anlamaya çalıştı. Defteri açıp bir seyler yazdım ve urasın önüne uzattım.
Bir ay sonra senden isteyeceğim bir şeyin olmadığını biliyorsun değilmi. Ondan böyle bir şart koydun ortaya.
Yazıyı okuduktan bana kısa bir bakış attı ve kalemimi eline aldı. Bir seyler yazıp bana doğru itti .
Kim bilir belki o güne kadar benden isteyeceğin bir şey bulursun.
Gülümsedim ve yazmaya başladı
Tamam am ne olursa olsun yapacaksın tamammı. Ne olirsa olsun.
Yazıyı okuyunca gülümsedi ....
Ve yazdı.
Ne olursa olsun...
Gülümsedim...
O sırada zil çalınca urasa döndüm ve
"Kantinde bir şeyler içelim mi ?" Dedim .
Cevap vermeden ayağa kalktı ve kolumdan tutup sınıfın çıkışına yöneltti.
Kantine girdiğimizde boş bir masa bulup oturduk...birkaç saniye sonra yerimden kalktım ve iki bardak kahve alıp yarime oturdum. Elimdeki bir bardağı onun ününe koyup diğerinden bur yudum aldım. Biraz sıcak gelsede belli etmemeye çalıstım. Ama o sırada urasın sesini duyunca bakışlatımı ona çevirdim.
" iyimisin ?"
"Evet"
" ne bileyim biraz tuhaf davranıyorsun"
Bunu demesiyle derin bir nefes aldım ve "yok birşeyim. iyiyim "
Sonra konuşmadı.öylece bana bakarken inadına yaptığını farketmiştim.
En sonunda rahatsız olduğumu gorünce gülümsedi ve önüne döndü.
O her gülümsediğinde bende istemsizce gülüsüyordum. Gamzesi... sol yanağindaki tek gamzesi hoşuma godiyordu.
Sesizce kahvemi yudumlarken telefonumun çalmasıyla . Bakışlarımı masada duran telefonuma çevirdim.
Yabancı bir numara arıyordu.
05....
Kaşlarım çatılırken belli etmeden telefonumu aldım ve aramaya cevap verdim.
"Alo"
"Merhaba simge hanım .
Ben mercan kafeden arıyorum. Geçen gün numaranızı pelin arkadaşınızdan almıştık. Kafe için canlı müzik düşünüyoruzda . Bende internetten sizin sesinizi duydum. Acaba bugun bir gelsenizde konuşsak."
Adamın dediklerine şaşırmıştım . Ama bunun gibi bur kaç teklif daha aldığım için belli etmeden boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım .
" ya aslında öyle bir şey düşünmüyorum. "
" ama bizim size gerçekten ihtiyacımız var bizi bir kırmayıp görüşmeye gelseniz "
Bir kaç saniye sonra " tamam" diye mırıldandım
" okul çıkışı uğrarım "
Telefonu kapatıp masaya koydum.
" önemli bir şeymi?"
Urasın sesini duyunca hayır anlamda başımı salladım .
bir iş görüşmesi sadece.
O gülümsedi....
Ve ben gülümsedim......