15. bölüm

2.4K 172 23
                                    

Pastaneden çıktıklarında akşam olmuş, hava kararmıştı. Rüzgar esiyordu. Baekhyun tüm önyargılarını kırmıştı. Chanyeol düşündüğünün aksine alçakgönüllü, samimi, sıcak kanlı, kibar, sevecen bir insandı. Bu kadar suratsız davranmasına rağmen o güler yüzlüydü. Günün sonunda ikiside gülüyordu. Chanyeol'ün yarası habire kanıyordu. "Artık rahat dur Chanyeol ağzını rahat bırak bir dakika gülmeden dursan bir şey olmaz. Jilet yarası küçük bir hareketle hemen kanar." Yolun ortasında durdurup kalan son peçetesiyle yarayı sildi. Chanyeol Ergen Baekhyun'dan bi hayli uzundu. Daha iyi silebilmek için parmak uçlarında havalandı. Chanyeol kıkırdayıp duruyordu. Kanı durdurdu. "Küçük bir kanamayı abartıyorsun Baekhyun. Bir damla aksa tüm peçeteyi kullanıyorsun."

"Bu son peçetemdi. Bir daha gülüp kanatırsan ilgilenmem." dedi ayaklarını düzeltirken. Chanyeol ciddi bir ifade takınmaya çalışarak "Peki." dedi. Pek başarılı değildi ama deniyordu.

Biraz daha yürüdüler. Sahile inmişlerdi. Chanyeol birden ellerini çıraparak küçük bir çığlık attı. "Ddeokbokkkii!" Koşarak ilerde ki satıcının yanında aldı soluğu. Baekhyun uzaktan satıcıya hararetli bir şekilde bir şeyler anlattığını gördü. Hızla Chanyeol'ün yanına gitti. İkisine de tabak hazırlatmıştı. Chanyeol tabağı alasıya bir chopstickine 3 tane ddeokbokki yerleştirip ağzına attı. Eliyle ağzını yelledi. Çok sıcaktı. Baekhyun'un bakışlarına güldü. "Hadi ye soğuyacak." Olduğu yerde küçük çocuk gibi zıplıyordu.

İkisi bir ddeokbokkileri yemeye başladılar. Her ağızlarına lokma atışlarında elleriyle ağızlarını yelliyolardı. Bu hareketleriyle gülüşüyorlar ve diğer lokmayı ağızlarına atıyorlar. Chanyeol'ün ddeokbokki heyecanına rağmen Baekhun daha önce bitirmişti. Chanyeol şaşkınlıkla çıkan yüksek sesiyle "Woaah! Baekhyun gerçek bir ddeokbokki yiyicisi!" diye bağırdı. Baş parmağı havada, elini sallıyordu. Baekhyun büyük bir kalabalıktan övgü kabul ediyormuş gibi hareketler yaptı.

Chanyeol'ün suratına baktığı an gözlerini devirdi. Chanyeol anlamamıştı. Baekhyun adımlarını yolun karşısında ki küçük bakkala yönlendirdi. Chanyeol sadece onu izliyordu. Baekhyun geldiğinde elindeki yarabandı ve peçeteye anlamazca baktı. Çenesinden akan sıcaklığı hissedince anlamıştı. Elini hemen çenesine götürüp atkısına değmemesi için kanı sildi. Baekhyun yaraya peçeteyi basınca Chanyeol elini çekti. Diğer peçeteyi elindeki küçük kan lekelerini silmesi için Chanyeol'e uzattı. "Doktor olmak isteyen, çalışkan biriyle arkadaş olduğun için kendini şanslı hissetmelisin, Chanyeol."

Yaraya dikkatle bakan ve temizleyen karşısındaki 'arkadaşa' baktı. Sabahtan beri acıyan yara onun ellerinin değmesi için bilerek kanıyordu. Onun elleri değdiğinde acı yok oluyordu. Chanyeol de bu acıya bu yüzden katlanıyordu ya. Söylediği şeye tebessüm etti Chanyeol. Elinde olsa sırıtırdı ama imkanlar sadece buna izin veriyordu. "İşte bitti." dedi elindeki ayıcıklı yarabandını yapıştırırken. "Şimdilik bununla idare et ve artık sırıtma. Sabah olunca hastanede düzgün bir temizletme yaptır. İz kremi almayı unutma yoksa yaranın izi kalır."

Elinde ki çöpleri kaldırım kenarında ki çöp kutusuna atıp geldi. Chanyeol her hareketini aklına kazırcasına izliyordu. Yürümeye devam ettiler. Chanyeol içten içe çekinerek ama dışardanda kendinden emin gözükerek kolunu Baekhyun'un omzuna attı. "Günün sonuna geldik Baekhyun." Gökyüzüne bakıyordu. Baekhyun da önce yüzüne sonra gökyüzüne baktı. Arada kar yüzünden oluşmuş küçük buzlar yüzünden zorlansalarda yavaş yavaş  yürümeye devam ettiler. İkiside istemesede hareketli geçen günün sonuna gelmişlerdi. Suskun bir şekilde yürüyorlardı. Rüzgar daha sertleşmişti. Chanyeol kabanı ve atkısıyla ısınıyormuş gibi gözüküyordu ama o eski, içten yamalı kaban ile pek mümkün değildi. Atkı ile idare etmeye çalışıyordu. Baekhyun kollarını önünde dolamış kendini sıkarak soğuktan korunmaya çalışıyordu. Ne atkısı ne de kalın bir üstü vardı. Güzel durduğunu düşündüğü üçün ve gençler arasında popüler olmasından kaynaklı kot ceket giyinmeyi seviyordu. Aralık ayı ve böyle bir hava için pek uygun olduğu söylenemezdi. Kendi kendine içinden sövdü kazağın onu ısıtacağını düşünmüştü.

Chanyeol yandan Baekhyun'a baktı. Üşüdüğünü farketmesi kısa sürmedi. Birden durup onu ısıtan tek şeyi, atkısını çıkardı. Baekhyun ise sadece izliyordu. Chanyeol Baekhyun'a dönüp atkıyı Baek'in boynuna sardı. Chanyeol fazla yakınlaşmıştı, Baekhyun bu yakınlıktan dolayı birden sıcak bastığını düşündü. Yanaklarına kırmızılıklar oturmuştu. Gözlerini kaçırdı, yüzünü atkıya bastırdı. Kalbi gün boyunca olduğu gibi çok hızlı atıyordu. Bu olayları sadece dramalarda görürdü ve bu hareketler kızlar için olurdu.

"Baekhyun." Sesin ilahi güzellikte ki sahibine baktı. Chanyeol artık açıklamak istiyordu. Saçma bulur muydu? Ya terslerse? Ya alaya alırsa? En kötüsü ve en olanaklısı, ya Chanyeol ile bir daha konuşmazsa? Biraz daha beklemeli miydi? Baekhyun'u inceledi. Meraklı gözlerle ona bakıyordu. Kırmızı yanakları ve soğuktan kızaran burnu ile tavşana benzetti. Gözleri pembe dudaklarına kaydı. Dudak arasından buharlaşıp çıkan nefesi olmak istedi. Dudağın sahibini öpmeyi o kadar çok isterdi ki. Yavaşça yüzünü kısa çocuğun yüzüne yaklaştırdı. Sonra gözlerine baktı. Baekhyun şaşkın ama sakin bir şekilde olacakları bekliyordu.

Bakışları tekrar dudaklarına kaydı. Dudaklarını dudaklarına yaklaştırdı. Olmak istediği nefes şimdi dudaklarında geziniyordu. Durmalıyım diye düşündü. Eğer durmazsam Baekhyun'u kaybedebilirdim.

Zorda olsa geri çekilmeye başladı. Dudaklarından çok da uzaklaşamadan omuzlarında iki el hissetti. Dudaklarında ise o pembe dudaklar vardı. Kısa çocuk parmak uçlarında kalkıp öptü Chanyeol'ü.

Chanyeol'ün gözleri şaşkınlıktan kocaman açıldı. Baekhyun'un ise gözleri kapalıydı. Chanyeol de gözlerini kapatıp Baekhyun'a karşılık verdi. Chanyeol'ün anlık olacağını düşündüğü öpücük derinleşiyordu. Baekhyun dudaklarını aralayıp Chanyeol'ün üst dudağını esir aldı. Baekhyun omuzlarında ki elleriyle Chanyeol'ün boynuna sarıldı. Nefesleri birbirleriyle yarışıyordu.

Baekhyun birden geri çekildi. Kızaran dudaklarını yaladı "Üzgünüm. B-ben şey, aslında bir anda oldu ya-" Chanyeol pişmanlığını yüzünden okudu. Onu daha fazla kötü hissettirmemek için gülmeye çalıştı. Chanyeol'ün gülmesiyle sözü yarım kaldı. Şaşkın bakışlarına açık ağzıda katıldı. Baekhyun yüzünü atkıya gömerek yürümeye devam etti. Chanyeol iyi ki atkıyı vermişti, yoksa kendini saklayacak bir yeri olamayacaktı. Chanyeol de Baekhyun'u takip etti. O nereye giderse peşinden gidiyordu. Ne laf atıyordu ne yanına gidiyordu, mesafe koyarak Baekhyun'u rahat bırakmayı tercih etmişti. Baekhyun durarak önünde ki içide ışık yanmayan eve baktı. Chanyeol de bakışlarını takip ederek binayı gördü. "İşte, evim." dedi, bakışlarını yerde tutuyordu. "O zaman, iyi geceler Baekhyun."

"İyi geceler." dedi ve koşarak evden içeri girdi. Chanyeol bir bakışını yakalamak için Baekhyun gidene kadar gözlerini ayırmamıştı üzerinden. Baekhyun ise kaçar gibi gözlerini yerden ayırmadan ayrılmıştı. Chanyeol ıssız sokakta, soğuğun ortasında kaldı. Yüzündeki salak gülüşle evine yol aldı. Ayakları dans ediyordu. O kadar mutluydu ki eve gidene kadar şarkı mırıldandı. Kardeşini uyandırmamak için sessizce işlerini halledip kardeşinin yanında ki yerini aldı.

Ya! Byun Baekhyun! [Texting]\ChanBaekWhere stories live. Discover now