Dün, hayatımda geçirdiğim en güzel gündü diyebilirim. Ve her güzel şey gibi bu da son bulmuş, yerini bir başka sabaha bırakmıştı.
Kalktığımda Jimin'i yatağında göremediğim için başta endişelensem de, odamızın değiştiği haberiyle geldiğinde az kalsın sevinçten havalara uçacaktım. Alelacele toparlanıp çantaları görevliye taşıttıktan sonra ilk işimiz kahvaltı salonuna inmek olmuştu. Kahvaltının hemen ardından ise odaya geri dönmüş, ne yapacağımıza karar veremediğimizden dolayı öğlene kadar kafa dinleme zamanı ilan etmiştik.
Jimin yatak başlığına yaslanmış, elindeki telefonla uğraşırken; ben de onun göğsüne uzanmış şekilde yanımda getirdiğim çocuk gelişimiyle ilgili olan dergiyi okuyor, önemli gördüğüm kısımların üzerini fosforlu kalemle çiziyordum. Arada bir de gözlerimi kapatıp, saçlarımda gezinen parmakların rahatlatıcılığını daha çok hissetmeye çalışıyordum.
İki günde hayatım düzene girmişti resmen. Her gün daha çok battığım bataklıktan sonunda kurtulmuş gibiydim. Kötü günler ona duyduğum güvenle son bulmuştu. Sadece bir parça umutla buralara geldiğimi bilmek, çok çalıştığım bir sınavda başarılı olmakla eş değerdi.
Başımı kaldırıp, gözleri telefonda olan bedenin belirgin çene hattında gezdirdim bakışlarımı. Ardından küçük bir kedi gibi burnumu o çizgi boyunca sürterek kulağının hemen altına minik bir öpücük bıraktım.
Bedeni birden kasıldığında ve nefesinin kesildiğini fark ettiğimde kaşlarım havalanmış, yüzümde şeytani bir gülümseme oluşmuştu. Elimdeki kalemi derginin arasına koydum ve dergiyi bir kenara kaldırdım. Ardından uzandığım yerden biraz doğrulup kollarımı Jimin'in boynuna doladım.
"Ne yapıyorsun Jungkook?" Sorgulayıcı bakışları üzerimde gezinmeye başlayınca "Bir şey deniyorum." dedim ve bu defa biraz daha yukarı çıkıp kulağının arkasına doğru dudaklarımı bastırarak derin bir öpücük bıraktım. Elleri birden belime dolandığında ve boğuk bir şekilde inlediğinde zafer kazanmış gibi kıkırdamıştım.
"İşte buldum." diye fısıldadım kısık sesle. Ardından aynı noktaya minik öpücükler armağan etmeye başladım.
"Neden bu kadar yaramazsın?" Tahrik olmuş sesiyle derinden gelen sorusu öptüğüm noktanın üzerinde olan dudaklarımın gülümserken gerilmesine neden olmuştu. Biraz daha ileriye giderek aynı noktaya dilimi değdirmeye başladığımda bedenimi birden çekti ve ben kendimi bir bebek gibi onun kollarının arasında uzanır vaziyette buldum.
Masum bakışlar atarken inandırıcı olması için kipriklerimi kırpıştırmıştım. Dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. Ardından "Seni yememem için bana bir sebep söyle." dedi sevimli bir şey görmüş gibi parlayan gözleriyle. Aslında şu an sevimli göründüğüme emindim...
"Hamileyim." dedim ve sırıttım. Bir süre bu bahanemi aklında tarttı. Fakat sonunda başını olumsuz anlamda salladı. "Geçerli değil."
Birden üzerime atıldığında ve başını boynuma gömüp yaptıklarımın acısını çıkarmak ister gibi huylanmama neden olan gıdıklayıcı ısırıklar bırakmaya başladığında, kahkaha atmaktan alamamıştım kendimi. Kollarından kurtulmak adına debelendim fakat buna izin vermeyip bedenimi daha çok kendine çekmişti.
"Jimin dur." dedim kahkahamı durdurmaya çalışırken. "Gülmekten karnım ağrıyacak, yapma." Beni duyarak ısırmayı bıraktığında, nefessiz kaldığım için derin derin soluklanmıştım. Fakat buna bile izin vermeyip bu defa boynumu öperek soluğumu kesti.
Başımı istemsiz olarak geriye attığımda ve ona daha çok yer açtığımda ise gülen taraf o oldu. Fakat istediğimi bana vermeyip, kısa sürede geri çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highly Regret≒JiKook [Completed]
FanfictionHer şey, hayatımı altüst eden o tek gecelik yabancıya aşık olmamla başlamıştı... °mpreg, Boy×Boy °JiKook (Bottom Jungkook) °To_@firstaroha °Publication date_04.03.18 - 25.07.19✔