Şarkı önerisi: Coldplay - Yellow
Keyifli okumalar.
His.
Bir insan, hissetmeden ne kadar süre yaşayabilirdi? Aldığım her nefes, zayıf yönlerimi ele geçiren bir zehre bürünmüştü ve tüm bedenime yayılıyordu. Yüzüme tokat gibi vuran rüzgar, adeta gözyaşlarım ile dalga geçiyordu.Gözlerimi kapattığımda sonsuzluğa bir adım daha attım. Geçmişe perde çekebilmek için alacağım son nefese hazırlanırken, acı hissiyatını iliklerime kadar hissetmiştim.
"Duru yapma!" diye bağırdığında tepki vermeden gözlerimi ona doğru çevirdim. Boşluğa mühürlü olan bakışlarım, yeşil gözlerindeki korkuya daha önce tanık olmamıştı. Yavaş adımlar ile bana yaklaşırken, titreyen elini uzatmaya çalıştı.
"Sen olmadan yaşayamam."
-
Gizemli bir karanlığa bürünen yeşil gözleri bir saniye olsun gözlerimden ayrılmıyordu. Hiçbir şey hissetmeyecek kadar yorgundum. Ruhum, adeta bedenimde bir tutsak gibi özgürlüğünü geri alabilmek için kıvranıyordu. Yolun sonunda olduğum aşikardı.
"Bilerek yapıyorsun" dediğimde suratında oluşan ifade, anlamadığının göstergesiydi. Masadan hızlıca kalktım ve kapıya yöneldim. Ateş'e döndüğümde devam ettim. "Kafayı sıyırmam için uğraşıyorsunuz. Özellikle sen!" diyerek bağırdım.
Gayet sakin bir şekilde ellerini masaya koydu. Zihnim, çığlıklarım ile boğulmaya başladığı sırada elleri ile masadan güç aldı ve sandalyeden kalktı. "Duru, ne yapıyorum? " Sakin bir şekilde yanıma yaklaştığı sırada sağ elimi durması için kaldırdım. Acı içimde giderek büyüyordu. Tam göğüs kafesimde hissettiğim yük, kalbime işkence ediyordu.
"Kaybolup gitmemen için, seni sürüklendiğin bu girdaptan kurtarmaya çalışıyorum." Ses tonunda bariz bir sertlik vardı. "Gerçekten görmen bu kadar zor mu?"
Derin bir nefes aldığım ve "Kurtulmak isteyen mi var?" diye bağırmaya başladım.
"Baksana bana! Yaşamak istiyormuş gibi duruyor muyum?" Bana bakan gözlerinde farklı bir ifade gizliydi. Uzun süre gözleri, gözlerimi bırakmadı.
"Sana ulaşmama izin ver, yardım edeyim."
"Uzak dur benden, başka bir şey istemiyorum," dedim. Ateş bir süre öylece durdu ve ardından bana yaklaştığında, mutfaktan çıkarak ondan uzaklaştım.
"Sadece kaç Duru, gerçeklerle yüzleşmekten kaçtığın gibi!" Sesi, kulaklarımda bir uğultuya yol açmıştı. Hızlı adımlarla odama ilerledim ve kapıyı sert bir şekilde kapatıp öylece durdum.
"Şimdi gidiyorum. Yarın benim ile bir yere geleceksin," dedi kapının arkasından. Kaşlarımı çattığım da, evimden hemen gitmesini diliyordum. Hiçbir şey demeden kapının arkasında durmaya devam ettim. Kısa bir süre sonra devam etti.
"Öğleden sonra seni almaya geleceğim." Saniyeler içerisinde evin kapısının sert bir şekilde kapandığını duydum. Ateş'in ne yapmaya çalıştığını idrak etmek imkansızdı. Yorgunluktan ovuşturduğum gözlerim, düşünmemi engelliyordu. Nasıl bir bataklığın içine batmıştım bilmiyordum ama bu bataklıktan kendimi çıkartabilecek güce sahip olmadığım çok netti.
Hayatım, ailemin ölüm haberini aldığımdan bu yana kızgın bir ateşin içinde zaman ile beraber küle dönüşmüştü. Acılar, göz altlarım da çürürken, elimden gelen tek şey gözyaşlarıma çanak tutmak oluyordu.
Dün gece yaşadıklarımın yorgunluğu, hala zihnimde beni kemiriyordu. Yatağıma yöneldiğimde, bedenimi tamamen teslim edip uzandım ve kısa bir süre sonra uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Çığlığı
General FictionÖlüm. Bir beden, ruh tarafından terk edildiğinde kurulan her cümlenin anlamı, hayatın acımasızlığı karşısında yok oluyordu. Peki ya, yaşayan bir beden, hisleri tarafından terk edilirse nasıl yok olur? Yoğun kavramların oluşturduğu bütünlüğü tasvir e...