Bölüm Şarkısı; Rafet El Roman & Derya, Unuturum Elbet'
"Git buradan haydi! Git! Bir şey söylemeden, git! Geleceğim ben Fransa'ya. Ama git."
Ayrıldım, tekrar yüzüne baktım. Ellerimi tuttu. "Gitmeyeceğim! Ben burada seni o piçle bırakamam! Benimle gel Fransa'ya. Ailen orada. Küçüklüğümüz orada. Babaannen de gelir seninle. Seni buraya bağlayan hiçbir sebep yok."
Özge'ye baktım. Sonra ise Ateş'e. Telefonuna bakıyordu. O sırada telefonumun Özge'nin elinde ekranı yandığını gördüm.
Peki ya Özgür? Onu hiç görmemişken burada bırakıp gidebilir miydim? Bunu ona yapar mıydım?
Durdum, derin bir nefes alıp ayaklarıma baktım.
"B-ben..." Başımı olumlu anlamda salladım.
"Je viendrai avec toi* "
[* : Ben seninle geleceğim.
/ Fransızca]Tebessüm ettiğinde, biraz eğilip bana sarıldı. Elimi tuttu. Hiçbir tepki vermedim.
Özge'ye baktım. Dediğimi anlamıştı. Başını olumsuz anlamda sallıyordu.
Başımı omzuna koydum, boynunu sıkıca sardım. O da beni belimden tekrar yakaladığında, amaçsızca ağlamaya başladım.
"S-sen bugün git. Benim burada tek bir işim var. Ben geleceğim yanına." Ayrıldı, alnımı öptü. Durdu, derin bir nefes aldı.
Ve gitti.
ζ
Gönderilen: Özgür
Senin bugün görmek istiyorum Özgür.Telefonumu masama bıraktım. Öğlen arası Özge ile bir kafeye gelmiştik.
"Ateşler burda." Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Umrumda değil." Sandalyeden kalktım.
"Tuvalete gidiyorum, gelince çıkarız." Mekanda biraz arkaya doğru ilerlediğimde, karanlık bir kısa koridor karşıladı beni. Alt taraftan vuran mor Led ışıklar aydınlatıyordu yolumu.
1 adım attım, diğerleri ise peş peşe geldi zaten.
Bay ve Bayan tuvaletlerini ayıran ortada bir karavan gibi bir şey vardı. Durdum, yere baktım. Arkamda bir gölge vardı. Kaskatı kesildim. Derin bir nefes alıp, önümü dönmem ile birlikte, aniden o karavana kollarım yukarıda bağlandım.
"Bırak kolumu!" Kollarımı ellerim arasında çekiştirdiğimde, daha sıkı tuttu. Yüzünü yerden gelen mor Led ışıklar ile tanımıştım.
"Ateş, bırak!" Dudakları arasından yapmacık bir kahkaha savurduğunda, yüzünü yaklaştırdı yüzüme. Kafamı sağa çevirip gözlerimi yumduğumda, kulağımı dolduran bir kaç sesiz sözcüktü.
"Bileğin nasıl oldu?" Titredim. Korkuyordum ve canım açıyordu.
"Canımı yakıyorsun bırak!" Hala kulağımın dibindeyken, boynuma bıraktığı bir sulu öpücükle tekrar titredim.
"K-Korkuyorum."
"Bana cevap ver."
Burnunu boynuma değdirip, derin bir nefes aldığında, konuşmaya başladım.
"Çizildi."
"Nasıl çizildi?"
Biraz gerilediğinde, kaşları çatılmıştı. Kollarımı serbest bıraktı."Gül dikeni çizdi."
Gözlerini kapattı.
"Bana sağ kolunu ver!"
Bir şey yapmadım. Eline kolumu aldığında, uzun kollumu dövmeme kadar sıyırdı.
Dövmemi inceledi biraz. Parmakları dövmenin üzerinde gezindi. Sonra kolumu boşluğa bıraktı, bir şey söylemedi ve...
O da gitti.
ʚϊɞ THE END ʚϊɞ
...
Şuan Güneş'e üzüldüm be.
Gelen geçen gidiyor.
Abi niye gidiyorsun ya!
Bebeğim üzülme olur mu?
"Hıh, onlar kaybetti!"
-Umursamazlık seviyem-Jeldkkekdkekfkdkdkfkfkd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeli Anonim! [Askıda]
ChickLitKaranlığın içinde, tutsak bir ruhun kıvılcımları iki çift denizin içinde Özgür'leşti. Deniz ortasında, kaptanın "Arya!" emri koca denizde bir dalgaya yol açarken, Güneş, karanlığa boyadığı dünyayı, yıldızlar ve ay bir Ateş pahasına sadece etrafını...