♣Bölüm 8 "Problem."

123 11 2
                                    

Oradan oraya koşuşturmacalı geçen günün ardından eve geldiğimde rahat nefes alabilmiştim.Daha yeni koltuğuma oturmuşken gözüme çarpan telefonuma oflayarak baktım.Çok zorluklarla doğrularak telefonu aldım.13 arama ve 15 mesaj.Hmm.Her iddiasına girerim ki hepsi Svetlana'dandı.Tahminim doğru çıktığında onu aradım.Muhtemelen bana çok kızmıştı.

Svetlana'yla olan bol azarlamalı konuşmam sona erdiğinde saat çoktan 12 olmuştu.Yine de erken kapatmıştık.Midemin sesini kesmek için atıştırdığım şeylerden sonra telefonumu da alıp odama gittim.Çok yorgun olduğumdan yamuk bir şekilde yürüyordum.Dışardan gören biri sarhoş olduğumu düşünebilirdi.Kendimi çok sevdiğim yatağıma attığımda son kez bakmak için telefonumu elime aldım.2 mesaj.

İyi geceler Belleeeeeee.Rüyanda beni gör :P

İyi uykular Belle.Her şey için teşekkür ederim. -Obsession

Bu 'obsession' da kim? Svetlana'nın mesajını cevaplayıp 'obsession' a döndüm.Bir değişiklik olması için ve sanırım bugün iyi günümdeyim onun mesajını da cevapladım.

Teşekkürler ve sanada iyi uykular.Kim olduğunu bilmesem de :P

5 dakika bekledikten sonra mesaj gelmeyince telefonu bırakıp yattım.Hiç umrumda değildi.

Bir hafta sonra...

Alarmımın sesini duyamayıp geç kalkan oradan oraya koşuşturan hızla bir şeyler atıştırıp evden çıkan ben artık şirketteki şefin ben olduğunu kapıyı kapatınca hatırlamıştı.Sıkıntıyla oflayarak kapıyı açmak için cebimdeki anahtarı-Anahtar nerede!?!Klasik bir kapıda kalma olayıyla karşı karşıya kaldığımda dediğim ilk şey 'klişe'ydi.Hani belki Svetlana'ya olduğu gibi banyodayken anahtar kırılıp içerde kalabilirdim.Ama bu klişe.Üzgünüm klişe olaylara antipatim var.

Oflayarak şirket binasından içeri girerken asansörün yanında durdum.

''Hey bir şey mi oldu efendim?Yüzünüz iyi görünmüyor.''Yanıma gelen Matt'e karşı yalancı bir gülüş fırlattım.Ondan çok haz etmiyordum.

''Anahtarlarımı evde unuttum.Güne iyi bir başlangıç yapmadım yani.''Anlayışla başını sallarken beraber asansöre bindik bzimle birlikte 3 kişi -dedikoducu kız Kriss de bunun içinde- daha vardı.

''İsterseniz sizin için çilingir çağırabilirim efendim.Bende bu gibi durumlarla karşılaşıyorum.''Matt'e yandan bir bakış attığımda onun stajyer olduğunu yaka kartından fark etmiştim.Kaşlarım istemsizce alayla kalktı.Matt bana baktığında hızla yüz ifademi düzelttim.

''Ama ben eve gidemem.Burada işlerim var.Sen gidebilirsin ama değil mi?''Şaşkınlıkla bana baktığında sevimlice gülümsedim.Başını sallamaya çalışınca çantamdan çıkarttığım not defterine adresimi yazıp ona uzattım.Asansörden çıkarken ekledim.

''2,5 saatin var.''Gücü seviyorum.

NIALL HORAN

''Hadi Niall,bir şey yok.Sadece kızın evine gideceksin.''Sıkıntıyla ofladım.Bu işler gerçekten çok zordu.Sahnede gitarımı çalmak bile daha kolaydı.

''Ama ne diyeceğim ki?Teşekkür etme olayını geçtik zaten.Nasıl sonuçlandığını görmüştünüz.''Suratımı astım.Gidemeyeceğimi anladığımda koltuğa oturdum.Çocuklar ailelerinin yanına gidecekti.Ama benim sorunumla uğraşıyorlardı.Bekarlık daha kolaydı.Zayn yanıma gelip oturduğunda yayıldığım koltukta doğruldum.

''Dün sana Nandos getirmişti değil mi?Onu bahane ederek gidebilirsin mesela?''Zayn'e teşekkürlerimi iletirken önemi yok dercesine başını salladı.Diğer çocuklara da teşekkür edip-bunu yaparken bir sürü temasa maruz kalmıştım.Örneğin ''Bizim Niall'ımız büyümüşte bir kızdan mı hoşlanmış.Büyüdüğüne inanamıyorum.''gibi şeyler söyleyerek sahte ağlama töreni yapmışlardı.Kendimi Harry ve Louis'den kurtardığımda arabamda Anabelle'nin abisinden alarak neredeyse ezberlediğim evine gidiyordum.Eh abisinden almak biraz zor olmuştu.Bir sebep bulmadan aradığımdan ortada kalmıştım.Neyseki saatimi orada unuttuğumu söylediğimde adresi vermişti.

Bunları da beğenebilirsiniz

          

Evin önüne geldiğimde derin bir soluk verdim.Arabadan inerken-Preston elbette ki yanımdaydı- kapının önünde bir şeylerle uğraşan 2 kişi görmüştüm.Onlara doğru yöneldim.Beni fark ettiklerinde ayağa kalktılar.

''Ne yapıyorsunuz burada?''Bunu ben değil Preston sormuştu.Korumacı tavırlarını herkese her zaman gösteriyordu.

''Ben Bayan Anabelle'nin çalıştığı şirkette stajyerim.Evinin anahtarını içerde unutmuş.Benden çilingir çağırmamı istedi.Bizde o yüzden şey yapmıştık.Aman gelmiştik.''Çocuğun yüzündeki endişe tek kaşımı kaldırmama neden oldu.Preston'a döndüğümde o da çok inanmış gibi gözükmüyordu.Preston ileriye atılarak ikisini de yakaladığında bu tarafa bakan site güvenliğini fark ettim.El hareketimle onu buraya çağırırken koşarak geldi.Olayı ona kısaca açıklayan Preston ile birlikte onları polis merkezine götürdük.Polisler evin sahibini aramamız gerektiğini söylediğinde cebimden telefonu alarak abisinden zorlukla telefonunu aldığım -ki abisi sanırım bir şeyleri anlamıştı-Belle'yi aradım.

''Ben Anabelle.Buyrun?'' Tabi ki onda benim numaram yoktu.

''Anabelle ben Niall.Senin evinin yakınındaki karakola gelmen gerekiyor.''Sakince söylesem de içimde bir heyecan vardı.

''Ne?Ne oldu?Yoksa sana yine bir şey mi oldu?O adamlarla mı ilgili?''Benim için endişelendiğinde içimde bir sevinç dalgası oluşmuştu.

''Hayır bir şey olmadı.Ama buraya gelmen lazım acil olarak tamam mı?''Beni onayladığında telefonu kapattım.İki adam sorguya çekiliyordu.

ANABELLE STERLING

Niall beni aradığında şirketteki muhasabeciyle ödemeleri kontrol ediyorduk.O karakoldayım deyince çok telaşlanmıştım.Şey..teknik olarak karakoldayım dememişti ama orada olmasaydı beni çağırmazdı değil mi?Hızlıca çantamı kapıp oraya doğru koşmaya başladım.Neden arabamı almadığımı bilmiyordum ama.Neyse ki buraya yakındı (?) 20 dakika sonra varabilmiştim.Hızla içeriye dakldığımda etraftakilerin bakışlarını çektim.Utanarak -hayır herkesinki gibi yanaklarım kızarmıyor- Niall'ın ve bir adamın oturduğu koltuklara gittim.Ona bir şey olmadığını görünce rahatlamıştım.O benim arkadaşım olmuştu.En azından ben öyle düşünüyordum.

Tam ağzımı açmış konuşmaya başlayacakken karşı taraftaki kapıdan çıkan polis memuru ile geri sustum.Polis memurlarına karşı bir korkum vardı da.

''Anabelle Sterling siz misiniz?'' Onaylamak için kafamı salladım.

''Bizimle gelir misiniz?Olay hakkında bilgilerinizi almalıyız.''Yine baş sallamayla karşılık verdim.Lanet polis korkusu!

Adamı takip ederek şu filmlerde olan sorgu odalarından birine girdik.Sandalyeye oturduğumda yutkundum.Gerçekten çok basık ve gergin bir ortam bulunuyordu.İçerde bir kaç polis daha vardı ve makineler.Kaşlarımı çatarak karşıya baktığımda sorguda olanın ben değil Matt olduğunu görünce rahatladım.Kafam karışıktı bu da algılamamı zorlaştırıyordu.Bir dakika Matt mi dedim ben? Ağzım açık bakarken polisler bana döndü.

"Yüz ifadenize bakılırsa onu tanıyorsunuz."Başımı salladım.Kendime gelebildiğimde ise konuşmak için dudaklarımı araladım.

"O şirketteki stajyer bugün evimin anahtarlarını unuttuğum için onu çilingir çağırması ve onu karşılaması için gönderdim.Benim şirkette işlerim vardı."Beni buraya getiren polis memuru başını sallayarak dinledi.

''Şirketin adını alabilir miyiz?Prosüdür gereği.''Başımı salladım.Bu onların işiydi.

''Sterling Holding.''Adam şaşkınlıkla yüzüme bir kaç dakika bakıp kağıtlara bir şeyler karaladı.

''Pekala Bayan Sterling gidebilirsiniz.Yanlış anlaşılma olmuş sanırım bunun için özür dileriz.''Polis memuruna önemli olmadığı hakkında bir şeyler geveleyerek oradan ayrıldım.Arkamdan Matt ve çilingir olduğunu tahmin ettiğim adam da geldi.Niall'ın yanına ilerledim.Bu olanlar bana garip geliyordu.Dünyaca ünlü popstar ve arkadaşı ben.Svetlana olsa kafayı yerdi heralde.

''Neler oldu?''Niall'a bakıp sırıttım.Hepsi yanlış bir anlaşılmaydı.

''Yanlış anlaşılma Niall.O gerçekten de benim stajyerim.Ve yanında ki de çilingirci çünkü anahtarımı evde unuttum.''Dudaklarımı büzüp ona bakarken onun utandığını ve yanaklarının kızardığını gördüm.

Nialler gerçekten çok tatlıı.Çok masum değil mi?Küçük sarı bir civciv gibi.Biliyor musun benim küçükken civcivim vardı ama öldü.

''Şey..Ben özür dilerim.Yani..''Onu daha fazla utandırmamak için yanına gidip sarıldım.Şaşırdığını biliyordum.Ama hemen karşılık verdi.Sarılmayı sevdiğini de biliyordum.Svetlana sayesinde tabi ki.

"Önemli değil ilgili olman hoşuma gitti."Ondan geri çekilirken konuşmaması için atıldım.

"Nasıl önemli değil ya?!"Matt'in çıkışıyla bütün kafalar ona döndü.Pardon 3 sinirli kafa ve bir adet çilingirci.

''Onun yüzünden stajımı kaybedebilirim.Bana iki buçuk saat vermiştin ama şu kendini beğenmiş şarkıcı yüzünden yapamadım.''Niall'ın koruması olduğunu tahmin ettiğim adam koruma iç güdüsünü Matt'in yüzünde göstermesin diye ben konuştum.

''Ufak bir yanlış anlaşılma olmuş işte.Karşındaki arkadaşın değil patronun!Kelimelerini kullanırken dikkatli ol!Aslında bir şey yapmayacaktım ama bu davranışının ötürü raporuna olumsuz not düşeceğini belirtmek isterim.''Yüzündeki afallamayı görmek güzeldi. Yerini bilmeliydi. Niall, koruması, ben ve çilingirci evime doğru gitmiştik. Çilingirciden özür dileyip işini yapması için alan verirken Niall ile konuşmaya başladım.

" Niall sen neden gelmiştin? Sakın geçiyordum deme bu çok 'klişe' "Klişe derken tırnak işareti yaptığımda gülmüştük. Sonradan ciddileştiğinde cevap vereceğini anladım.

" Dün Nando's getirmiştin ben teşekkür edemedim. Ve öğle yemeğinde belki sana eşlik ederek teşekkür edebilirim diye düşündüm de. " Konuşurken sürekli duraksaması hoşuma gitmişti. Çünkü çok komikti.

" Sanırım borçlu kalmayı sevmiyorsun. " Başını salladığında gülümsedim. Çilingircinin işini bitirdiğini gördüğümde cevap vermeden oraya ilerledim. Parayı vermek için cüzdanımı çıkarttığımda Niall'ın koruması beni engelledi. Çilingirci giderken ikisine mahçup bir bakış attım. Neyseki Niall gizlenmişti yoksa bu sefer ne yalan uydururduk bilmiyorum. Onları içeri davet ettiğimde kabul etmediler. Evden anahtarımı alarak çıktım. Bu sorunda böylece kapanmıştı.

Merhaba sadece benden küçük bir hediye. 

diyecek bir şeyim yok çünkü okuyan birilerinin kalıp kalmadığını bilmiyorum.

teşekkürler!

♣Obsession n.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin